- 606 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
YAŞANILAN SEKİZ YIL
YAŞANILAN SEKİZ YIL
Bazı şeyler vardır hayatımızda. Yaşamın bir parçasıdır ama biz onların farkına bile varamayız. Ta ki elimizden uçup gideceğini, kaybedeceğimizi anlayana kadar… Okul da öyleymiş, ama biraz geç anladık.
Geçen sene size devredilen meşaleyi şimdi siz devretmeye hazırlanıyorsunuz. Şimdi bu meşale, sizden küçüklere devrediliyor. 1996’dan bu yana ilköğretim olduk ve mezun vere geldik. Her yıl olduğu gibi aynı ayrılık, aynı hüzün şarkıları altında…
Gitmek! Ne acımasız bir kelimedir, ünlemleri takarcasına peşine, vurgun yemişçesine hayattan. Bizler, sizlere ayrılık adına el sallarken sizler geride büyük aile bırakıyorsunuz.
-Her sabah gün doğarken kalkmak,
-Kışın soğukta titremek,
-Yazın güneşte terlemek,
Birbiri ardına gelen yazılılara hazırlanmak ne de zor geliyordu. Bir bitse de kurtulsak derdik. İşte bitiyor. Ama biten yalnız okul değil içimizden de biten bir şeyler var. Sanki alıştığımız ve her an yaşadığımız bir şeyler bitiyor.
Üstüne bazen şarkı bazen de kopya yazdığımız sıralar, geç kaldığımızda önünde ecel terleri döktüğümüz, birbirimizin resmini çizdiğimiz tahta, yazılılardaki o kaçamak fısıltılar, omuz omuza gülüp ağladığımız can gibi, tek yürek, tek bilek olduğumuz arkadaşlarımız, öğretmenlerimiz…
Artık gitme vakti. Evet, mezun oluyorsunuz. İlköğretim denen o 8 yıllık güzel zamanın bitişine şahitlik ediyoruz. Ağzımdan 8yıl diye çıkıveren ama aslında kolay kolay dile getirilemeyeceğini adım gibi bildiğim bir şeyi anlamaya çalışıyoruz. Söylenebilecek çok fazla şey olduğunu sanmıyorum. Hani anlatılmaz, yaşanır derler ya, işte aynen öyle.
Ne demeliyim, neyden bahsetmeliyim bilmiyorum.
-Çok güzeldi desem az,
-Çok yorucuydu desem hafif,
-Nasıl başlamıştık ya desem eski,
-Nasıl biter bir anda desem duygusal olacak…
Hatırlıyor musunuz o günü diye başlasam onca anı diziliverecek hafızalara.
Söylemesi zor gibi görünüyor ama birkaç kere tekrarlayınca öğreniyor insan, o kadar da zor değil. Gitmek, gidebilmek… Uzaktan sevmek de, sevilmek de, gerektiği yerde ağlamasını bilmek de, hepsi öğretildi sizlere burada. Bizler, sizleri hep sevdik… Kızdırdık da, üzdük de belki ama hiç kötü düşünmedik… Ne gösterildiyse bu sevda uğruna, ne yapmak gerekirse yaptık sonuna kadar.
Şimdi biz çıkarken şu kapıdan son kez, Milli Zafer İlköğretim okulu
-----Bükerek dudaklarını,
-----Sıkarak kendini içten içe üzgün göstermemek adına,
-----Süzülecek yanaklardan gözyaşları.
Bu gönül yolculuğunda elimizden tutan, uğruna köle olacağımız öğretmenlerimize; bu duygusal ortamın tüm çalışanlarına, her sıkıntıyı göğüsleyen okul idaresine binlerce teşekkür…
Mustafa Kemal’in yıllar önce gönderdiği gibi, birer kıvılcım olarak gidiyoruz ama elbette birer alev olarak döneceğiz…
Bir sonun başındayız, tam da bütün bir ömür unutamayacağımız başlangıçların öncesindeki sonda… Hayatımızın belki de en toz pembe 8 yılının sonunda ve başında her zaman hep yanınızda olan hakları ödenmeyecek annelerinizin, babalarınızın, ailelerinizin emekleri anlatılamayacak kadar büyüktür. Bir müdür olarak eli öpülesi öğretmenlerimize ve çalışanlarımıza teşekkürü bir borç bilirim.
Milli Zafer İlköğretim Okulu unutmayacak sizi.
Sizde unutmayın bizi.
Yolunuz ve bahtınız açık olsun.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.