- 2134 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
BARIŞ VE KARDEŞLİK
Barış ve kardeşlik...
Yazması, söylemesi bu kadar güzelken, kim bilir yaşaması nasıl güzel olurdu?
Son zamanlarda ülkemizde adına açılım denen bir süreç yaşanıyor.
Son günlerde pek ortalarda görünmeseler de akil insanlar seçildi bu süreci halka anlatıp destek olmalarını sağlamak için, kim ne kadar anladı, açılım hakkında ne düşündü?
Tam bir muamma.
Ama iktidar mensupları kimin ne dediğine aldırmadan tam gaz icraata başladı.
Öncelikle icraatlarına dur demeleri muhtemel komutanlar ve savcılar, bunların yanında yazılarıyla halkı uyarması muhakkak olan yazarlar "balyoz ve ergenekon" adı verilen darbe plânlarıyla görevlerinden el çektirilerek Silivriye hapsedildi, uzun süre delil toplama bahanesiyle orada bekletildiler, mahkemeler mahkemeleri izledi, bir kısmı beraat ettirilirken, bir kısmı müebbet hapse mahkùm edildi.
Sebep?
Yapılması muhtemel bir darbe, yani işlenmemiş bir suça ağır cezalar verildi.
Böylelikle ordu, yargı ve medya etkisiz hale getirildi, engeller ortadan kaldırıldı.
Meydan boşaltılınca Atatürk ve emanetlerine saldırı başladı ufaktan, resmî bayramlar önemsenmemeye, Atatürke hakaret edilmeye başlandı.
Andımız kaldırıldı.
T.C ibaresi yavaş yavaş kaldırılmaya başladı.
Türküm demek ırkçılık sayılır oldu, Cumhuriyet yok sayılarak Osmanlıya dönme hayalleri kurulmaya başlandı.
Tüm bunların tek bir sebebi vardı, açılım denen bu süreçte, eylem yapmamaları karşılığında pkk’nın arzularını, pazarlık masasında onlara verilen sözleri yerine getirmek.
Oysa sayın başbakan bir zaman önce "pkk ile görüşen şerefsizdir" demiş, görüşme basına yansıyınca da "pkk ile devlet görüştü, görüşenleri ben gönderdim" açıklamasıyla vatan hainleriyle pazarlık yapıldığını itiraf etmişti.
Görüşmeler deşifre olunca daha rahat hareket edilmeye başlandı, Apoya sayın demeler, koğuşunda yapılan iyileştirmeler, led tv ve uydu hediye edilmesiyle süreç ilerledi.
En son geçen gün Diyarbakırda açılım gerçek yüzünü gösterdi, takım elbise yerine peşmerge kıyafetleriyle gelerek gereken yerlere gereken mesajı veren iki önemli konuk! Bir zamanlar güneydoğuda kan döken, bugünse Kuzey Iraktaki sözde Kürt devletinin lideri Barzanî ve pkk sempatizanı olması, Türk halkına hakaretleri yüzünden, otuzsekiz yıldır yasaklı olması sebebiyle ülkemize gelemeyen pkk türkücüsü Şiwan Perver.
Her tarafta pkk bayrakları, Apo posterleri ve dilde Kürtçe bir türkü, "biz kimiz" diyen ve içinde "Doğuyu koruduk kan emici düşman Türklerden" dizeleri geçen bir türkü.
Ve bu türkü okunurken Başbakan ağlıyor, Emine hanım ağlıyor, devlet erkânı ağlıyor.
Onlar neden ağladı bilinmez ama emînim bu sahneyi gören şehit yakınları da ağladı, biz evlatlarımızı bugünler için mi şehit verdik, bunca acıya yavrumuzun katilleri devletle elele verip halay çeksin diye mi katlandık? Diye.
Bizim Kürtle, Lazla, Çerkezle, hiçbir halkla, ırkla, dinle, mezheple bir sorunumuz yok.
Asırlar boyu aynı topraklar uğruna, aynı cephede sırtsırta savaşmışız, bu ülkeyi birlikte kurmuş, birlikte korumuşuz.
Bizim kavgamız Türk düşmanı, asker katili pkk lı vatan hainleriyle.
Doğuya yatırımlar yapılsın, Kürt halkının yaşam kalitesi iyileştirilsin, onlar da kendi dilini konuşsun, kendi dillerinde türküler söylesin, zılgıtlar eşliğinde halaylar çeksin, buna bir sözümüz yok.
