TUTUM ELİNDEN ÇOCUKLUĞUMUN
TUTtum elinden...
Çocuktum bir zamanlar bende .Acısız masum çocuksu gülüşlerim vardı benimde . Elinden tutup göklere çıkartıp, ulaşılmaz yıldızlara yolculuk yapardık . Bir an önce büyüyüp yarınlara erişip düşlerimizi gerçekleştirmek Isterdik . Gök kubbeye emanet etmiştim çocuksu saflığımı. Aya salıncak kurmak, sallanırken dünyayı izleyip güneşin şarkılarını dinlerken uykuya dalmak isterdim . Hayallerim sonsuzdu . Onları kimsenin bulamayacağı yerlere . Içime saklardim. Onlarla yarınlara yolculuk yapmak için . Kimseler alamazdı elimden benimdi bana aitti onlar .
Şimdilerde ,çocukluğumun elinden tutup onu kimsenin olmadığı gürültülerin duyulmadığı sevginin paylaşımın ne demek olduğunu bilenlerin yanına Aşşa mahallede ki huzur dolu, duygu doygunluğu yaşatan evine götürmek istedim götürdümde. .
Önce evleri tepeden gören kıran a çıkarttım . Bıraktım elini çocukluğumun toprağın üstüne oturdum bir sigara yaktım . Baktım ona gizlice gözleri dolmuş önce uzaklara sonra evine bakıyordu . Gözyaşları süzülürken yanaklarından, mırıldanıyordu . Şimdiki zamanla geçmiş zaman arasında kalan hayalleri arasında dolaşıyordu .
Uzaklar ayırdı beni Bu evden ve doğduğum yerden . Doymadan anneme babama gönderdiler beni benden habersiz buralardan . Gelemedim göremedim uzaktı yollar yakın değil . Engel koydular yoluma .başka yollarda dolaştırıp durdular tek buraya getirmediler uzak dediler . Diye mırıldanıyor gözyaşların da boğuluyor gibiydi. .Devam etti . . Hayatımı düşlerimi başkalarına sattılar . Benim pergelim kendi etrafında döndü hep merkezde ki noktayı bulama di bir türlü .
İşte bu evde doğdum büyüdüm ben ’şu gördüğün taşları kalmamış merdivenden defalarca indim çıktım sekerek şarkılar söyleyerek şu çesmede elimi yüzümü yıkadım annem şurada ocağı yakardi akşam yemeği hazırlamak için. Hayatımızı sular, süpürür yere kilim serer yastık koyar akşam yemeğimizi yerdik tadına doyum olmayan manzarayla babam kızılırmakla ilgili masallar anlatırdı yemekten sonra bize .Gelin ayşenin ırmağa nasıl düştüğünü Onu kimsenin bulamadığını . Mahallemiz cıvıl cıvıl dı herkes birbirine seslenirdi evlerden evlere yakındı evler birbirine..Ahırdan eşşeğimizin, koyunlarımızın, keçilerimizin sesi gelirdi.. babam yem verirdi onlara.. şuradaki mahallenin ortasındaki fırında yapardı annem ekmeklerimizi.. tonton havlardı kıpırdayan her şeye.kafesteki kekliğimiz öterdi kafasını havaya kaldırıp .Rüzgar yukarıdan çiçek kokularını toplar üstümüze serpiştirirdi .
Bende mutluydum bir zamanlar ,gözlerim şimdiki gibi uzaklara değil sevdiklerime bakardı..
Sustu çocukluğum.. yüreğine damlayan kan damlalarını sayıyordu canı acıyarak..Yüzü ıstırabın verdiği ,gölgelerle dolmuştu..gözleri geziniyordu o mahallede .gözlerinin kapsadığı güzelliklere sevgisini bağışlıyordu.
Kağıt kalem istedi benden; uzattım ELLER ine sırlarımı yazacağım dedi sadece bu kağıtlar bilecek onlardan başka kimseye güvenmiyorum diyordu. Büyümüş gibiydi bir anda..Hiç kimseye güvenmiyor çaresizliğini suskunluğunu kelimelerinin ötesine taşır gibi yazıyordu kağıtlara.. zaman zaman duruyor, bir kaç damla yaş süzülüyordu yanaklarından ..eziliyordu omuzuna yüklenen yüklerin ağırlığında.. Elimi uzattım ona biraz umut dedim .. Haykırdı..
UMUT VARSA DÜNYAYI VUR SIRTIMA...
NAZO_50