- 4548 Okunma
- 40 Yorum
- 4 Beğeni
EŞŞEK ŞAKASI
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
EŞŞEK ŞAKASI
Turan bey yataktan kalkıp ortalıkta seme seme dolanırken, eşinin hiç sevmediği ses tonuyla karşılaştı.
“Bu eşek şakaları daha nereye kadar, hımbıl herif, sende onlara bir şeyler yapsana, ne aptal adamsın ya, şaka diyorsun da bunun dozu kaçmadımı? Bak kafamın tasını attırma kahvehaneye gelip hepsini rezil edeceğim bilesin”
“Aman hanım ne diyorsun bunlar iyi insanlar beni sevdikleri için yapıyorlar. Sakın böyle bir şey yapma.”
“Sus ebleh herif herkes seninle alay ediyor. Bu nasıl arkadaş gurubu, geçen gün yeni aldığın montu değiştirdiler. Rengi aynı ama eski bir mont bırakmışlar. Kıyma al dedim içinden kâğıt parçaları çıktı. Bu ne ya, hepsi bir olup, tüm kağıt oyunlarını sende bırakıyorlar. Salak mısın? Biraz karşı çıksana?”
“ Olsun hepsi benim arkadaşlarım, beni çok seviyorlar. Başka nereye gidebilirim. Evde senin dırdırından daha iyi”
“Bak hala savunuyor ne cins adamsın ya, telefonunu değiştirdiler bir hafta sonra fark ettin. Şemsiyenin değiştirilmesine bir şey demedim. Sen diyorsun, her gün aynı lokantada aynı yemeği yiyorum her zaman farklı para alıyorlar. Neden bu tür şakayı hep sana yapıyorlar hiç kendine sordun mu?”
Sözün bittiği yerdi. Öfkeli hanımına hiçbir şey diyemedi. Kahvaltı yapmadan evden çıktı. Düşünceli, düşünceli yürürken bir türlü cevabını bulamadığı soruyu hep kendine sordu. Neden hep bana
Bu tür şakaları yapıyorlar. Halbuki kalabalık bir arkadaş gurubum var neden hep ben, hanımının dediği gibi çok aptal birimiydi? Veya kendine yakıştırdığı çok hoşgörülümüy dü?
Müsteşarlık dönemindeki ihtişamını hatırladı. Her gittiği yerde herkes söğüt ağacı gibi salkım, salkım yerlere eğilir. Her sözü pür dikkat dinlenir, herkes gözünün içine bakardı.
Kendisi istemese de ayakları onu kahvehaneye götürdü.
Avını bekleyen çakal sürüsü yine karşısındaydı. Guruba her daim hükmeden Şükrü Bey:
“Vay sayın müsteşarım, gözümüz yolda idi hoş geldin”
“Sağ olun var olun hoş bulduk”
“Hadi oyuna başlayalım. Oğlum kağıtları getir çayları tazele,”
“ Tabii hadi oynayalım”
Şükrü beyin gözleri ışıldamıştı av ökseye düşmüş, gırgırda başlamıştı. Oyun oynanıyor. Herkes turan beyin üstüne yükleniyordu.
Turan bey görmeden birbirlerine işaret edip, sürekli çayları tazeliyorlardı.
Masada kalabalık artmış doğruyu oynasa bile hep bir ağızdan yanlış oldu deyip dediklerini yaptırıp dalga geçip kahkahalarla gülüyorlardı.
Birden Turan Bey ceketinin yan cebine giren ele dikkat kesildi. Eliyle cebini yoklarken bir avuç para demetini elinde buldu. Çok şaşırdı, hiçte bir şey söylemedi. Parayı hepsinin gözü önünde ceketin iç cebine koydu. Her zamanki saflığı ile oyuna devam etti.
Oyun Turan Beyde kalmıştı. Hesabı istedi. Ödeyip,
“ artık gitmeliyim. Teşekkür ederim. Çok hoş vakit geçirdik yarın görüşürüz” deyip ayağa kalktı.
