Adli Yeşil namı diğer Füreyya
Her sabah olduğu gibi poğaçamı almaya börekçime gitmiştim. İçeri giremedim. Karşı kaldırımda bir afet aldı gözümü. Süzülüyor ve sanki bana bakıyordu. Biraz ileride geri dönüp tekrar baktı ve hafifçe gülümsedi. Yakışıklı olmadığımı bildiğimden bir tanıdık mı diye düşünmeye başladım. Adliye binasına yöneldi sonra vazgeçti benim kaldırıma geçti bir kafeye oturdu. Çay istedi sigara yaktı. Arada bir geriye dönüp bana bakıyordu. Ben elimde bozukluklar kapının önünde çakılı durmuş onu izliyordum. Çekingenliğimi yenip yanına gitmeye karar verdim. Bir iki tur önünden geçtim gördü gülümsedi ama davetkâr olmayan şekilde davranıyordu. Tüm cesaretimi topladım yanına gittim. Gözleri su yeşili idi yandım…
Epeyce duraladıktan sonra tanıyamadım kusura bakmayın dedim. Bende sizi çıkaramadım ama tanıdık gibisiniz dedi. Dilerseniz bir çay içelim dedim. Olmaz arkadaşımı bekliyorum dedi. Özür dileyerek ayrıldım.
Hayat aynı hüznüyle omzuma çökmüş, yüzüm asılmıştı.
Gönlüm yeşile çalmıştı
Titremiştim
Deli kalbim yerinde duramıyordu…
Büroya gittim patron söylendi nerde kaldın diye. Anlamsız bakmış olmalıyım ki rahatsız mısın dedi. Yok dedim sadece…
Tutkunun kokusunu bilirim, aşkın sesini de.
Âşık olmuştum, adını bilmediğim birine nedeni belirsiz o bakışların yeşerttiği berraklıkta, boşlukta salınan maviliğe tutkun mutluluk çiçeği gibi hayran kalmıştım.
Onun boşanmak üzere olan bir kadın olduğuna karar verip adliyenin içinde aramaya başladım. Koridorları gezdim, kafeteryaya baktım. İşte sonunda aile mahkemesinin kapı önünde ona rastladım. Montsuz çıkmıştım bu kez sanki beni orada çalışan biri olarak bilsin istemiştim. Koridoru hızlı geçtim ileride beklemeye başladım. Saatler sonra içeri girdiklerinde kapıda asılı dava listesinin fotoğrafını çektim. İsmini oradan bulurum nasıl olsa diyordum. Bir müddet kararsız kaldım, bekleyeyim çıkınca numaramı eline tutuşturup kaçarım diye düşündüm. Kartıma cep telefonumu yazdığımda elimin titrediğini fark ettim. Gülmeye başladım. Âşık olmuştum…
Bizim adliyenin girişinde heybetli merdivenler vardır, basamakların köşesinde beklemeye başladım. Ne diyecektim bilemiyorum ama konuşmaya kararlıydım. Sakallı kırk yaşlarında bir adam bana çarptı özür dilemeden koşar adım yukarı çıktı. Birkaç dakika sonra da sigara içip birini beklemeye başladı. Çok kızdığı her halinden belliydi. Yakınlarımdaki bir memura adamı göstererek dikkat etmesini söyledim.
Hayaller kuruyordum; ellerini saçlarımda dolaştırırken bana seni seviyorum dediğini düşlüyordum…
Merdivenin başında belirdi yanındaki avukatıyla bir şeyler konuşuyordu. Ben terlemeye başlamıştım, reddedilme korkusu beni kötü yapmıştı. İçimden kuracağım cümleyi tekrarlıyordum.
Ne kadar yeşildiniz sizi ilk gördüğümde
Çayınızı değil de beni yudumladınız sanki…
Ben gözlerimi kapadığımda bağrışmalar başladı. Sinirli koca boşanma davası açan karısını bıçaklıyordu.
Onun yere yığıldığını gördüğümde merdivene oturdum.
Gözümde iki damla yaş ambulansı aradım.
Adli yeşil öldü dedim kapattım…
Onanmaz yaralar açtınız şu kısa günde
Kanadınız içime kül güneşi gibi
Adınız neydi soramadım ya
Gittin işte adın kaldı güneş gibi
Füreyya
07.11.13
Nadir
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.