- 928 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
10 KASIM
Kemiklerin sızlıyor biliyorum.
Ne hür yaşama hakkımız kaldı, ne de özgürlüklerimiz. Evlerimizin içini geçtik, düşüncemize girdiler. Bağnaz, geri, tutucu bir toplum yaratma çabası içerisindeler. Biz kadınlarımız okusun diye çabalarken, onlar çocuk gelinlere destek veriyorlar. Yetmiyor gençleri aileleri ile yüz göz ediyorlar. Van depremin de mağdur olan halkımız yerine Suriye den getirdiği mültecilere yediden yetmişe hak tanıyorlar.
Kızma sakın, bunlar olurken oturmadık biz yerimiz de, o zaman da gözaltına aldılar, vurdular, ceza verdiler, öldürdüler. Senin ve dedelerimizin emeklerini, inkılaplarını, fikirlerini, ANDIMIZI yok saydılar. Karşı çıkanı sürdüler, karaladılar. Fazla zamanları yok onlar da biliyorlar. 10 Kasım yas sanıp içten içe eğleniyorlar.
Bilmiyorlar her 10 Kasım da binlerce Atatürk doğuyor. Bilmiyorlar hareket alanları yavaş yavaş daralıyor. Aslın da çok iyi biliyorlar Atam, gençler gümbür gümbür geliyor.
Sen şimdi rahat uyumuyorsun biliyorum. Uyuyacaksın Atam. Devrim her gün kapıda...
YORUMLAR
Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi
Ey Türk Gençliği!
Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!
Mustafa Kemal Atatürk
20 Ekim 1927
Bak arkadaşım!...
sana küçük bir hikaye anlatayım...
Ben,
1980 öncesinin tüm sıkıntılarını yaşamış biriyim.
Yanı başımda arkadaşlarım öldü... Gencecik insanlardı...
O devirlerde, Atatürk düşmanlığı, bu günkünden çok daha fazla yapılıyordu.
Hatta, Atatürk'e sahip çıkan hızlı solcular, ulusalcılar flan da yoktu o zamanlar.
Çünkü, onların Marx, Lenin, Mao'ları vardı.
Biz de, Atatürk sevgisinden uzaklaştırıldık sözün doğrusu.
Sözü uzatmayalım.
Uzun yıllar sonra, S.Arabistan'da iki yıl kadar çalıştım
Orada,
Atatürk'ün kıymetini, bu millet için yaptıklarını çok daha iyi anladım.
Şimdi,
çocuklarımı, Atatürk sevgisi ile büyütüyorum.
Ama,
asla onun adını, kendi siyasi çıkarlarım, ideolojik çıkarlarım için kullanmıyorum.
Tepki gerekiyorsa da, onu sandıkta gösteriyorum.
Bir de devrim ve gençlik meselesi var.
1950 den beri,
bu gençlik bir türlü gelemedi.
Gençlik, büyüyor, yetişkin oluyorlar, bir işe yaramıyorlar.
Sonra, yeni gençlik bekleniyor...
63 yıl oldu...
O zamanın gençleri artık dede oldular...
Ne zaman gelecek bu gençlik?
Gelip de devrim yapacak olanlar hani?