Sorun, siyasi hesaplar uğruna vatan haini pkk lıları adam yerine koymak, onları devlet adamı gibi ağırlamak, Barzanî denen teröristten Apo hakkında direktifler almak ve Türk topraklarında bir pkk sözcüsü türkücüye Türke hakaret eden türkü söyletmek işte budur kanımıza dokunan.
Bütün bunlar, yani bu süreç hem iktidarın, hem pkk nın işine geliyor.
Daha önce kış şartlarında sıkışınca ateşkes ilan edip inine çekilen ve yaralarını saran ve baharla birlikte yeniden saldıran pkk, adi terör olaylarıyla elde edebileceklerinin çok fazlasını aldı bu süreçte, şimdi hedefleri büyük, başbakan pkk silah bırakıp ülkemiz sınırlarını terkedecek masalıyla halkı uyuturken sınırdaki bir çok karakolu boşaltarak askeri bölgeden geri çekti, pkk bunun verdiği rahatlıkla Cizrede sözde şehitliklerini, emniyet birimlerini ve ordusunu kurdu, niyetleri Orta doğuda bir Kürt devleti kurmak ve bunun uzantısı Irak, Suriye ve civarındaki Kürtleri bir araya getirerek büyümek.
İktidarın niyetiyse vereceği başka başka tavizlerle seçime kadar çatışma çıkmamasını sağlamak ve "bakın otuz yıldır durmayan kanı durdurduk" diyerek seçimden galip çıkmaya çalışmak.
Elbette barış istiyoruz, elbette kardeş kardeş yaşamak istiyoruz ama bunu yaparken Türklük gururu ayaklar altına alınmasın, Türk devleti aciz durumuna düşürülmesin, pkk nın değil, ihmal edilen halkların gönlü alınsın, hakları verilsin inanın o zaman barış kendiliğinden gelecek, vatan hainleri yanında kimseyi bulamayacak ve zamanla yok olup gidecekler.
Adına barış denen, birleştiren değil, bölen hareketlerin ve vatana ihanetin son bulması ve Albayrak altında Kürt, Türk, Alevi, Sünnî, Kız, Erkek ayrımı yapılmadan yaşanması dileklerimle.
YORUMLAR
Yazılarınızı yeni okumaya başladığım için yorum konusundaki gecikme de kaçınılmaz oluyor haliyle. Diğer yorum yapan arkadaşların da lehte veya aleyhte görüş bildirmelerini son derece normal karşılıyorum. Kürtlerin tarihsel süreçte bir takım haksızlıklara uğramış olduklarını, bunun sonucunda kürt milliyetçiliğinin yükseldiğini, özellikle 12 Eylül sonrası uygulanan yanlış politikaların PKK'yı yarattığını kabul ediyorum. Ancak PKK'nın yapmış olduğu bir çok vahşi eylemin bir hak arama mücadelesinden çıktığını, kendisi gibi düşünmeyen soydaşlarını bile çoluk çocuk demeden katletmesini, bölgeye hizmet için giden öğretmen, doktor ve kamu görevlilerini hunharca öldürmelerini, iş makinelerini yakmalarını kabul etmek, sağduyulu bir zihnin algılayabileceği şeyler değil. Biz maalesef yaşadığımız coğrafyanın mahkumuyuz. Yaşadığımız bölge, suların hiçbir zaman durulmadığı, huzurun hiçbir zaman tesis edilemediği bir yer. Yine de Türkiye Cumhuriyeti olarak bölgenin en güçlü ve demokrasiyi içselleştirme yolunda ilerleyen bir ülkesi idik. Günümüzde iktidara sahip olanların tüm Ortadoğu'ya ve İslam ülkelerine ve hatta Afrika'ya hakim olabilme, tabiri caiz ise yeniden Osmanlı'ya dönme hayalleri nedeniyle her gün daha kötüye gittiğimizi düşünüyorum. Bu sorun elbette çözülmeli. Zaten bu maksatla kurulmuş bir siyasi parti meclis çatısı altında yasama faaliyetlerine katılıyor. Bunun dışında diğer partilere mensup bir çok kürt kökenli milletvekili var. Çok hassas olan bu süreci yönetirken özellikle iktidar sahipleri çok hassas olmalı ve halkı gerecek, incitecek söylemlerden kaçınmalıdır. Üç gün önce şerefsizlik dediğin bir konuyu, 3 gün sonra normal bir durum diye açıklamaya kalkarsan inandırıcılığın kalmaz ve bu mücadelede evladını kaybetmiş bir anneye bunu anlatman mümkün olmaz. Sizin bu konuya değinme cesaretinizi de takdir ediyorum. Konunun hassasiyeti gelen uzun yorumlardan da kolayca anlaşılıyor. Aynı pencereden baktığımızı belirterek takdirlerimi sunuyorum.