Kalabalık sessizliğe gömüldü. Şükrü bey:
“Turan bey parayı verir misin? şaka yapmıştık, paraları senin cebine bizler koyduk tüm arkadaşlar bu işin içinde”
Sesinin olanca gücüyle bağırmaya başladı.
“Ne parası benim olan parayı neden verecekmişim. Bu kadarına da pes doğrusu terbiyenin de bir sınırı var. Ben o kadar aptal biri miyim?”
Kahvehanedeki herkes oyunlarını bırakmış merakla Turan
Beyi dinliyorlardı.
Şükrü bey şaşırmış, kahkaha atan suratı birdenbire kıp, kırmızı kesilmişti.
“Ama Turancığım biz şaka yaptık”
“Kes be her zaman her yaptığınız şakamıdır? Belki de benim paramdan aldınız dur bir sayayım”
Cebinden çıkardığı demeti acele, acele saydı.
“Bak içinden almışsınız burada dokuz yüz elli lira var tamamı bin iki yüz elli liraydı. Ben almasını bilirim.”
Telefonu çıkarıp 155 şi aradı bulunduğu yeri polise tarif etti hiçbir şey olmamış gibi yerine oturdu.
Kahvehaneye yakın olan karakoldan iki polisin gelmesi çok uzun sürmedi. Gelen polislere tüm gurubu göstererek şikayetçi olduğunu söyledi. Hepsi önde polisler arkada kahvehaneyi terk ederken kalanlar şaşırmış aval, aval birbirlerine bakıyorlardı.
Karakol amiri hepsini tek tek dinledi. Donanımlı, geçmişi şatafatlı kişiler olduğunu anlamıştı. Onlara son bir şans vermek isterken çok sevecendi.
“Bakın sevgili büyüklerim ben hepinizi on dakika yalnız bırakıp sonucu bekleyeceğim. Konuşup anlaşın, ben gelince birer çay içer olayı hiç olmamış gibi kabul ederim”
Diyerek makamından ayrıldı.
Ortam buz gibi olmuş. Hepside alabildiğine huzursuzdu. Şükrü bey çaresiz Turan Beye rica etti. Adam Nuh diyor, peygamber demiyordu. Devamlı eksik olan meblağı istiyor, başka bir şey söylemiyordu. Pabucun pahalı olduğunu kabul eden Şükrü Bey Turan Beyin tüm isteklerine boyun eğmiş. Tek isteği bir an evvel bu tatsız olaydan kurtulmaktı. Aralarında istenilen parayı denkleştirip Turan Beye uzatırken sadece seninle sonra görüşürüz der gibi bir bakış fırlattı. Şaşkın, şaşkın karakolu terk ederken hepsi saunadan çıkıp buz dolu şok havuzuna düşmüş gibiydi.
Dışarıda arkadaşlarına,
“ Bu adamı çok hafife almışız. Nasıl bizi dize getirdi. Çok akılıymış. Biz her gün ona şaka yapardık ama o bize bir defa yaptı. Tam yaptı Boşuna müsteşar yapmamışlar”
Amirle baş başa kalan Turan Bey:
“Amirim seni meşgul ettik. Anlayışınıza çok teşekkür ederim.
Tutumunuz takdire şayandı. Şimdi ben polis güçlendirme vakfına bağışta bulunmak istiyorum lütfen bunu kabul edin”
Guruptan aldığı bin iki yüz elli lirayı masanın üzerine koydu. Kesilen makbuzu alırken çok mutluydu, karakolu terk ederken arkadaşlarını düşündü.
Bu ders onlara çok pahalıya mal olmuş. Bir çayı içerken bin türlü bahaneler bulanlar yüzlerce çay parasını elinden kaçırmıştı.
Turan bey olaydan sonra guruba uzak durdu. Kahvehanedeki havası artmış. Saygınlığı yükselmişti. Hiç kimse ona takılmak cesaretini bir türlü gösteremiyordu.
