- 898 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
mevsim rüzgarları
Karanlık gölgelere yaslanan puslar kaç mevsim döngüsünde eteklerine konan ağır taşlarla avunacak?
Ve kaç iklimsel yalnızlık umut kalmamış gözlerle avuntulara sarılacak? Sağında solunda belirecek ümitlerden arta kalan kaç damlaya daha bakılacak yabancı gözlerle.
Filizlenen notalardan senfonilerin doğuşuna uzanacak eller, sabahın yalnızlığına ağlayan yüzler başka avuntulara sığınacak. Yokken ortalıkta zerresi ölümün.
Dünün gölgesinde yürürken kalan başka yaşantıları düşleyecek başka hayatlara sığınmayı dileyeceksin.
Ve yine çocukluğun gelecek aklına. Duvarlara, karanlığa, gözüne ilişen her olumsuz şeye kızacaksın senin seçimin değilmiş gibi belki...
Mutlulukların azalıp artmayan yanından dem vuracaksın ve her şeyin ne kadar değiştiğini söyleyeceksin yine belki de...
Gün gelecek aynadaki yüzüne düşecek bakışların, gördüğünü beğenmesen de ilerleyen zaman sırtını sıvazlayacak. Olgunlaşacaksın dostum. Olgun bir meyve kadar. Aklı kâmil olanların arasına asacaklar resmini güzel çerçeveli afilli bir pozla şöyle. Ahkam keseceksin sende diğerleri gibi o köşede. Artık kanmayacaksın dostum kandırılmayacaksın hiç bir yalanla. Gerçeklere sarılıp yatarken pusuda, kandırılmışlıklarını özleyeceksin en çok. Ve bu çok garibine gidecek. Bir süre sonra gözyaşların uğrayacak sığındığın noktaya...
Sihir mi yağıyor gökyüzünden gözlerini dikip bakacaksın...
İlk yürüyen sen değilsin bu yoldan. Ben daha iyi bildiğimden demiyorum, senden bir adım önce geçtim. Her geçenin aynı hislere kapıldığını düşünüyorum sadece...
Mutlu bir gölgenin ardına sığınmış yolcular geçecek masaldan, güle güle demeyeceksin
gidenlere mesela...
Kapında uzayıp giden gölgelere takılacak ayakların. Adımların kendileriyle yarışacak
Bir sabah küçük kar taneleri yağarken gök yüzünden, yanaklarına küçük tebessümler yerleşecek ve seveceksin yağmura karışan kar tanelerini.
Gülüş fukarası yüzlere takılacak gözlerin, sevmeyeceksin bundan sonrasında soluk yüzlü kimseleri.
Mevsim fırtınaları geçerken suretlerden bir yakarı yükselecek dudaklarından.
Ve ekim rüzgarlarının tacını alacak başında kasım sancıları. Kışın soğuk nefesi üfleyecek insanların yüreğine. Üşüyecekler soğukta yine...
Kadehler dolusu yalnızlığa sığınacak kimisinin elleri ağıt dolusu türküyü yudumlarken kimileri gölgeler düşecek sağanak dolusu yağmurun gözlerinden.
Ve bende ağlayacağım geçip giden yaşantıma. Savrulmak isteyeceğim belkide bir rüzgarın eteğinde. Lakin tüm fırtınalar gitmiş olacak bu mevsimden ve belki martılarda terk etmiş olacaklar burayı, kasım sancılı mevsime dayanamayıp.
----İşte ellerimle bir boşluk arayacağım sığınmak için belki tüm gölgeler savrulmuş olacak tüm kuytulardan.
Aynalarda kalan son gölgeye tutunacağım, kapı çalınacak bu havada kim o demeden açacağım belki de bu defa... Yalnızlık baş köşeye kurulacak ve eski bir dostmuş gibi sımsıkı sarılacağım ona...
Kasım sancılı düşler dolacak belki ayaz dolu kuytulara ve rüyalar saklanacak uykuya....
Maide Özgüç
YORUMLAR
“MEVSİM RÜZGARLARI…”
“ Dünün gölgesinde yürürken kalan başka yaşantıları düşleyecek başka hayatlara sığınmayı dileyeceksin.
Ve yine çocukluğun gelecek aklına. Duvarlara, karanlığa, gözüne ilişen her olumsuz şeye kızacaksın senin seçimin değilmiş gibi belki…”.
“Mevsim rüzgarları”sarı ağıtlarla yollara savrulacak
Kucak kucak,
Sararmış yalnızlıklar tüm dünyanı kaplayacak
Bölük pörçük cesetler halınde yamalı yalnızlıkların yağmurlara karışıp sonsuza akacak…
Ve vıcık vıcık ıslanan yeni yalnızlıklar “Mevsim rüzgarların”da” yollara savrulacak !
Kaldırım kenarlarından yağmur yerine meçhule Sen’lerle dolu yalnızlıklar akacak !!!...
“ Kadehler dolusu yalnızlığa sığınacak kimisinin elleri ağıt dolusu türküyü yudumlarken kimileri gölgeler düşecek sağanak dolusu yağmurun gözlerinden…”.
Ancak;
Kadehler dolusu deği,l
Ruhundaki türlü çeşitli ben’ler yüreğine asla sığmayacak !
Şişeler dolusu yalnızlık dertleri iyice yerinden oynatacak
Bir damlacık yalnızlık bile koca bir bardağı anın da dolduracak !
“Ağız dolusu türküler” bir GAZEL olup ortalığı yakıp yıkacak !
“Sağanak dolusu yağmurun gözlerinden”
Hüngür hüngür yalnızlıklar yağacak
Dünyaın baştan başa buzdan yalnızlıklar kaplayacak !
Sen ölmeyeceksin daha ancak,
Korkma ?...Acılar seni yalnızlığına meze yapmak için yaşatacak !.
“Mevsim rüzgarları,”
Seni yeryüzünden büyük bir imhaya hazırlayacak ?!!!...
“ Aynalarda kalan son gölgeye tutunacağım, kapı çalınacak bu havada kim o demeden açacağım belki de bu defa... Yalnızlık baş köşeye kurulacak ve eski bir dostmuş gibi sımsıkı sarılacağım ona..”
.İçinde ki heyecan çanları yalnızlıktan kuduracak !
“Aynalar da kalan son gölge’ne”sığınacaksın?
Boşuna sevinip şımarma ?
Yalnızlığın “Ağa babası” gelecek kapına !
Şeref misafiri olacak volkanik yalnızlıklar püskürketen o yürek dağına !..
İç gözlerin yılların ötesine kapaklarını açacak.
Senin heyecan çanların birden ayağa kalkıp çıldıracak !
Kapın örs üstündeki bir BALYOZ gibi çın çın çalacak :
“ Kim o deme boşuna
Benim ben…
Öyle bir ben ki gelen kapına
Baştan başa sen !...”
(Ö.ASAF)
Yalnızlık olanca bir gürültüyle üstüne YIKILACAK !!!....
Cesetin aşkına armağan olarak yağacak !
Yalnızlığın kuytularda tarihe karışıp tuz buz olacak !!!!!….
Sanıyorum sizden oldukça sağanak,
Yüreklerimize türlü türlü imgeler saklanacak…
Yetmiyormuş gibi şiirleriniz yarattığı deprem !
İçimiz, galiba fay hatlarınızın harman yeri olacak ?...
Ve şiirleriniz gittikçe yürekleri daha çok sarsacak !!!...
Sizi içten KUTLAMALAR yine bize farz olacak…