- 505 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
DİYARBAKIR YANLIŞLARI
Şimdilerde Sayın Başbakan “Kürt Sorunu” diyor.
Kardeşler arasında suni olarak başlatılmış, 30-40 yıldır, bir çok iktidar tarafından gerek yanlışlıkla, gerekse bilerek dozu arttırılmış bir sorun.
Türkiye’yi istedikleri konuma getirmek için dış güçlerin de enine boyuna kaşıyıp, kışkırtıp, destekledikleri bir sorundur bu.
Milli Görüş’ün iktidar ortağı olduğu kısa dönemlerde tam teşhis koyup, çözüm için dev adımlar attığı bir sorun.
Önce ahlak ve maneviyet, milli, süratli, yaygın sanayileşmenin başlatılması, bölgesel kalkınmaya özen gösterilmesi, Çekiç Güç’ün kaldırılması, İslam Birliği’nin kuırulması için dev adımların atılması, bunlardan sadece birkaç tanesi. Bunların meyvelerinin de alınmaya başlandığını tarihler kaydetmektedir.
Erbakan Hocamızın Bingöl’de yaptığı o tarihi konuşmayı da unutmamak gerek. Sorunun çözümü için iki konu başlığı vermişti Rahmetli Liderimiz:
1-Irkçılığı çağrıştıran resmi eylem ve söylemlerden vazgeçilmesi.
2-Besmele etrafında şekillenecek olan eğitim ve kardeşliğin hayata geçirilmesi.
Merhum Erbakan’ın bu açıklamaları, zamanında suç sayılmış, siyaset yasakları ve hapis cezaları verilmişti.
Başbakan’ın Diyarbakır ziyaretinden önce bölgedeki ırkçılığı çağrıştıran levhaların indirilmesi, Erbakan Hocamızın dediklerinin birinci maddesinin, 23 yıl sonra hayata geçirilmesi olarak yorumlamak istiyorduk ama hayal kırıklığı yaşadık. Çünkü gözlere sokar gibi “Türk” söyleminden kaçınılması, birlikteliğimizin şarampolden kurtarılması demek iken, bu sefer yoğun “Kürt” söylemi ile diğer şarampola yuvarlanması sağlandı. Hatta “Kürdistan” söylemi ile daha da tehlikeli bir durum zuhur etti. Bu cümlemizle “Kürdistan” sözünden ürktğümüz düşünülmemeli. Bu sözcük “Besmele etrafında birleşme” nin ileri bir merhalesi olan İslam Birliği’nin kurulmasından, yani kardeşliğin güçlendirilmesinden sonra korkusuzca söylenebilirdi. O adımın atılmasından önce, daha işin başında kullanılmış olması, o sözcüğün bölünmeye götürecek bir söylem olacağı aşikardır. Nitekim Sayın Başbakan da kırdığı potu anlamış olmalı ki, döndüğünde ben o kelimeyi Kuzey Irak için söyledim diyerek çark etti. Lakin Barzani aldığı bu pası gole çevirircesine, Diyarbakır’da Kürdistan bayrağını görmekten son derece hoşnut olduğunu açıklayıverdi.
Herkes gördü, takip etti ki, “Besmele etrafında oluşturulacak bir çözüm söylemi” asla olmadı. Yani yukarıdakiler Erbakan Hocamın önerdiği çözümün birinci maddesini uygulamaya çalıştılar, ama tam tersine bir söylemle işi berbat ettiler. İkinci maddesi ise gündeme bile gelmedi. Bu “Kürt sorunu” diye adlandırdıkları sorunun asla böyle çözülemeyeceğinin bir göstergesidir.
Bu sorun bölünerek değil, İslam kardeşliğinde bütünleşerek çözülebilir. Bölünmeyi de nereden çıkardınız, demeyin. Muhatap aldıkları şahıslardan biri “Kürdistan” ve “Eyalet” söylemine sarıldı bile. Unutmayalım; eyalet veya özerklik bölünmenin birinci raundudur. Aynı zamanda BOP’un gözümüze sokarcasına ortada dolaştırdığı haritalarına da uygun düşer. Çünkü sorunun “kendini gizlemiş” tarafları olan Haçlı ve Siyonistler, bölgede asla rahat durmayacak ve yakın bir zamanda coğrafyamızı bölünmeye sürükleyeceklerdir. Birazcık tarih okuyanlar, hele hele Osmanlı’nın çöküş sürecini incelemiş bulunanlar bunu açık ve net olarak görürler. Yanlışlar düzeltilmezse, Sayın Başbakan’ın orada yaptıkları yanlışları tevil ve tefsir etme kabilinden, Diyarbakır dönüşü “tek vatan, tek bayrak” söylemleri havada kalır, milleti avutma amacından ileri geçemez.
