BU VATANIN SAHİBİ VAR...
Bir damla gözyaşı, bir annenin yürek yakan feryadı, küçücük bir çocuğun ayyıldızlı bayrağa sarılı babasını son yolculuğuna uğurlarken yanaklarından süzülüp yüreklere dökülen gözyaşları bu kusursuz aşkı tüm samimiyetiyle ortaya koyan bir tek cümle, ”vatan sağolsun”…Yürekleri yandı ama analar bu cümle ile uğurladı can parçalarını,”şehitler ölmez vatan bölünmez “derken oğlunun ölmediğini bilakis ölümsüz bir kahraman olduğunu iyi biliyordu şehit babası, şehit eşi gururla dimdik duruyordu hayat arkadaşının yanında, zalimlere inat dimdik duruyor ve “gurur duyuyorum seninle” diye yeminler ediyordu yârine, çünkü canından daha kıymetli bir şey yoktur insanoğlu için ve vatanı uğruna gözünü bile kırpmadan feda etmişti canını, gurur duyuyorduk elbette.
Seve seve feda etmişlerdi canlarını, çünkü bir milletin hürriyeti ancak kendi özvatanında mümkündür. Vatan dediğimiz toprak parçası, tarihte kimseye boyun eğmemek için Çanakkale’de 250.000 şehit vermiş bu milletin, dinini, inancını, geleneğini özgürce devam ettirebildiği yerdir. Diyor ya şair;”bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak ancak uğrunda ölen varsa vatandır”.İstanbul’dan karsa kadar, Çanakkale’de, Sarıkamış’ta bu toprak parçasını ebedi yurtları yaptı Türk askeri. Vatan sağolsun deyip, Allah Allah nidalarıyla ölüme koştu 56.alay, kendisi bilmese de sebebini, anası, vata kurban olsun diye kınalamıştı Hasan’ı ve gelinlik kızın yârine kavuşması gibi Rabbine kavuştu Çanakkale’de. Koca seyit, yüreğindeki o tarifi mümkün olmayan ama bugün on yedi yaşında bir Türk gencinin de aynı coşkuyla hissettiği vatan sevgisiyle kaldırdı o koca mermiyi.
Toprağını işledik, ekmeğini yedik bu vatanın, güneşin sıcağının yaktığı bir günde kana kanan içtik suyunu, evlatlarımızı yetiştirdik bu vatan üzerinde, ecdadımızı yâd ettik,”hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım “ diyerek hürriyetinin her şeyden kıymetli olduğunu haykıran bir neslin duygularını taşıyan bir gençlik olarak hür yaşadık bu vatanda. Asıl olanda bu vatan için en güzel, en faydalı şekilde yaşayıp, onu en güzel yere taşımak yükseltmek gayesinde olmaktır, ama gerektiğinde Kınalı Hasan gibi, Yahya Çavuş gibi yüreğimizdeki vatan aşkıyla ölüme tebessüm etmeyi de iyi bilmeliyiz.
Çorak toprakta kızıl güller yetişsin ve bizim neslimiz bu cennet vatanda gül kokularıyla hür yaşasın, bayrağım, vatanım diri kalsın diye ölümü düğün sayan yüz binlerce Türk neferinin kanlarıyla suladığı bu topraklarda tek bir çakıl taşını bile kimseye vermeyeceğimizi iyi anlamalı artık birileri .”Önce vatan, sonra vatan “ diyen Türk askerini duymalı ki; herkesin kardeşçe yaşayabileceği Türkiye’de nifak tohumları atmaktan vazgeçsin artık.
600yıllık hükümranlıkta farklı milletlerin, farklı ırkların bu vatanda sürdürdüğü kardeşçe yaşam aşikârdır. Hiç kimse cephede Türk askerinin yaralarını aran Rum doktorun bu millete olan minnetini görmezden gelemez, hemşire Raşhel’in yaralı Türk askeri için gösterdiği çaba, kardeşli içinde yaşanmış yıllardan sonra gösterilen en güzel vefa örneklerinden biridir. Bugünde Türk’ü, Kürt’ü, Laz’ı, Çerkez’i cephede birlikte mücadele vermektedir. bu vatanda kaos yaratmak, birliğimizi dirliğimizi bozmak isteyenler iyi anlasınlar ki; bizde bu iman bu vatan sevgisi var oldukça, Türk olmanın Müslüman olmanın verdiği duyguyla Yunus misali “yaratılanı yaratandan ötürü” sevdiğimiz sürece, Mevlana misali hoşgörü penceresinden baktığımız sürece, peygamber(s.a.v) misali insanları bir tarağın dişleri gibi eşit gördüğümüz sürece, kimse bu vatanın tek bir çakıl taşını bile el uzatamaz!
Kimisi cephede silahıyla, kimisi kılıçtan keskin kalemiyle, kimisi seccadesi üzerinde gözyaşlarıyla savaşır vatanı için, ama yeri geldiğinde hepside hiç düşünmeden seve seve kurşunlara siper olup can verecek kadar yüreklidir.
Korkma! Güzel kardeşim, sakın üzülme, şairin dediği gibi ”sahipsiz vatanın batması haktır, sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır”…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.