(Mustafa Çetiner)
İnanın bu ülkede yaşayan herkes olaylara fanatik bir parti taraftarı olarak değil de tarafsız baksa hemen her konuda mütabık kalacaktır, ama maalesef takım gibi parti tutanlar, benim liderim kötü şey yapmaz, ne yaparsa doğrudur inadından vazgeçmediği için bir siyasi karmaşa yaşanıyor.
Benim Kürt halkıyla bir sorunum yok, kimsenin yok, derdimiz terör gruplarıyla ama öyle bir kesim var ki Pkk ya yapılan hakareti Kürtlere yapılmış sayıyor yani yine taraflı bir bakış açısı.
Sizin gibi doğru bakan, doğru gören, doğru düşünen birini tanıdığıma memnun oldum.
Selam ve sevgimle.
Bu ülkede Aleviler kadar dışlanan, aşağılanan, iftira atılan, yakılan, horlanan, vahşice katledilen başka bir kesim var mı.
Onca zulme karşı Aleviler eline silah alıp dağa çıkmıyorsa, hiç kimsenin hak istiyoruz, ya da dışlanıyoruz sahtekarlığıyla dağa çıkmaya hakkı yoktur.
Hele hele sistemin yaptığı hataların bedelini, ana kuzularına (askerlere) ödetmeye hiç hakkı yoktur. Yapanlar katildir, haindir, art niyetlidir.
Türkler bölünmek istemiyor.
Kürtler bölünmek istemiyor.
Bölünmek ve ya bölmek isteyenler bu oyundan nemalananlardır.
Boşuna kimse “mağduruz” safsatasıyla duygu sömürüsü yapmasın.
Türk-kürt mü kaldı, hepsi karıştı, kız alınıp verildi. Peki onlar ne olacak, bölünürse onlar nerede oturacak. Hangi kesimden sayılacak.
Bunun adı barış değil, mok yemenin arapçası.
Ülkenin hangi bölgesi olursa olsun, kırsal kesimlere doğru gittikçe yaşam şartları zorlaşıyor. Sistemin **lığından nasibini alanlar bir Kürtler mi sadece.
Suçlu,vatani görevini yaparken öldürülen fakir fukaranın çocukları mı, yoksa ** sistem mi.
Bu ülkede sadece bir kesim değil; farklı ırktan, dinden, mezhepten olan tüm fakir insanlar sistemin **lığından mağdur olmuştur.
Bu kepazeliğin adı BARIŞ mış.
Barış buysa, savaş nerede.
Hangi ülkeyle, kimlerle savaştık.
Ne verdik, ne aldık.
Peki bu savaşa kodamanların evlatları da katıldı mı.
Kaç kodaman evladı öldü.
Hadi diyelim ki bu bir savaştı !
Savaşa neden vekil çocukları, ya da başka zengin aile çocukları katılmadı.
Savaş anında neden bedelli askerlik çıkardın.
Zengine 30 tl karşılığında hayatlarını verirken, fakir çocuklarını neden ölüme terk ettin.
Madem barışacaktın, iktidara geldiğinde neden barışmadın on yıl niye bekledin.
Neden binlerce askerin ölümüne seyirci kaldın.
Bıraksınlar bu ayağı.
Onlar oy için, oynuyorlar.
Saygılar
Değerli dostum
Ne diyeceğimi nasıl yorum yapacağımı bilemiyorum sayfada yayınladığın son şiirini iş yerim de okudum ateş püsküren bir şiir hatta bende size sitem edeceğim bir yorum yazacaktım ancak yetişmem gereken bir toplantım vardı yorum yapamadan çıktım eve geldim çok başka eksik bilgiye dayansa da kısmen yapıcı bir yazı
Sevgili Mustafa ne yapmaya çalışıyorsun neyin peşindesin amacın ne? Günlerdir aynı
Şeyleri söyleyip duruyorsun Kürtlerle ne alıp veremediğin var? Kürtleri niye aşağılayıp duruyorsun
İnsanlar öyle veya böyle barışı sağlamak için elini taşın altına sokup bir şeyler yapmaya çalışıyorlar, yeterli bulursun bulmasın barış için bir fikrin varsa söylersin ancak sen sürekli hakaret edip insanların emeğini küçümsüyorsun.