YORUMLAR
Özverinin bazen karşımızda ki İnsanlara hadsizlik yaptıracağını hep göz ardı ediyoruz. Şefkat duygusundan yoksun olanlar tavırlarında kabalaşarak karşısında ki İnsanları kırmaktan çekinmiyorlar. Bir sille dokundu kiminin yüreğine kiminin yüzüne.
Geç kalınmışlığımın kusuruna bakılmaz inşallah. Çok özlemişim ders kokan yazılarınızı...
Çokça sevgiler...
Öncelikle sitemizin mizah ustası değerli komutanımıza yeniden hoş geldiniz derken,güzel yazılarınızı çok özlemiştik diyorum.
Bir daha bu kadar uzun süre mahrum etmeyin bizi değerli kaleminizden .
Ağlayan ve ağlatanın çok ,gülen ve güldürenin az olduğu ülkemizde ,insanı gıdıklamadan ,güldüren düşünderen kaliteli yazarları bulmak zorlaştı iyice .
*Okumak cehaleti alır ama eşeklik baki kalır *sözü sanırım Turan Bey'in arkadaşlarına cuk oturuyor .
Bizde çoktur böyle densizler ve bunların şaka anlayışına da EŞEK ŞAKASI derler .
Öykünüzün kahramanı Turan Bey'le de gereken dersi verdirmişsiniz böylelerine .
Kıssadan hisse budur işte .
Düşünen beyninize,yazan elinize ,duyarlı koca yüreğinize sağlık komutanım .Siz hep yazın biz de merak ve
zevkle okuyalım emi ...saygılar çokçadır size .
çok sık söylediğim bir söz geldi aklıma benim kızım benle ugraşınca derim :)) kurt kocayınca köpeklerin maskarası olur diye....
arkadaş arasında yada dostlar arasında bile şakanın bir sınırı olması gerekir..
kimseyi hafife almamak onuru ile oynanamak ne kadar önemlidir...
ve Tacettin abim...güzel abim yine güzel yüreğini dökmüşsün... seni kalemini çok özlemiştim
iyiki varsın umarım kötü bir şey yoktur bu kadar ara vermene sebeb...
sevgilerimle o tonton yanaklarından ellerinden öpüyorum
Kurt kocayınca çakallara maskara olurmuş, Turan ağabeyin durumuz birazda öyle olmuş :-)
Sen ki koskoca müsteşar... Gerçi Turan beye yapılanlar şakayı da geçmiş, ortada bir hayvanlık var da eşeklik biraz hafif kalır
Genelde kahve ortamında Turan Bey gibi iyi niyetli saf kahve müdavimlerinin TDK büyük sözlükte yazan karşılığı “keriz” diye geçmekte, lakin kahve lügatinde bu söz ayıp kaçmasın diye biraz daha yumuşatılarak zamanla "üzümlü keke" dönüştürülmüş. Karşı tarafada genel itibari ile “çakallar” denir. (Bu çakallar yukarıdaki çakallar oluyor)
Yalnız okuduğumuz öyküdeki üzümlü kekimiz pardon Turan beyimiz çakal sürüsünden ziyade daha organize bir kumpasa kurban gitmiş (gelmiş). Maşallah Turan ağabeyin şöhretini (kötü) duyan gelmiş. Öyle ki kasap, lokantacı bile kumpasın içinde
Hep merak ederdim (yalandan kim ölmüş) niçin “eşek şakası” derler. Hani şakanın ağırlığına binaen söylense ayı, gergedan, fil gibi eşekten daha ağırları var. Acaba eşek şakası derken kastedilen “eşek” şakayı yapan mı yoksa şakaya maruz kalan mı? Hani şaka yapılan eleman eşek olsa ki bildiğim kadarı ile eşekler hep kendi halinde, gayet ciddi hayvanlardır, öyle şakaya makaya gelmezler kodumu çifteyi kıçüstü oturtturur adamı.
