Sevgiye Dair **
İnsan böyle nasıl düşünür biliyor musunuz? Kendini çok iyi hissettiğinde. Bazı şeylerin yolunda gitmediğini bildiği halde iyi gidiyormuş gibi kendini gösterircesine.
-Gel şurdaki köprüde arabaları sayalım. Çok gezindik. dedim
-Olur.
Merdivenleri çıkarkenki halimi hatırlıyorum. Çok iyiydim. Merdivenlere adım atarkenki ilk düşüncem böyleydi. Sonra bir adım daha attım. Sonra bir. Zaman çok çabuk geçiyor dostlar. Nasıl son merdivene geldik anlayamıyorum. Bu son merdivene adım attıktan sonra ben iyi olamayacak mıyım? Bir nevi mutlu.
Görüyorum. Sağ taraftaki kart dolum makinasında üç teyze var. Üçü de birbirinden fakir. Sadece ellerinde tuttukları İstanbul kart ile sırada bekliyorlar. İnsanlar para yatırmak isterken bile mutlu olabiliyor, sıra kendilerine geldiklerinde. Bu nasıl bir sistem? Bu sistemi kim icat etti?
Allahım bu sorular beynimi neden soruyor. Niye yanımdaki sevgilim olacak insanı düşünmezken dolum makinasındaki teyzeleri düşünüyorum. Yoldan geçenlerin sessizliğini; -Hangi taraftaki araçları seyredeceğiz?’ deyişi bozdu.
-Sağ taraf olsun. Gidenleri sayalım sadece.
-1-5-6-33-52-53-54-62-
-2-3-4-7-8-9-10-11-12-13-14-15-16-17-18-19-20-21-22-23-24-25-26-27-28-29-30-31-32-34-35-36-37-38-39-40-41-42-43-44-45-46-47-48-49-50-51-55-56-57-58-59-61-61-
-Yeter bu kadar dedim. Ben seninle yürümeyi özledim.
-Yürümeye devam edelim o zaman dedi. Biraz istekli, biraz isteksizdi. Arabaları saymak sanki daha önce hiç aklına gelmemişti. Belki ayda en az iki kere buradan geçerdi. Tam bilemiyorum.
Tek tek çıktığımız merdivenleri çift çift inmeye çalışıyordum. Yürümeyi bu kadar özleyeceğimi hiç düşünmemiştim. Acaba sadece yürümek mi önemli olan? Yoksa yanımda dünyalar tatlısı bir kızın olması mıydı? İnerkenki maceramız kısa sürmüştü. Evet bunu yapmıştım.
-Ya ben bilet alacağım ama KK şubesini bi bulsak. Bir dakika telefondaki QPRS’den yardım alayım. Hiç bilmiyorum çünkü buraları.
-Olur.
Bir kızın her şeye olur vermesi çok garipti. İnsan biraz olsun oturmak veya karşı çıkmak isterdi. Bu en doğal hakkıydı.
İnsanların düşüncelerindeki insan olabilmesi için şu anki anın hiç bozulmaması gerekiyor dostlar. Bunu size kanıtlamam için şuanın hiç değişmemesi gerekiyor. Beni sağ tarafına alan bir kız, elini tutmaya üşendiğim bir kız. Haşa. Ne tutması. İnsan ilk buluşmasında bir kızın elini tutabilir mi? Belki ikincide. Hatta o bile fazla ama bazı şeyler için acele etmek gerekiyor. Yoksa kuş uçup gidiyor dostlar, farkına varmadan.
-Bence gel sen bizim orda üniversite oku dedim.
-Sizin orda benim bölümüm yok ki! dedi biraz ürkekti. Sanki zorlasaydım bizim orada okuyabilecekti. Ama biliyordum bölümü yoktu. Israr gerekliydi. Bizim orda bölümünün olmamasını bilebilecek kadar arkadaştık, ona göre. Bence filmlere konu olabilecek bir arkadaşlığımız varken.
Bazı şeyleri hissedebilmek için beklememek gerek. Mesela şuan onu hissetmek; hiç şuan ki kadar zor olmamıştı. Nefesini bile. Gerçi yağmurlu havalarda nefes çabuk dağılıyor. Psikoloji alt üst oluyor. Aslında olması gereken psikolojimiz buyken. (hiç ‘bu iken’ i böyle okudunuz mu bilmiyorum. BUYKEN’
Dikkat ettim. Okuduğum kitaplarda hep en güvendiği sözü, paragrafın en sonuna yazıyor yazarlar. Ben neden öyle yapmayayım ki?
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.