- 536 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
HAYALLERDEN GERÇEĞE AZMİMİN ZAFERİ 12 - Bölüm
HAYALLERDEN GERÇEĞE AZMİMİN ZAFERİ 12 - Bölüm
Saygıdeğer gönül dostlarım. Nereye gidersem gideyim mutlaka küçükte olsa bir hediye alıp davet edilen merciye sunmak isterim. Çünkü Peygamber efendimizin hadisinde hediyeleşmenin sevgi bağını güçlendireceğini yazıyor. İnsanoğlunun hayatta birbirinden beklediği saygı, sevgi, hoşgörü olduğuna göre neden ihmal edelim ki! . Bende böyle düşünerek hazırlık yaptım.
Isparta’mızın sembolü olan halı, gül mamulleri en başta geliyordu. Kıbrıs’a gidecek arkadaşlarla birlikte o dönemin Isparta valisi sayın: Halil İbrahim Daşöz’ü ziyaret ettik ve dernek adına basın açıklaması yaptım. Valimizinde KKTC 1. Cumhurbaşkanı sayın: Rauf Denktaşa halıya işlenmiş Atatürk resmi hediyesi oldu. Bizim aracılığımızla selamla birlikte iletilmesini istedi.
Isparta dan otobüsle Taş ucu limanına kadar vardık. Vapura biletlerimizi aldığımız halde binene kadar bazı sıkıntılar yaşadık. Feribot seferi iki saat durmuş oldu. Sorun da şuydu: Oğlum Kıbrıs ta asker olduğu halde oğlunu Kıbrıs’a onun izni olmadan götürmek yasakmış. Annesi, Dedesi, Babaannesi yanında olsa bile yetersiz kalıyormuş. Davetli olduğumuzu dedik anlamadılar.
Grup arkadaşlarımın içinde gidenlerin çoğu başkan ve değerli şahsiyetler vardı. Sırasıyla sayacak olursam. Göller Bölgesi Yazarlar ve Şairler Derneği Başkanı Zeki çelik ve yardımcısı: Melahat Ecevit, O dönemin Esnaf Odaları Birliği Bşk sayın: Zeki İzci ve Eşi, Mahrukatçılar Derneği Bşk sayın: Nazif Ecevit, Eğitim Gönüllüleri Derneği Bşk sayın: İbrahim Özgüleç, Muharip Gaziler Derneği Başkanı sayın: Hasan Hisarardınlı ve eşi, İş adamı: Sayın Muammer Songür ve eşi, SDÜ öğretim üyesi: Halil Karagöz, Şair: Müjgan Yıldızan, Eşim Cennet, gelinim Gülden, sekiz aylık torunum: Zeki Çelik.
Ben vapura da, gemiye de daha önce bindiğim için fazla heyecan yoktu. İlk binenlerde ki merak, heyecan belli oluyordu. Kameram daima yanımdaydı. Sanat hayatımın bazı anılarını çekmek nasip oldu. Arşivlerimde saklıyorum. Bazen fotoğraf maki nası ile de çekimler yaptım. Vapurda giderken Nazif hocam şöyle dedi: Oğlum senin öğretmeniniz artı eksileri hoş görüyle karşılarız ama bak grup arkadaşlarının içinde değerli insanlar var...
Eğer bizi karşılayıp ilgilenmezlerse bizden fazla sen üzülüp, mahcup olun. Deyince içimi bir sıkıntı bastı ama beni davet edenlerden de hiç şüphem yok ki. Merak etme hocam umduğunuzdan fazla ilgi görürsünüz. Çünkü 11 yıl önce Cumhurbaşkanımız beni sarayda ağırladı. Başbakanda ağırlamıştı dedim. Hocam: Tamam oğlum ben hatırlatmak istedim, sorun yak demek ki.
