Yeni Aşk...
"Gülünce gözlerinin içi gülüyor" söylüyor Zeki Müren. Gülmüyor ki hayatın gözlerinin içi ve aklımı başıma alamıyorum ki... Ve bilmem bakışları neler söylüyor ki... cesaretim yok, soramıyorum.
Birini bir kedi gibi sokakta bırakmak için aklını ne kadar yitirmiş olması gerekir ruhun ve aklı var mıdır ki alabilsin senelerce bir başına bırakılmış ruh... Islanmış bir sokak kedisi yalan söyler mi?.. Anlar mısınız eğer söylerse ve yalancı bir sokak kedisine güvenebilir misiniz? yoksa bu garanti tutkunluğu ile karıştırılabilir olan duygu koruma arzusu mudur kedininkinden de yaralı kalbi? Bilmiyorum.
"Beni öylesine aldın ki benden" söylüyor Zeki Müren. Beni öylesine alıyor ki benden bu sorular. Cevapları bende ve fakat;
"Cesaretim yok ki soramıyorum" söylüyor Zeki Müren. Şimal’im şimdi biraz; uyutmaya çalışıyorum; uyumuyor ve yazık ki ben öldürmüştüm refüjlere çarpa çarpa onun da hayatını... ne tuhaf.
Kuzguncuk’ta boğaza karşı camları yere kadar uzanan, gırtlağına kadar hüzne batmış, hayata kırmızı kadife kaplı kanepeden bakan o eski evde yaşıyor yalnızlığım bugünlerde. İzmir’ime ihanet içindeyim. Duvarları bile terlemiş tel örgülü bir odada Zeki Müren’leyim. "Gülünce gözlerinin içi gülüyor" söylüyor, naif türkçesi önce tavana çarpıyor, koridorlarımda sürünerek gelip dökülüyor bardağımın içine ve çöreklendiği yerden tortu tortu kazıyarak söküp alıyor, baştan söyletiyorum!
"Ey ölü! Bunun için yaşadın işte! Ölüyken bile sahneye çıkmak zorunda bırakılacağını bilmiyor muydun? O neon ışıkları kabrini ne kadar aydınlatabilirdi? Ki ne hakkın vardı ölmeye? Annem bile ölemediyse, senin uyumak lüksün ne!" diye diye...
Ölülerle uğraşmaktan öldüm mü ki çoktandır... O sebeple mi katılaştım bu kadar. Bu kadar soğuyuşum ondan mıdır ki bir sokak kedisi gibi kapının önünde bırakabiliyorum ıslak, kumral, kumsal saçlı, deniz gözlü bir denizkızını... Geceyarısı, söverken bir kadın tam üç erkeğe ve bir başına bırakılırken hayatın ortasında öylesine... gidiliyorken gayet rahat dört tekerlekli, etekli, fırfırlı fistolu, çoktandır yıkanmamış, kokuşmuş bir otomobil gerçeğiyle cehennemin ta dibine.
Kediler korkar bu sahnelerden. O sebeple nankördürler ahh! neden bilemedim ki; boşuna mı yaşadım... Boş...
Evet, öldüm. Kuzguncuktaki o evde - hayır!- Kimse Mozart’tan söz etmesin artık bana!.. O da delinin tekiydi ki ben de delinin tekiydim; kızım söyledi. Yüzüme yüzüme söyledi; yazıyorsun da o sebeple bir bahanen var deliliğine, yazmasaydın ne farkın vardı senin mazini yaratanlardan söyledi. Kendime benzeyen kimseyi sevememiştim ve işte şimdi o sebepledir; Antonio Salieri’ye ilan-ı aşkımdır bu! Yaşasın kötülük. Yaşasın sevgiyi öldüren ellerim. Yaşasın yeniliş. Hep daha iyi, hep daha iyi, hep daha iyi yeniliş, yaşa sen.
"Kendimi arayıp bulamıyorum" söylüyor Zeki Müren. Al işte o da ölü. Mozart gibi, benim gibi, Tarancı gibi, gibi gibi yaşayıp pisi pisine ölenler diyarından; merhaba! Gel pisi pisi diyemediğimce ölüyüm ben ve;
"İçime dert oldu mahsun bakışın" söylüyor ölü ölü; öldüğüne bin şahit ister sesiyle. Burası Kuzguncuk; Yalı falan değil. Üstünde gemi olmayan denizin içine tükürdüğümce çekip gitmişim koca şehre. İçimde bir saray bestecisi bencilliğiyle tükeniyorum birer birer mazimden. Madem mazim bitmiyor, madem ki köpürmüyor sular, madem ki köpüremiyorum bardağımdaki yanlış doldurulmuş içkim kadar; refüjlere çarpa çarpa ölmeye kaç var?
Başa başa dönüp baştan baştan söylüyor Müren. Aşktan söz ediyor galiba; tuhaf değil mi baba? Sen severdin bu adamı. Sana mı benziyorum yoksa biraz?
Bugün 23 Nisan
Neşe doluyor insan.
JD
Şarkı: irfan Özbakır
Şimal: Sızımın Rengi Kızıl adlı ilk romanımın kahramanı
YORUMLAR
"İçime dert oldu mahsun bakışın" söylüyor ölü ölü; öldüğüne bin şahit ister sesiyle. Burası Kuzguncuk; Yalı falan değil. Üstünde gemi olmayan denizin içine tükürdüğümce çekip gitmişim koca şehre. İçimde bir saray bestecisi bencilliğiyle tükeniyorum birer birer mazimden. Madem mazim bitmiyor, madem ki köpürmüyor sular, madem ki köpüremiyorum bardağımdaki yanlış doldurulmuş içkim kadar; refüjlere çarpa çarpa ölmeye kaç var?
Günün yazısı olmalıymış bu yazı....
Ama olamamış...
Anlatım tarzı profosyonel bir yazar gibi adeta....
Kutlarım...
Yârine hasret sevdalıların çatlamış dudaklarında
Yaradana fısıldanan son bir duayım
Öylesine aşka yakın,
Öylesine bir göçmek sevdasındayım
Ecelden az önceyim
Adım nihayet;
Artık o malum meleğin kollarındayım!
sevgile jale
bu yazı bu şiir ne demk lazım bilmem
Bugün 23 Nisan
Neşe doluyor insan.
iyi yaşa
sevgilerimle