- 415 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Tiryakiname
TİRYAKİNAME
Şemsi Yastıman’ın bir destanı var tütün,yani sigara üstüne. Sekizli hece ölçüsüyle yazılmış, on altı dörtlükten oluşan bir koşuk. Bu destanın bir bölümüne bir göz atalım. Destanın tamamını merak edenler”Kırşehir Halk Müziği” kitabına baksın efendim:
.
“Hem vallahi hem billahi
Harap etti tütün beni
Cana afat-ı İlahi
Harap etti tütün beni
Yılandaki zehir gibi
Afet yapan nehir gibi
Bombalanmış şehir gibi
Harap etti tütün beni
Doktorlar boşuna mı söyler
İçmen diye telkin eyler
Duyun ey hanımlar beyler
Harap etti tütün beni
Sağlam idim oldum çürük
Sinem oldu sanki körük
Uykuda bile öksürük
Harap etti tütün beni
Hastalığı seri seri
Nefes darlığı kanseri
Hele midede ülseri
Harap etti tütün beni
Yüzbinde bir terk eden mert
Tiryakilik onulmaz dert
İnanın darbesi çok sert
Harap etti tütün beni”
.
Ben “Tiryakiname” dedim adına. Bilindiği gibi tiryakilik keyif verici maddelere düşkünlük demek.Bu destanda tütün sözcüğüyle sigara kastediliyor.Eskilerden “name”yi alıp “tiryaki”yle tamamladım.”Tiryakiname” oldu. Bir tiryakinin çığlığı,pişmanlığı,çaresizliği bu destanda anlatılmış.Eski şiirimizde uzun şiirler ve kasideler “name” başlığıyla anılır.
Bu izahattan sonra gönül huzuruyla anlatımıza başlayabiliriz:
Bizim Memet enişte (Mehmet Temir) iyi tiryakiydi. Günde bir paket sigaraya bana mısın demezdi . Paketi ikilediği günler olurdu. Dikkat edilirse geniş zamanın hikayesini kullanıyoruz. Çünkü 2005’ten önceki zamanlardan bahsediyoruz. Şimdilerde bizim enişte değil sigara içmek,sigara içilen ortamlara bile yaklaşmıyor. 2005’te bıraktı sigarayı. Bırakış,o bırakış... Bir daha ağzına koymadı. Sigarayı bırakması da başlı başına bir hikayedir. Hikayenin neresinden başlasak? Başından başlamak en doğrusu galiba.
Memet enişte,Hacer’i doktora getirir Boğazlıyan’a. Bir uzman doktor,dahiliyeci. Kayseri’den gelmiş. Hacer muayene olur.Tahlil,tetkik...İğne,ilaç verir doktor. Hacer der ki Memet’e:
“Belim ağrıyor,diyordun. Gelmişiken sen de bir görün.”
Memet:”Benim birşeyim yok.” dese de Hacer haline bırakmaz. Memet otuz lira daha verir.Çıkar huzura.Doktor iyice bir muayene ederenişteyi. Sonra geçer masasına oturur:
“Beliyin ağrısı önemli değil. Üşütmüşsün ondandır.Geçer. Lakin senin çok ciddi bir rahatsızlığın var. Biliyor musun?”
Memet heyecanlanır:
“Yoo!.. Bilmiyorum.”
Doktor:
“Senin ciğerlerin çökmüş. Yaşın kırka merdiven dayamış.Fakat ciğerlerin altmış yaşındaki bir adamın ciğeri sanki. Türkiye’de yaş ortalaması altmış beş olduğuna göre beş yıl ömrün kalmış. Yanılmam da birkaç ay daha fazla olabilir.Altıyı bulmaz.”
Memet neye uğradığını şaşırır. Beyninden vurulmuşa döner. Hacer kendini unutur.Memet’i teselliye çalışır. Çıkarlar muayenehaneden. Gelirler köye. Herkes geçmiş olsuna gelir. Şıhı emminin eşi de bir tepsi baklava yaptırır. Hasta ziyaretine gelir.
Hastamız günden güne kötüleşir. On beşinci gün Memet yürüyemez haldedir.
Hacer kız, bizim Osman’la alır getirirler Memet’i aynı doktora. Doktor bakar Memet eniştenin durumuna. Şaşırır. Osman durumu anlatır:
“Doktor bey! Eniştemin hali hal değil.Beş yıl ömrün kaldı, demişsin. O gündür bu gündür ekmekten aştan kesildi.”
Doktor yaptığı gafı anlar. Telafiye çalışır:
“Ben sigarayı bıraksın diye dedim. Şakaydı sözlerim. Yok öyle bir şey...” Estek köstek... Böyle şaka mı olur yahu? Şaka,olmuş kaka...
Aradan bunca yıl geçti. Yusuf yeğen (Ceyhan) zaman zaman takılır enişteye:
“Ne bitmez beş yılmış. Daha ne zaman dolacak?..” diye.
Laf aramızda doktorun zılgıtı işe yaramış.Bizim enişte sigarayı bıraktı. Beş yıl dolalı yıllar oldu. Memet sigaradan uzak sağlıklı ve huzurlu yaşıyor.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.