YORUMLAR
Yolunu, mekanını şaşırmış bir yazı.
Şiir sayfaları idi aslında gönderildiği adres,
yine şaşırdı postacılar yolu,
yine buralara,
dertlerin yazıldığı, dertlerin dinlendiği,
dertlerin resmedildiği arenaya düşürdü yolunu.
İyi mi oldu?
Yoksa kötü mü?
iyi oldu;
gönlümüze, gözümüze, sözümüze yaren oldu, yoldaş oldu, kardeş oldu...
Kötü oldu;
hüzünleri taşıdı yine yüreğimize bu yalnız ve sevimsiz Azerbaycan gecesinde...
''Hani sana sokulmalarım var ya, izin verme sakın, olur mu..?
Sen uzatma ellerini, yanında olurum deme yine de…
Beklentiler çok fazla biliyorum ve bunları karşılayabilirim de...
Hayatı sıfırlamak ve yeniden ayağa kalkma çabası...
Yeniden kurmak hayatı, yeniden yazmak kaderi...
Ve,
yürek yarasını yeniden kanatmak...
yeniden düşürmek ateşleri gönüle,
yeniden sevmek ölesiye...
İşte,
bu noktada saplıyor hançeri şair bağrımıza...
Ben,
kaderimi çizmeden,
sen tutma elimi,
bakma gözüme,
dokunma yüreğime diyor...
Diyor kelimeleri, cümleleri ama,
yüreği başka söylemlerde...
hayalleri başka dünyalarda...
Ve,
hikaye,
usuldan usula alıyor yol,
şekilleniyor hayat yolu,
tercümanı oluyor kelimeler gönüllerin.
Yorucu bir savaşın arifesinde,
bir buruk, bir garip, bir mahzun aşk hikayesi çalıyor kapımızı,
bir yarım sevda,
alıp başını gidiyor daha gelmeden, konaklamadan gönüllere...
Belki,
çaresizlikle uzatılan bir el,
belki tesadüfen dokunulan bir yürek,
belki korkak bir gönül,
belki başlangıcı ve bitiş olmayan bir şiir...
Ve,
iç burkan teselli, avunma sözcükleri...
''bazen sessiz kalabilmekte
birşeyleri korumak, kaybetmemek adına verilen bir çabadır...
bazen mantığının ve yüreğinin karıştığı yerde
sadece izlemek ve anlamaya çalışmak da
dostluğa zarar vermemeye dair bir çabadır...''
Ve,
sözün bittiği yer;
'“bir de ben sevgilin değil
sevdiğin olayım sadece n”olur…”
Bir yüreğin sevdiği olmak...
Ne yüce bir duygu...
Bütün sevme duygularının tekmili birden...
Ana, baba, kardeş, çocuk, arkadaş, dost, yoldaş sevgisi...
Çok güzeldi...
Bu kadar hüzünlü olmasaydı keşke...