- 1138 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ŞİİRBAZ SULTANLARA DAİR
A oğul !
Can oğul !
Can da can oğul!
Bana “şair padişahları” soruyorsun. Bilmem ki sana hangisini anlatayım? Osmanlı İmparatorluğunu kurup, adını da o imparatorluğa veren Osman Bey’den başlıyayım anlatmaya, olur mu?
Aslında, onlara ben “şair padişahlar” demiyorum, “şiirbaz sultanlar” adını daha bir yakıştırıyorum.
Evet, “şiirbaz sultanlar”…
Neden mi?
A oğul, Osmanlı döneminde;
Şiir yazan ve Divanı olan Osmanlı Sultanları 9 kişidir ve şunlardır:
1-Fatih Sultan Mehmed (Avnî)
2-II.Bayezid (Velî)
3-Yavuz Sultan Selim (Selimî)
4-Kanuni Sultan Süleyman ( Muhibbî)
5-Sultan III. Murad (Muradî)
6-Sultan I. Ahmed (Bahtî)
7-Sultan II. Osman ( Fârisî)
8-Sultan III. Ahmed (Necîb)
9-Sultan III. Selim ( Selimî-İlhamî)
Şiir yazdığı rivayet edilen Osmanlı Padişahları 7 Kişidir ve şunlardır :
1-Sultan I. Osman (Gazi)
2-Sultan Orhan (Gazi)
3-Sultan Murat Hüdavendigâr
4-Sultan Yıldırım Bayezıd
5-Sultan Deli İbrahim
6-Sultan Abdülaziz
7-Sultan V.Mehmed Reşad
Şiirle uğraşan Osmanlı Padişahları
1-Sultan I.Çelebi Mehmed
2-Sultan II.Murad (Muradî)
3-Sultan II.Selim-Sarı Selim (Talibî-Selimî)
4-Sultan III Mehmed (Adnî)
5-Sultan IV.Murad (Muradî)
6-Sultan IV.Mehmed (Vefaî)
7-Sultan II.Mustafa (İkbâlî-Meftunî)
8-Sultan I.Mahmud (Sebkatî)
9-Sultan III.Mustafa (İkbâlî)
10-Sultan II.Mahmud(Adlî)
Gördüğün gibi a oğul, yazmış olduğu şiirlerini bir “Divan” da toplamış 9 Sultan, şiir yazdığı rivayet edilen 7 Sultan ve şiirle uğraşan da 10 Sultan olmak üzere, Osmanlı’nın 26 Sultanı “şiirbaz sultan”dırlar. Bunlara, Sultan olamamış Cem Sultan gibi şehzadeleri veya sarayda yetişmiş, şiirle uğraşmış, Adile Sultan gibi Padişah kızlarını ya da eşlerini de ilâve edersek, bu sayıyı hayli arttırabiliriz.
A oğul !
Sarayın o tarih kokan, taş ve mermer koridorları ve odaları arasında yetişen “şiirbaz sultanlar”, sanki o haşmet, o debdebe ve saltanat içinde doğmamışlar, büyüyüp yaşamamışlar gibi, oldukça duygulu, ince yürekli insanlardır.
Çağ açıp çağ kapatan bir Hünkâr, şiir denen efsunkâr sihirbaza iki yakasını kaptırdığında, aşkı tahttan sevgilisini de sultanlık makamından üstün görerek, sevgiliye kul olduğunu;
“Bir şâhe kulum kim kulu sultan-ı cihandır
Mihr-i rühu şems-i feleğe nûrfeşandır” mısraları ile haykıran bir âşık olup çıkmıştır. Şiir böyledir işte oğul!
Şiir, her yüreğe girer. Makam, mevki, şan, şöhret, unvan, diploma vb hiçbir şey ayırd etmeden girer yüreğe; girdiği yüreği dipden doruğa doldurur, ya da boşaitır; yüreği yakar, yıkar, kavurur; ya kendine benzetir ya da kendisi o yüreğe dönüşür. Şiir bu, en büyük belâdır ki, seni âşıklar içinde bir garip âşık eder ki, dilinin pas tutmuş yayını koparır ve bülbül eder ağzını ve tahtı-tacı terkettirir, çıkartır kaftanlarını üstünden, değiştirir adını. Sen, âşık olduğunda, aşka âşık olmuşsundur ve şiir mıknatısı eksilmez yanından, yörenden, dilinden. Bülbül kesilirsin sevgili hasretiyle de, sana sen bile şaşırırsın a oğul!
Mustafa CEYLAN
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.