O zaman geriye bir şık kalıyor. Neyse Turan abiye gıyabında büyük geçmiş olsun diyelim biz, bir daha da o kahveye gitmesin, bizim kahveye gelsin :-)
Tebrikler Tacettin ağebey
Selamlar, saygılar
Öncelikle yeniden yazmaya hoş geldin komutanım.
Hem de hepimizi ilgilendiren ders verici güzel bir öykü.
Bazı insanlar, susanı korkak veya aptal sanıyor ama anladıklarında iş işten geçmiş oluyor.
Bu öyküde olduğu gibi. Ama hangimiz bu müsteşar gibi şakaya şakayla hem de eşek şakasıyla karşılık verebiliriz bilmiyorum.
Tebrikler, selam ve saygımla...
Sevgili Abim.
Özlemiştim senin bu her birisi çok çok güzel hayat dersleriyle dolu yazılarını. Gülerken düşündürmek, düşündürürken de bir takım mesajlar vermek her yazarın yapabildiği bir iş değildir. Sen bunu o kadar güzel yapıyorsun ki ne zaman senin bir yazının bildirimini görsem heyecanlanıyorum '' bu sefer acaba hangi konuyu ele aldı '' diye merakla okuyorum.
Ben şakanın her türlüsüne eyvallah diyen bir insanımdır. Bu eşşek şakası olsa bile. Ama bir şartla...Bana şaka yapan da katlanmalı benim ona yapacağım şakaya. Yani: Hiç bir şakayı karşılıksız bırakmam. İntikamımı mutlaka alırım.
Mesela Manavgatta öğretmen iken bir arkadaş kasıtlı olarak içtiği suyu benim pantolonun önüne döktü. Eh ben de intikamımı aldım. O tuvaletteyken hemen yanındaki tuvalete girip hortumu musluğa takaraktan vatandaşı tepeden tırnağa sırılsıklam ettim. Yok öyle sadece şaka yapan olmak. Şaka yapılmasını da kaldıracaksın.
Senin anlattığına gelince: Bu arkadaş grubu maalesef arkadaş değilmiş zaten. Çünkü yaptıkları şey şaka değil bir insanı enayi yerine koymak ve onun iyi niyetini suistimal etmektir ki bunun şakayla filan izahı olmaz.
Turan bey çok iyi yapmış.
Selam ve sevgilerimle.
Çok güzel bir konu... Şaka yaptığını sanan insanların, eşekliği çok çirkin. Evde karısının haklı dırdırından kaçıp, can sıkıntısıyla, kendisine çevre edinmeye çalışan Turan Bey, aslında biraz da, hak etmiş bu muameleyi
Ders almış almasına da, biraz geç kalmış... İnsanlara güvenmek her zaman çevre edinme çabası, yalnızlıktan kurtulmak isterken, aslın da, günden güne onu yıpratmış...Arkadaşlıklar kurmak, dost ca,muhabbetler çok zor temin edilir oldu. İnsanların hayatlarını makaraya alanların aslın da, kendi ezikliklerini unutma gayretiyle, ne yapacaklarını şaşırmış olmalarından kaynaklanıyor...Bir teselli arayışı her zaman dostla karşılıklı doğru düzgün kurulmuyor.. Maalesef Turan Bey çabalasa da, iyi niyetiyle bir arkadaş çevresinde mutlu olmayı... Sonuç ortada mecburen çizgisini değiştirip intikam almak zorun da, kalıyor... Herkesin kendi menfaatini düşündüğü toplum da, artık nerede nasıl davranmak gerektiğini en baştan kavramak lazım.Yoksa bu eşek şakaları,insan olan insanı daha çok yalnızlığa sürükler... Çok uzattım galiba, Şunu yaşadım ki, şaka olmasa da, gerçek de, insanlar bükemediği bileği dışlamaya çalışıyor. Öpmesi gerekirken...Yüreğine sağlık Çok saygı ve sevgiler