SENİ SEVİYORUM
Boyun kemiğinin üzerinde, akrobasi hareketleri yapıyormuş gibi dengede durmakta zorlanıyordu kadının başı. Kollarını taşımakta güçlük çektiği için olsa gerek, yaşına göre de oldukça çöküktü omuzları. Hayatının aynası gibiydi, gözlerinin altına çöken morlukları.
Prosedür gereği doğmuş, kaderini de mütamiyen formaliteden yaşarcasına bitab düşmüştü. Neredeyse ömrünün tamamını aşkı aramakla geçirmiş, fakat aşkın ne olduğunu dahi bilemeden aynalara küsen biri olarak tanınmıştı mahlası.
Uzaktan bakıldığında sadece bir kadındı, fakat bir de kendisine sorun. Tek kelimeye ar ederken dili, ah neler anlatır bir bakışta puslu gözleri. Hatta dramı işleyen bir romanı hatırlatır, okurken sayfaları ıslanan türden hem de.
Ne kadar da ihtiyacı vardı halbuki, yanında o iki kelimeyi ağız dolusu söyleyecek birinin sıcaklığını hissetmeye.
"Seni Seviyorum".
Ve gitgide paranoya bir hal alıyordu kadın. Her gün, birilerinin namlusundan çıkacak serseri kurşunla kimvurduya gitme düşüncesinde boğuluyordu. Duygularını gizlemek içindi galiba, daha bir kapanır olmuştu içeri. Sanki her daim, devasa bir sırı gizler gibiydi telâşlı gözleri.
Biliyordu, sırf meraktan yanındaydı çevresini kuşatanlar, ne acı. Tek gayeleri ağzından laf alıp meraklarını gidermekti. O yüzden de bir müddet sonra çevresine aldırış etmemeye başladı zaten. Öyle ya kim bilecekti, O’nun can pazarındaki savaşını.
Sık sık "ne zordu ne zor, sevdiğim insanlara bile güvenemeyip, kalplerinden geçeni okumaya çalışmak ya da hiç okuyamamak. Veyahut da görmek istediğim şekilde hislerini tahmin edip tekrar tekrar yanılmak." diye mırıldanırdı, akşamları pencere kenarında otururken.
Ve derin bir nefes çekip sigarasından devam ederdi, "yanıldıkça usanmak, usandıkça uslanmamak vardı, bu nasıl bir sabırdı. Tek zayıflığım ağlamaktı" ki buna, bunca şeyden sonra zayıflık denirse… Kıyasıya, döktüğü her damla yaş için, her gece tan yeri ağarana değin onlarca ağıt yakardı…
NÜS
YORUMLAR
yazıdaki kahraman yarınlardan umutsuz; Oysaki insanlar yaşamlarını kendi yaptıkları tercihler doğrultusunda belirlerler.
Sevgi aşk öyle kolay bulunabilecek bir şey olmasa gerek!
Birine ''seni seviyorum'' dedirtmek emek ister.
Ne gecenin karanlığı nede güneşin aydınlığı ruhun yalnızlığına çare değildir.
Her hastaya doğru olan reçete şifa verir.
Hayırlı günler
Insan, sevgisini emanet edeceği elleri temiz olmasına özen gösteriyor; önceden bilmek istiyor yani. Nedir? Kıymetini bilmeyecek. Sevmiyorsa şayet, kalbimi kıracak vs.
Asıl korku, sevginin bir karşılığı olmaması mı yoksa olması mı?
Hazır değilse insan, ya da yeterince güçlü değilse sevgisi, binbir hesap, sorgulama ve nihayet vazgeçiş...Sorarsan, " sevgime layık olduğundan emin olamadım " gibi yanıtlar alıyorsun çoğu kez.
" Ben de seni seviyorum " derse, ne yaparız o zaman!
Diyorum ki; insan ancak s
sevildikten sonra sevgiye layık hale gelir.
Sorun, sevginin külli olarak gücünü yitirip zayıflaması. .
Mehmet Emin Kara tarafından 9/28/2015 9:33:34 PM zamanında düzenlenmiştir.
Seni seviyorum... Ne kolay telaffuz edilir aslında ama nedense pek sık kullanılmaz... Oysa ne kadar mutlu eder, en yalnız anlarda insanı. Seni seviyorum. Sadece dudaktan çıkacak şu iki kelime.
Çok güzeldi Necla'm çok güzel, tercüman olmuş aynı hisleri yaşayan onlarca insanlara ve....
seni seviyorum [♥] (¯`♥´¯)
Sır küpünü açmış, başına oturmuş bir kadının herkesin yalnızlığını içine çeken birikmişliğinin dibe vurmuş haliydi sanırım vurgulanan yazıda. Anlarken herkesi O;anlamak için O'nu ,hiç kimse ihtiyaç hissetmez ya ; ya da sever ya O her önüne geleni insanca ve hiç gerek duymaz ya karşısındakiler O'na sevgi sunmaya. Hani güçlüdür ya hep o, herkese kol kanat gerer ama hiç bulamaz darlandığında mesela ağlayacak omuz etrafında...
Bazı insanlar vardır sadece içine çeker yalnızlığı çünkü yalnızlığı tek gerçek beraberliğidir...
Çok etkiledi beni bu yazınız çok...
Sevgilerimle
aslında bu yazı birçoklarının, birçoğumuzun zaman zaman içinde bulunduğu o halin tercümanı.. biraz melankolik olsa da, kim iddia edebilir bunları hissetmediğini? e tabi haliyle kiminde çok fazla yoğun oluyor bu hisler, kiminde az.
pambıkım.. çok beğendim yazını..bol hüzünlüydü ama nedense insan bir başka seviyor hüznü yazılarda, şiirlerde.. aşksa.. sahiden o kadar uzak mı? ya da aşka yüklediğimiz değer mi çok farklı??
çok sevgimle..