Kum saatinin durduğu anlar
Yine bir haftasonu ve haftasonunun en sevilesi günü Cumartesi.Ne yazık ki Pazar için bu söz konusu bile olamaz.Genelde Cumartesi gezilir dinlenilir Pazarın bir kısmı dinlenme ise bir kısmıda evdeki işlere ayrılır ve Pazartesinin müjdecisi olması nedeniyle hem çok hızlı geçer hemde bir hüzün çöker insanın üstüne.
Her neyse henüz Cumartesi keyfini yaşarken Pazar ile günümüzü bulandırmayalım.Benim asıl bahsetmek istediğimin bugünlerle ilgisi de yok ki.
Yinede bugün güzel bir Cumartesi ve fonda yeni keşfettiğim bir müzisyene kulak veriyorum.Klasik müzik sevenlere ve ben gibi henüz Philip Glass dinlememiş olanlara tavsiye ediyorum dedikten sonra facede değerli bir dostumla sohbet ederken kendimizi yine zaman,insan üzerine konuşurken buluyoruz...
Zamanı dondurmak istesek hangi zaman diliminde dondururduk diye bir soru soruyor arkadaşım.Benim aklıma ilk gelen en mutlu olduğum bir anıya gitmek ve o zaman diliminde dondurmak oldu.Onun cevabı ise başkalarına bağlı olmayan sadece sen ve zamanın paylaştığı bir zaman dilimi olmalı dedi...ve düşündüm cevap bulamadım ?
En son ne zaman kendim için özel bir zaman ayırıpta hiç bir şey düşünmeden kendimi güzel bir zaman dilimiyle ödüllendirdim ki ? Ya da hayatımın bir noktasında da yapmamış olma ihtimalim çok yüksek.Güzel zaman dilimleri oldu hatıralarımızda ama içinde ailemiz vardı arkadaşlarımız vardı "sadece zaman ve ben" yoktuk hiç birinde.
Arkadaşımın çok basit bir cevabı vardı oysaki hemde benim kadar düşünmediğine de emin olduğum " Geçen sene küçük bir belde de uyanmıştım...Bahçeye çıkmış sakince oturmuştum...Öyle iyi hissetmiştim ki o an sanki zamanın donması en mantıklı şeydi...Basitti etkileyiciydi ve başkasına bağlı değildi..."
Arkadaşımın cevabı etkileyici idi.Ne yalan söyleyim kıskandım.Düşündüm hala da düşünüyorum ama benim bir cevabım yok.Belki kimse uyanmadan doğanın uyanışına güzel bir yerde eşlik etmesi ve çok iyi hissetmesi hiç basit olmayan kocaman bir mutlu an hırsızlığıydı zamandan çalınan...belkide zamanın içinde doğru zamanı yakaladığında zamanın senin için dilimlediği leziz,özel bir dilimdi huzuru tattığın...
Peki, çoklu güzel zaman dilimlerimizden değilde, tekil ama güzel ama dondurulası zaman dilimlerimizi seçmek istesek anılarımıza hangilerini kaydedebilirdik,düşünelim...
Sanırım bu seneki İstanbul gezimizde odamızın hemen dibindeki FSM köprüsünün gece ile bütünleşen büyülü manzarasına karşı uykuya dalmanın huzuru, tatlı yaz yağmuru eşliğinde herkesten önce dışarı çıkıp o yağmur kokusunu derin derin soluyup, keyfini sadece istanbulla paylaştığım anlar, güzel bir müzik ve kaybolma ihtimaline karşı navigasyondaki biricik yol danışmanım Sibel’in eşlik ettiği yolculuklar, yollar ve bizi hiç yalnız bırakmayan bulutların dansına eşlik ettiğim zaman dilimlerim, kitapçıya gidip o raflarda kaybolduğum zamanlar, bir film izlerken zamandan soyutlanıp o filmin içinde yaşadığım dakikalar bazende sadece burnumdan beynime ulaşan o kahve kokusuyla hissedilen mutluluklar...sonuçta irili ufaklı belki şu an aklım(ız)a gelmeyen anlarımız var(mış) meğer ve zamanın o anlarda donması gerektiğini düşünebileceğim(iz)...
Zaman her şeye rağmen akışından ivme kaybetmeyecek ama dileğim bu akış içinde daha uzun konaklamak istediğin(m)iz, kum saatinin dinlendiği ve bizler için zamanın donduğu o zaman dilimlerinin tadını o anlarda hissetmek olsun.
YORUMLAR
Yazarın 4. yazısını okurken her yazısında nokta atış tespitleri beni kendine hayran bırakmaya devam ediyor. Konu yabancısı olmadığım bir konuydu, sanırım artık 'athena' yazdığı zamanların kendiyle raksında bir zaman dondurmak isteyecektir. Benim için en ulvi dakikalar yazdığım zamanlar oluyor. Yahya Kemal'in dediği gibi "bir sır gibidir, az çok ilah olduğumuzdan" Yazmanın bana hissettirdiği yaratmakla hemen hemen aynı şey.
Yazının başlangıcıyla konunun ilgisi olmaması ve yazarın başlangıçta dikkati çok rahatça odaklaması, çok hoşuma gitti. Tebrik ediyorum
athena
Nizeral
Güzel bir yazı.
İlginç bir öneri...
İster istemez,
kendiniz için zamanı donduracak anı arıyorsunuz...
Benimki kolay...
Çok uzun bir seyahat için,
arabamın direksiyonuna oturduğum an...
Kontak anahtarını çevirip, arabamı hareket ettirdiğim an...
Hele de usuldan bir yağmur yağmaktaysa...
Sevdim bu işi ben...
Sık sık düşünmeliyim...
Tebessümleri avlamanın güzel bir yolu bu...