- 459 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Ne Yapmam Gerekiyor? (Altınçağ Öğretileri)
Ne Yapmam Gerekiyor? (Altınçağ Öğretileri)
Allah, bana ne yapmam gerektiğini söyler!
Allah, sana da ne yapman gerektiğini söyler!
Nasıl söyler?
İçime ilham eder!
Senin de içine ilham eder!
Şimdi:
Biri çıkıyor, diyor ki; “Allah senin ve benim ne yapmam gerektiğini bana söylüyor, söyledi! Hem de bana ayrıcalıklı olduğumu, bana itaat etmen gerektiğini söyler, söyledi!”
İşte insanlık tarihindeki tüm kanlı dinsel kavgaların ve mezhep kavgalarının ilk çıkış noktası!
Hala Orta Çağ’dan kalma bu söylemler üzerinden çekişmeler yaşanıyor!
Hala “Ne yapmam gerekiyor?” konusundaki modern çağın aktörleri iş başında! Kimi kurtarıcı olarak, kimi yıldızlardan haber getirerek, kimi kişisel gelişimci olarak, kimi tarikat lideri, kimi de daha ileri gidip Mehdi İsa beklentisinin üzerinden kendilerince bu alanda pirim arayışındalar…
Orta Çağ ulularının söylemleri, güncelliğini yitirince; modern çağın uzaylıları ve kurtarıcıları devreye giriverdi! “Modern üfürükçüler” kapsamındaki pek çok kişi, bu “Ne yapmam gerekiyor?” kapsamındaki işleri üstlenmiş görünüyor! Bunların kimler olduğunu tek tek yazmayım ki alınanlar olmasın, herkes kendini bilir nasılsa!
“Ben”, ben de diyorum ki;
Ağa; Allah, benim ne yapmam gerektiğini neden sana söylesin ki?
Direk içime ilham edebilecek kudrete sahip değil mi?
Elbet bu kudrete sahiptir!
O halde kendi ilhamını, paylaşıp yayabilirsin bunda bir sakınca olmaz! Ama kendi adına konuşarak bunu yapabilirsin. Başkasının adına aracı gibi konuşamazsın! Hatta başkasının ilhamını da paylaşabilirsin. Bunda da sakınca olmaz ama başkası adına hüküm veremezsin! Aracılık edemeyeceğin gibi, kabul ettiğin aracıları da başkalarına çeşitli şekillerde yutturamazsın! Saçma sapan algılarla ya da öğretilerle ortaya çıkıp kendine ya da kendi itaat ettiğin birine / birilerine insanları süremezsin! İçine gelen ilham güzel ise paylaş, herkes istifade etsin! Hatta başkalarının ilhamları da güzel ise onları da paylaş herkes dilediğini alsın! Şunu yapma insanları kendine ya da kendi itaat ettiğin her ne ise ona itaat konusunda korkutmaya çalışma! İnsanların “Ben”liklerini köreltecek şekilde koyunlaşmasını netice verecek işlerden uzak kal! “Ben” asla koyun olmaz; olamaz! Çünkü “Ben” O’ndandır! Allah adına konuşma! Allah ile korku salmaya çalışma! Allah, herkese ne yapması gerektiğini ilham eder!
“Ben”; ben, eğer kendi ilhamımı yani Allah’ın içime verdiği “Ne Yapmam Gerekiyor?” konusundaki ilhamımı başkasına Allah adına dayatmıyor isem kimse bana kendi ilhamını ya da itaat ettiği kişi veya kişilerin ilhamını dayatmaya çalışmasın!
Bu popüler alandaki kavgaların aktörleri zaten birbirlerini kıyasıya suçluyor, itam ediyorlar! Neden? Çünkü ortada bir itaat kavgası var; insanların itaati üzerinden sağlanan maddi ve manevi bir menfaat var!
Bu durumda “Ben”, birey ne yapabilir?
“İlim kendin bilmektir!” diyen Yunus, bu konuda çok güzel bir fikir vermiş!
İnsan, kendini bilir; kendini bizzat kendi bilir, başkalarından kendini öğrenmeye çalışmaz ise aldanmaz! Çok eski zamanlarda insanlar ilahlardan medet umdu, sonraları aracılar devreye girdi; modern zamanlarda ise çeşitli popüler adlarla kendini sahnede göstermeye çalışan kurtarıcılar devreye girdi! Bunlardan medet umanlara sadece şunu diyorum; “La ilahe illallah” (İlahlar yok, Allah var)
Son tahlilde; uyanan insan, bizzat kendini bilse; kendini dinlese! Kurtarıcı ve aracılar olarak popüler alanda boy gösterenlerin sunumlarını, paylaşımlarını da sadece bilgi kaynağı olarak görse! Şu da var; herkes, her şeyi bilmeyebilir! Bu durumda da şöyle bir yol var; kilometreler raf dolusu kitaplar yazılmış, yazılıyor! O kaynaklardan istifade edebilir! Kutsamadan ve kendi “Ben”liğini o kaynaklara esir vermeden, o kitapları yazanların da kendi gibi bir “İnsan” olduğunun idrakiyle pek ala kendini geliştirebilir! O kitapları yazanlar, içlerine gelen ilhamı yazmışlar; Elbet, ilhamların tamamı Allah’tan. Hayır ve şer olarak gören insanın kendisidir bu ilhamları! Tercihe göre alınır! Beğendiğini al işte! “Şer” olarak kabul ettiğini alma! Zaten ayrıntı burada biri aynı şeye “Şer” derken diğeri “Hayır” diyebilir! İşte bu nedenle, zorlanma olmamalı! Kutsamadan ve başkasına kutsal olarak sunmadan güzelce dilediğin bilgiyi al ve kullan! İnsanlar arasındaki eşitliği yani potansiyeldeki “İnsan” olma açısından olanı kast ediyorum; eşitliği bozacak şekilde davranmadan, hak ve hukuka riayet ederek dilediğini yap!
Allah’ın kendi kullarından seçtiğine diğer insanların ne yapması gerektiği konusundaki bilgileri vermesi dönemi kapandı. Bu “Son peygamber ve son kitap “ile sona erdi! O kaynakları kullanmak isteyenler açısından bir sıkıntı da olmaz! Yeter ki zorlama olmasın! Çok eski kaynakların, eklemeler ve eksiltmeler yüzünden bozulduğunu söyleyenler de olacaktır! Orjin olarak kalan kaynak da var! Dileyen onu rehber edinebilir! Günümüzde Allah, insanların kalplerine ne yapması gerektiğini ilham eder, ediyor da. Son dönemde yani Altınçağ’da; kimse, kimseye manevi alanda baş, başkan, ulu lider konumunda olamaz! Herkes kendi manevi önderini kişisel olarak belirleyebilir ama kimse bunu genel olarak iddia edemez!
Birey “Evrensel eşit insan” prensibiyle hareket ettiğinde; insanların kendi aralarında varlık olma açısından eşit olduğunu, Allah huzurunda da kulluk açısından eşit olduğunu bilir! Hakiki manada orjin “İnsan” olana Allah ne yapması gerektiğini ilham eder! “La yukellifullahe nefsen illa vusaha” sırrınca, Allah insanlara kaldıramayacağı yükü vermez! Aracılara onları mahkum etmez! Kişiliği gelişmemiş olanlar, aracıların oyuncağı olabilirler! Onlara da şunu söylerim; “Allahu Ekber” (Allah yücedir)
Selametle;
Ahmet Bektaş
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.