Bir ülkede kadını aşağılamak ve kadını başka bir gözle bakmak varsa, o ülkede medeniyetten söz edilemez...
1950’li yıllarda İran da yaşamış ünlü bir kadın şair, Furuğ Ferruhzad İran da kadına değer verilmeyişini şöyle anlatıyor:
"Sen neye çabalıyordun? Seni dinleyen yoktu ki! Sen çocuktun,
sen bilmezdin erkeklerin dünyasında kadın olmak zordur, hem de çok zor. Rahminizde yüreğinizin kanıyla beslediğiniz, bacaklarınızın arasından bu dünyaya getirdiğiniz erkeklerin bu rahimleri dağladıklarını, kendilerini doğuran kadınların dillerini kestiklerini, bilmezdin ki be çocuk!..
Ve sen günahı seçtin!
Şeytanı seçtin.
Ateşi ve isyanı seçtin...
İşte bu İran kadınının hak arayışıydı, daha 1950’li yıllarda. Ve geçen elli yılda İran da kadın özgürlüğü gitti.
Kadın çarşafa sokuldu...
Kadın eve hapsedildi, kadın horlandı ve ikinci sınıf bir hale sokuldu...
Hani Allah indinde kadın ve erkek eşitti.
Cenabı Allah diyor ki:
"Ey insanlar! Sizi bir erkek, bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi halklar ve kabileler kıldık. Şüphesiz Allah katında en üstün olanınız takvaca en ileride olanınızdır."
Derken bu gün ülkemizde yapılanlara ne demeli... Başbakanın öğrenci evleriyle ilgili olarak yapmış olduğu açıklamalar, insanların özel yaşamın her alanına saldırı anlamına gelmiyor mu?
Bence başbakan bu konularla ilgileneceğine ülkenin sorunlarıyla ilgilense daha iyi eder...
Bizler böyle düşündürüldüğümüz sürece;
Günah işleriz!
Şeytanı severiz.
Ateşi ve isyanı seçeriz...
İran’ın düştüğü durumlara biz düşmeyelim...