- 587 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
İki Kadın Bir Ruh
Son gecemi yaşıyorum bu tek odalı,sobalı soğuk evde.Zamanımın bir çoğunu kitap okuyarak ve ya örgü örerek geçirdiğim,mutfağından buram buram baharat kokuları gelen bu evde son gecem.Bir kaç odun daha atmalı sobaya zira dışarısı kar,dışarısı fırtına ve yanımda kocaman birer zeytin tanesiyle bana bakan minik bir adam var.Rutubet kokan duvarların kokusunu bastırabilmek için kahvemin kokusunu burnumun direği sızlayana kadar ciğerlerime çekiyorum.Her gün saatlerce perdenin arkasından gelen geçen insanlara bakıp dururdum yine olduğum yerde pencerenin kenarında,gecenin kör bir vaktinde tek bir ayak sesine dikiliyor kulaklarım.Önce tanıdık kokusu giriyor odadan içeriye çok geçmeden karanlıkta beliriyor silüeti.Yeni aldığı pabuçlarıyla basıyor eski ve yıpranmış halının üzerine.Yıllardır kullandığı o şekerli kokusunu kahkülerini düzeltirken salıyor odaya.Hareketleriyle,endamıyla,gülüşüyle ve dudağında ki bordo rujuyla her anlamda bir kadındı karşımdaki.Sanki hiç hareket etmemiş gibi usulca o güzel elleriyle dokundu suratıma,durdu ve ’inanmıyorum ne kadar değişmişsin!’ diye fısıldadı kulağıma küçük bir beşikte yatan bebeğe bakarak.O dört duvar arasında bir aynaya ihtiyaç bile duymadığım geldi aklıma.O tüm kadınsı hareketleriyle evin içerisinde salınıp dururken imrenen gözlerle ona bakmaktan kendimi alamadım.Hem benimle konuşuyor hem raftaki kitapları inceliyordu.Bir süre sonra rutubetli duvarlarımın yerine artık onun kokusuyla bürünmüş duvarlarımın olduğunu farkettim.Aslında içimdeki kadını var etmiştim,onu sanrılamış o olmak istemiştim.O gece o evde şeker kokan,bordo rujlu yeni pabuçlu kadın olmaya karar verdim.Kadınlığımı farkettim.Neden bilmiyorum ben o gece o evi terkettim.
YORUMLAR
Geçmiş ile yaşanan anın sıcaklığında hüzünlü belki de özgür bir terk edişti...Dil ve anlatım hiç sıkmadı, konu ve olay örgüsü de canlı gibiydi, işin doğrusu böyle bir sahneyi daha önceden kaleme almıştım, ama farklılar:)Elinize sağlık...