- 542 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
KISACASI BÖYLE..
Çok mu susuyorum, az mı konuşuyorum, fazla mı dinliyorum, dinliyorum da mı anlamıyorum, anlasam da anlatamıyorum. Az mı konuşuyor insanlar çok mu dinliyorlar, çok mu susuyorlar, anlamıyorum. Hep mi konuşuyorlar boş mu konuşuyorlar. Az mı konuşuyorlar öz mü konuşuyorlar. Anlamıyorlar, anlatamıyorlar, anlamıyoruz, anlamayacaklar, anlatamayacağız, anlatamayacaklar. Anlamıyorum. Anlam veremiyorum. Anlaşılmak mı zor, anlatmak mı. Anlamıyorum.
Bu kadar anlamamak kötü mü bilmiyorum.
Bu kadar anlatamamak kötü onu biliyorum.
Anlamadığım, anlamadığımız o kadar çok şey neden var bilmiyorum, bilmiyoruz, bilmiyorlar.
Bilmiyorum.
Ben mi böyle düşünüyorum, ben hep düşünüyorum.
Düşünmek kötü mü bilmiyorum ama,
düşünemeyenler kötü onu biliyorum.
Düşünüyorum.
Bitmedi,bitmesin, bitirmesinler izin vermem bitiremezler. Devam edecek bu ben daha yazacağım, yazdıkça açılacağım, yani umuyorum. Ben genelde umuyorum ummak güzel bir şey mi bilmiyorum ama ben umuyorum yargılanamaz zaten kimse de yargılamıyor. Beni neden yargılasın ki, beni kim yargılasın ki.. Hem hoşlanmıyorum da zaten konuşmaktan, kendimi anlatmaktan, soru sorulmasından, açıklama beklenmesinden hoşlanmıyorum hafif kalır belki de sevmiyorum denebilir onun yerine tabi bu bir deneme, bundan kime ne..
Belki de çok belki kullanmışımdır yazımda bundan sana ne, belki de o belkiler yazım da karamsarlığımı belli ediyordur dimi şuan öyle düşündüm mesela veya ikilem de kalışımı gösteriyordur anlayana. Konuşmaktan, kendimi anlatmaktan, soru sorulmasından, açıklama beklenmesinden hoşlanmıyorum dedim belki de kullandım o belki, belki arada onlara da ihtiyaç duyduğumu da açıklamıştır ara sıra gerekli olduğunu ima etmiştir belki, ama belki. Anlayana.
Çok dolu olmak nasıl birşey nasıl tarif edilir? Nasıl açıklanır, nasıl anlatılır bana bunun tarifi lazım, kilosu var mıdır mesela ne kadar dolusun dendiğinde bir rakam söylenir mi? Hadi şimdi bi tart bakalım sen ne kadar dolusun, nerene kadar dolusun, ne zaman taşacaksın, taştığında kime akacaksın, nerede kalacaksın..?
Ben bir sana akacağım aktığım yerde de kalacağım, kıpırdamayacağım, ne sağa sola karışacak ne de karışılmaz olacağım. Ben bir sana karışıp biz olacağım. Kimse ayıramayacak, kimse bulandıramayacak, başka kimse karışamayacak..
Güzel şeyler hep uzak(larda) yada belki bana öyle geliyor ufak şeylerle yetiniyoruz ufak mutluluklarla ufak tebessümler eşliğinde gün geçiriyoruz takvimimizden. Kapalı kutumuzun içinde adını hayat koyduğumuz oyunu oynuyoruz bazı zevkli bazı zevksiz bazı tatlı bazı acı bazı aç bazı tok. Bazen diyoruz genelde, genellikle KEŞKE.
Takıp kulaklığımızı bir şarkı uzunluğunda bir ömür diliyoruz bazen, o güzellikte, rahatlıkta, huzurda, o tarif edilemez duygularla hoş bir şarkı dinler gibi kısalığı umurumumda olmadan sadece o şarkı üzerinde yaşamak, kelebek misali kısacık, bir o kadar değerli..
Zaten değmeli, bir şeyler bir şeylere değmeli.
Anlamıyorum neden herşey bu kadar anlatması zor bir kavramın altında kazıpta çıkarılmak zorunda çıkarıldığında anlamsızlaşmak zorunda. Piç edilen şu harbi sözü de kullanmak zorunda kalıyoruz. (Ben anlatamıyorum sen anla, Kelimelerle anlatabileceğim bu kadar..)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.