- 956 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Pozitif Dostluk
POZİTİF DOSTLUK
Sevgili dostum,
Son zamanlarda okullarda ve Üniversitelerde konuşmalara davet almak beni sevindiriyor. Gençlere tecrübelerimizi anlatmak, onların hayata daha çok bağlanmasını ve hayatta başarılı olacakları konusunda yüreklendirmek, onların bizden ilham aldığına şahit olmak, beni sevindiriyor.
Sevgili dostum,
Bu konuşmalarda en sevdiğim bölüm de gençlerin soru sormasını istemek. Soru sormak cesaret isteyen bir iş olduğundan ve genelde pozitif düşünen ve özgüven sahibi insanlar soru sorduğundan, benimde bu özgüven sahibi insanların ödüllendirilmesi gerektiğine inanmam sonucu olarak, gençlerden soru soranlara kalemlerde veririm. Gençler genelde rahat konuşmamdan ve kitap okuma sevgimin beni nasıl geliştirdiğine şahit olduklarından dolayı da “okumakla gelişmenin olup olmayacağı” ve “ okumakla insanın pozitif insan olup olamayacağı”na dair sorular soruyorlar. Bende bu soruları içtenlikler orada cevaplamanın yanında, soru sorana kalem hediye etmenin yanında, soruları yazılı alarak, bir de bunları yazılı cevaplayarak başkalarının da faydalanması için paylaşımda bulunuyorum. O anda orada bulunmayanlarda sonradan yazıları okuyarak kısmen o konuşmada bulunmuş gibi faydalanıyorlar işte.
Sevgili dostum,
Dostluğumuzun gelişmesinin bir sebebi de işte bizim de “pozitif düşünce” ye gönül vermemiz ve olaylara gücümüz yettiğince “pozitif düşünce” penceresinden bakmamız. Yalnız “ Pozitif düşünmek” olur olmaz şeyleri konuşarak, tabiri caizse “densiz insan”lara da hoşgörüde bulunacağımız, bizleri küçümseme cesareti göstererek alay etmeye kalkanlara da “pozitif düşünce” altında hoşgörüde bulunmamız anlamına gelmez. Eğer her kendini bilmeze hoşgörüde bulunur da, onlar bize değer vermediği halde biz onlara değer vermeye kalkarsak yaptıkları densizlikleri marifet zannetmeye başlayarak bizleri daha çok aşağılamaya ve alay etmeye kalkarlar. Bu gibi insanlara hatalarını anlatmaya bakmalıyız. Eğer ısrar ederlerse onlardan uzaklaşmaktan başka çaremizde olmaz.. Çünkü “ Affı benimse, iyiliği emret, cahillerden yüz çevir” diye bize öğüt veren ilahi emir bizden iyi bilir.
Sevgili dostum,
“Pozitif düşünme” güzel bir kavram. Kulağa hoş gelir. Sempatik bir terimdir. Lakin her ben “pozitif düşünce” ye sahip olacağım yapacağı şeyde değildir. Öyle ki bize gelip de “pozitif düşün” diyen insanlara baktığımız zaman çok zaman onların “pozitif düşünce” den anladıklarının “insanları memnun etmek için kendi yaşam ilkelerinden vazgeç. Densiz insanlara hoşgörüde bulun, onlarla geyik muhabbeti, dedikodular yap, sana yardım etmeye gücü olduğu halde yardım etmeyen mevki makam sahiplerine yağcılık yap “ anlamına gelen bir anlayışın olduğunu görüyoruz.
Sevgili dostum,
“Pozitif düşünce” insanların ufak tefek hatalarını görmemeyi de içerir. Bunu bende kabullenerek inanıyorum. Ama durmadan kendi düşüncelerini dayatarak seni küçümseyen ve “sen de kimsin, onların mevki makamları var” havasındaki insanlara da hoşgörüde bulunamayız. Bu kendi yaşam ilkelerimizle çelişmek, kendi kendimize hakaret etmek, kendimizi yok sayarak başkalarını yüceltmek anlamına gelir. En büyük mevki ve makam “ “insanlık makamı”dır. Şey Edebali “İnsanı Yaşat ki devlet yaşasın “ı boşuna dememiştir.
Sevgili dostum,
Dikkat edersen kimseyi kast etmeden sadece “Pozitif düşünce”yi anlatmaktayım. Bunu senin içten anladığını bilmekteyim .Sen de bunu bildiğin için pozitif düşünür ama kendi yaşam ilkelerinle çatışan fikir ve insanlara da asla taviz vermezsin.
Sevgili dostum,
Bizim insanımız başkasına akıl vermeyi ve başkalarını yönetmeyi çok sever. Öyle şeylere rastlarız ki bizden birkaç yaş büyük insanlar, bizleri kendilerinin kölesi sanarak “ ben sana söyledim de sen beni dinlemedin” diyerek her söylediklerini yapmamızın şart olduğunu söyleyerek bazen de kendi çocuklarını azarlamadıkları gibi bizi azarlamaya terslemeye kalkarlar. Bizi “İlkelerinden taviz verme” diye yüreklendirecek yerde “pasif insan” olmamızı tavsiye ederler. İşte dostum senin yaşça benden büyük olmana rağmen “ benim sözümü dinlemiyorsun ki” diye bana emreder gibi konuşmaman sana olan sevgimi artırıyor. Çünkü gerçek manada yaşanan dostluklarda dayatma değil, bilgi ve sevgi paylaşımı vardır. Bu da dostluğun temel taşıdır. Şeyh Edebali’nin sözünü ben “ dostluğu yaşatalım ki insanlık yaşasın “ diye dostluğumuza uyarlamaktan büyük mutluluk duyuyorum.
Sevgili dostum,
“Pozitif düşlünce” ile herkesi güzel yorumlayalım . Peki bizi seviyor görünerek bize gücü yettiği halde yardım etmeyen, bize rastlamasa varlığımız aklına bile gelmeyeni sırf engelli diye insanları küçümseyen insanlara nasıl “ pozitif düşünce “ penceresinden bakabiliriz ki. Onlara bir şey yapamasak da onlardan uzaklaşmak, onlara da bizlere de boş konuşmadan hayatımıza devam ettirmemizi sağladığı için faydalı bir tavırdır.
Sevgili dostum,
Hakiki dost dostlarının birbiri ile güzel ilişkiler kurması için onları tanıştırarak kaynaştırır. Ama günümüzde imam, öğretmen gibi insanlar bile tanıştırmak ve kaynaştırma işini yapmıyorlar ve toplum da bu yüzden “pozitif düşünce” yi yaşayamıyor. Biz bu yüzden tanıştırarak, kaynaştırarak ne güzel dostluk yaşıyoruz işte.
Sevgili dostum,
Konuya bir başlayınca fikirler birbiri ardı sıra beynimize geliyor. Bu mektubu yazarken yaptığım gibi. Bunun sebebi de boş konuşmalara kulak asmadan, emek verilerek, zaman harcanarak, iyice düşünülerek yazılmış güzel yazılar ve kitapları okumamız, onları anlamamız ve anlatmamızdan meydana geliyor. Bu yüzden mektuplarımız etkili oluyor, okuyarak hem sen faydalanıyorsun hem de okuyan.
Sevgili dostum,
“Pozitif düşünce” ile dolu dostluğumuzun daha da gelişmesi daha pozitif olmamıza bağlı ama pozitif olacağız diye ilkelerimizden ve hayat anlayışımızdan da asla vazgeçmeden
Muhabbetle kucaklıyorum benim pozitif dostum(!)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.