EMEKLİYORDUK, YÜRÜMEYE BAŞLADIK.
Muhteşem okul yıllarının sona ereceğini bilmek, hüzne boğar oldu beni son zamanlarda. Ankara’nın garip havasına, yazı aşırı kurak, kışı kömür kokan o bi’ tuhaf havasına fena alışmıştım. Alışacak başka bir şey olsaydı, ona da alışırdım. Koskoca 5 yılımı geride bırakıyorum bu şehirle beraber. ‘’Amma doludizgin geçirmişim yılları!’’ diyebilmek hep beynimizin kabuğunda ihtimal olmuşken, gelenek bozulmasın istedim ben de. Son yılın merdivenlerine ağır ağır tırmanıyorum. Öyle ağır ilerliyor ki zaman, içim asansörde kalmış gibi fobik hissediyorum kendimi. ‘’Hatice’ye değil, neticeye bak.’’ Derler. Benzersiz zamanlar geçirdim, neticede. Bi’ dakika yahu! Daha birkaç ay var okulun bitmesine. Elime kalemi aldığımdan mıdır nedir, duygu yoğunluğunda boğuluverdim birden.
23’ümde ne derdim olacak?
Dertler biter mi yahu! Dedim ya, mezun oluyorum işte. Bundan ala dert mi olur! Anılar gelip gelip gidecek ya hani, işte ondandır benim derdim. Hele bir de anı yaşamaktan tiksinen bir hatun olduğumu da göz önünde bulundurursak, yine geçmişte bocalamalar, gelecek kaygısı başlayacak demektir. Büyümeyi bir türlü beceremediğim için yığınla özür borcum var anneme. Taksit taksit onu ödemek lazım daha. Demem o ki, işim çok. Çok da acıklı tarafları var bu beş yılın. Sonunu da ortasını da kolayca anlatırsın ama başını teğet geçersin ya hani, tıpkı öyle benimki de. Başını teğet geçtim hep. Derine inip, sindire sindire akıtasım var duygu yumaklarımı. Şişe takıp ilmek ilmek örsen ancak bir adet bandana çıkar belki… Varsın olsun. Bana göre doluyum ben işte. Önemli olan da benim, bence. Değildim, olamadım ama artık öyleyim.
‘’Gülümse güzel annem, büyüyorum. Anne olmama gerek kalmadı büyümem için. Buna en çok sen üzülürsün muhtemelen. Ne yapsaydım yani? Daha kırışıklıkların çıkmadan ‘’anneanne’’ mi yapsaydım seni? En çok senin dedikodunu yapacağım yazarken, aklında olsun. Biraz kadınca, biraz hemşirece atıfta bulunacağım sana yeri geldikçe. Babama belli etmemek lazım tabi… Bilirsin. Azıcık kıskançtır o. ‘’