Halen vakit çok geçmiş değildir. Şu adımların atılması elzemdir:
İçeride İslam kardeşliğinin canlandırılması, dışarıda İslam Birliği’nin kurulması için derhal işe koyulmak.
Yaşanabilir bir Türkiye için, öncelikle herkesin insani haklarının anayasal güvence ile sağlanması.
Eğitim sistemini, Besmele etrafında yeniden şekillendirmek.
Rantiyecilere her yıl miktarı artarak ödenmekte olan milyarlarca liranın, hiç olmazsa bir kısmını işsizlikten bunalmış bulunan bölgelerdeki iş sahalarının, sanayi söktörünün, hizmet işletmelerinin, ziraat ve hayvancılığın geliştirilmesi için harcayarak, istihdam ve üretim kapasitelerini genişletmek.
Ordumuzu kendi ürettiğimiz silah ve teçhizatlarla güçlendirmek, caydırıcılığını arttırmak.
Yabancı güçlerin bölgeden uzaklaştırılması…
Açık söylüyoruz, Diyarbakır’da bir takım şeyler söyleyip, geri dönüşte yok öyle demek istemedim, yok böyle söylemedim, yok hayalimdekileri söyledim, yollu teviller, sizi ve ülkeyi zora sokar. Altından kalkamayacağınız sonuçlar doğurur.
Hatalarınızı ve gerçek çözümleri de gösterdiğimiz bu yazımızı hem uyarmak hem de tarihe not düşmek maksadıyla kaleme aldık.
Tıpkı bundan öncekiler gibi…
ÜSTÜN IRK
Irkınla övünmek senin neyine,
Asalet dediğin bir kuru maya;
Irkçılık zehri katma her şeyine,
Kuru maya da başlar kurumaya!..
Ekrem Şama
[email protected]
YORUMLAR
valla herkes bişiler yazmış karalamış
ülkemde yıllarca bu ve bu gibi görüşlerin borusu öttü
ve silahlar da destekliyordu
silahları da siyonistler destekliyordu
ve her şey ortada
bu öten boru ise ilk kez deneniyor
ONU DA ŞU ANKİ İKTİDAR PARTİSİ ÖTTÜRÜYOR
çünki peygamberim de aynı yolu izledi barış yaptıktan on sene sonra artık tutulmaz oldu
hah diyorum beni tutana AŞKOLSUN....
o zamanı ben görüyorum aslında herkes görüyor da sindiremiyorlar
asıl katiller asıl bölücüler artık sinmiş durumda
uyuşturucu trafiği de kalmadı
vatan türkün elinde onun bunun emirerinin değil...
hani kıbrısı veriyorduk ne oldu verildi mi
bu ve bunun gibi yüzlerce sayabilirim
bu kesimin zamanında çıngarı küfürü bası yaygarayı kopardıklarından
hepsi de fos çıktı
bunlar eli kanlı bıçaklı devşirmelerden başka değil
vatanımda huzur istemeyen kim varsa hepsi de hainin daniskasıdır
sözlerim size değil üstadım sakın alınmayınız
ayrıca canınızı sıkmışsam özür dilerim
lütfen bu yoruma cevap yazma üstadım
bunlar görüşlerim konu hakkındaki
saygılarımla diyorum....
yok,sul tarafından 11/21/2013 9:01:21 PM zamanında düzenlenmiştir.
Ooo siz hâlâ Diyarbakırda mısınız Ekrem hocam?
Bakın sayın başbakan dersaneler konulu uyutma dersini işliyor tv kanallarında, Hocası Fethullah Gülenden ve cemaatten de "karşı taraf" diye bahsederek olaya heyecan katıyor ki Diyarbakırda olanlar bir an önce unutulsun.
Oldukça anlamlı ve doğru tespitlerle örülüydü yazınız.
Duyarlı yüreğinizi kutlarım.
Selam ve saygımla.