Hakir, görüyorsun senin o beğenmediğin hor gördüğün Kürtler sayesinde bizler bu gün Türklükten bahsedip Türklük adına kocaman kocaman cümleler kura biliyoruz
Senin o aşağıladığın Kürtler sayesinde bu gün T.C devleti var. Başka bir
Değişle en azından olmama ihtimali vardı. Kürtler eğer kurtuluş savaşın da bizim yanımızda olmasaydı
ki o günün şartlarında emperyalist devletlerle birlik olup kendi bağımsız devletlerini kurmalarının
Şartları çok müsaitti yani fırsatları olmasına karşı o beğenmediğin Kürtler Türk kardeşleri olan bizimle
Bizlerin yanında doğuda ve batıdaki cephelerde omuz omuza olup düşmanla savaştılar. Sonrasında
ne oldu da Kürt ayaklanmaları oldu biz Türkler’mi onlara savaş öncesi vaat ettiğimiz şeyleri çamura
Yatıp yan çizip vermedik yoksa kürtler’mi bir sabah kalkıp hadi ayaklanalım dediler orası dürüst
Tarihçilerin cevaplayacağı konular. Tarihte nelerin yaşandığını zaman içerisinde hep beraber öğreneceğiz
Takılıp kaldığın kıyafetlerine gelince, o bölgedeki Kürtleri ben hiç smokinle gezerken görmedim
Adamlar beyaz sarayda obamayla görüşürken de aynı kıyafetleri giyiniyorlar kremlin sarayında
putinle görüşürkende aynı kıyafetleri giyiniyorlar yani puşi, şalvar ve belerine bağladıkları kuşak hep bu tarz giyiniyorlar ne var bunda anlamadım. Kaldı ki ne giyeceklerini de bize’mi soracaklar.
Dün benim yazıma yaptığın yorumda bahsettiğin şivan perverin (biz doğuyu kurtardık kan emici
türklerden ) diye bahsedilen şarkı sözünü Kürtçeye hakim bir Kürt arkadaşıma sordum oda bana bu çok eski bir türküdür ancak bu sözler türkünün farklı kıtalarından alınıp montaj yoluyla tek satırlık bir cümle haline getiridiğini ve iftira atıldığını söyledi hatta birde espri yaptı düne kadar bize kürçe konuşmayı yasak edenler bugün kütçe üzerinden entrikalar çevirecek kadar uzmanlaşmışlarsa buda bir gelişmedir.
Sanırım çok fazla bir siyaset bilgin yok ondan bundan duyduğun eksik yanlış bilgilerle büyük cümleler kuruyorsun örneğin şivan perver barış yanlısı bir insandır katıldığı her organizasyonda kürt sorunun barışçı yolarla çözüleceğini söyleyen bir insandır ve sırf bu yüzden PKKnın ölüm listesindeydi.
Evet, PKK bir silahlı terör örgütüdür. Ancak bu örgütün şekillenmesin de kimlerin rolü olduğunu Öcalan’ nın kim olduğunu kimlerle işbirliği yaptığın bir avuç yürekli aydın insan canı pahasına bunları deşifre etti bunlardan biride uğur mumcudur.
Bu bir barış sürecidir adı üzerinde (süreç) yani PKKka silah bırakmış değil dağ kadrosu da şehir yapılanması da aynen duruyor yani birileri Kürtlere piç, şerefsiz, o çocuğu vs derse ve biz Kürtlere değil PKK,ya diyoruz dese bile bu örgütün içerisinde kürt kardeşlerimizin akrabaları var PKKda kendi üstüne alına bilir o zamanda şehir kadroları devreye girer o yüzden bu dönem hassas bir dönemdir. Dikkatli olmalıyız ağzımızdan çıkanı kulağımızın duyması gerektiği bir dönemdir.
Son olarak da bu gün Silivri de yatan insanların her birinin hakkında üç bin sayfalık iddia name varken darbe yapmaktan suikast planlarına varın caya kadar vs vs hangi masumiyetten bahsediyorsun onlar mahkûm edilmeseydi barış süreci olumuydu orası şüpheli ancak kesin olan bir şey var ki PKK nın eylemleri bitmezdi. Yorumumun bu kadar uzun olmasından dolayı özür dilerim ancak bu birazda senin tahrik edici sözlerinden kaynaklandı. Sağlığın ve mutluluğun daim olsun.