Vapur Girne limanına yaklaştıkça heyecan dahada artıyordu. Ben kamera ile yolcuları, grup arkadaşlarımı ve yavru vatanımızı çekerken bir yandan da liman duvarı arkasından bakışan vatandaşlar içinde oğlumu ararken fark edip görüntüledim. Allah Razı olsun komutandan Asker oğluma izin vermişti.
Limana yanaşınca iner inmez gümrük bölümüne geçmeden bizi karşıladılar.
Karşılayanlar içinde Cumhurbaşkanımızın basın danışmanı sayın: Hilmi Özen bey de vardı. Bize tahsis edilen minibüse oğlumu da alarak bindik. Doğru Girne Öğretmen evine vardık. Hilmi Özen bey: Siz istirahat ediniz görevli arkadaşlar odalarınızı gösterecek ve ne gerekiyorsa yardımcı olacaklar akşam onurunuza verilecek yemekte buluşuruz diyerek gitti.
Minibüs şoförü yanıma yaklaşarak söylediği sözleri unutamıyorum. Sayın başkanım ben sizi gezdirmek,gezilen yerleri anlatmak için görevlendirildim. Gece geç vakitte bile gel deseniz gelmek zorundayım, şu telefon numaramı alın alo dediğinizde geleyim dedi. Ben çok duygulandım. Çünkü ömrümde ilk defa beni ve arkadaşlarımı memnun etmek için bir şoför ve araç görevlendi.
Şoför Metin beye git çocuklarınla beraber ol bize yarına kadar araç ihtiyaç değil için rahat olsun deyip uğurladım. Torunum Zeki henüz yeni dileniyordu. Babasının gönderdiği asker fotoğraflarını göstererek bu senin baban dedik. Çocuk da baba babam diye fotoğrafları öpüyordu. Babasını ilk kez görünce çok utandı annesinin kucağında saklanmaya başladı. Oğlumda heyecanlıydı.
Grup arkadaşlarım odasına çekilip istirahat ettikten sonra akşam olmuştu.
Yine ilk defa devlet büyüğü tarafından onurumuza akşam yemeği verilecekti. Arkadaşlarım benden önce salonda yerini almış ama başkan Zeki Çelik emir vermeden yemek dağıtamayız demişler. Oğlum yanıma geldi durumu bildirdi. Bende salona indim görevlilere servis yapabilirsiniz diyerek yerime oturdum.
Basın danışmanı sayın: Hilmi Özen bey bize Cumhurbaşkanımız sizi yarın sabah kahvaltıdan sonra sizi ziyaret gelecek diyerek selamlarını iletti. Bu akşam salonda tanışma programı yapıp sizlerle biraz sohbet edeceğim dedi. Yemekhane salonunda bizim için özel hazırlanmış müzik ekibi sanatçılar da vardı. Bizler istekte bulunmayınca hafif fon müzikleriyle bizi eğlendiriyorlardı.
Tanışma sohbetinde bizi bilgilendiren Özen bey iyi geceler diye ayrıldı. Arkadaşlarım hizmetten memnundu. Başkanların başında görevli olmakla bende onur duyuyordum. Herkes odasına çekilince sessizlik hakim olmuştu.
Sabah kahvaltıda buluştuk. Kahvaltıdan sonra KKTC 1.Cumhurbaşkanının geleceği bildirilince bahçe havlusuna çıkıp karşıladık. Makam aracıyla geldi.
Hoş geldiniz nezaketinden sonra özel salona geçerek hediyeleri sunduk. Torunumu da öptü. Ulusal basında oradaydı. Ziyaret amacımız belliydi. Her arkadaşım kendini tanıttıktan sonra kimi konuşma yaptı, kimi şiirini okudu. Cumhurbaşkanımız tüm arkadaşları dikkatle dinleyerek bazı notlar alıyordu. Melahat hocam Kıbrıs’ım şiirini okuyup sununca şiir sırası bana gelmişti..
Not: Hikayemin devamını 13- Bölümden takip edebilirsiniz.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.