- 752 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
seçilmiyor sureti yüzünün..
bir yazıya başlamak,
derinliğinde boşluğunun
el yordamıyla aramak gibidir bazen....
ışığın tenine dokunma arzusu
ve sadakatinde rüzgarın
mum alevi ile kucaklaşması
çarparak saçlarına ki
bir rüya bulmak gibidir bu
bebeklerinde gözlerinin...
gözkapaklarının derinliğinde
seyir halinde geçerken,
gökkuşağının renklerine çarpar
parmak uçların
ve sobelersin
ölü düşlerinin
ışıksız gölgelerini/içinde...
dokunup kışlara
ve alabildiğine uzun gecelere/ter
teninde...
gerçek ötesi kokular bulup,
uyanıp korkularına kör edersin gözlerini
derken...
geçip giden mavi bir bulut olur sözler
dilinde/elinde/teninde...
ve hiç önemlide değildir
bilmece değilse şayet/ses...
defterinin mavi sayfalarında
kelime oyunları oynarsın/seksek ki
bu oyun
bütün çağların çelimsiz avuç içlerinde biriken
bu oyun
kuralsız ve tek bir kelime...
çıplak tabanları ile dokunuyor
toprağın ıslağına bir bir
izi sürülmüyor hiçbir işaretinin/nadas
kabuk bağlayan yaralardan akan
kan kadar sıcak ve kırmızı ki
seçilmiyor sureti yüzenin...
ölümü bile yaşamadan öğrenemiyoruz
öl-me ama yani gerçek bile olamıyoruz
tümsek aynanın yansımasında.
silinmiş kelimelerinin boşluğunda/huzurunda ki
dokunuyor tenime sözlerin
bıçağın havaya saplanması gibi acemi bir gösterişte...
soru/yorum; dilinde eksilterek duaları
giderek tabansız ve yarsız uçurumların kıyılarında
kaç iklim geçirebilir bir insan dişlerinin arasında
yazdan/kışa
ırmağının ötelerine
ıslak ve sırılsıklam
saç ve tut..
geriye doğru unutulmuş anlar ve anılar
gök ve taşı
kırılması sonra bulut bulut susup,
ağız boşluşuğuna saklayıp hafleri
dudaklar kepeng ve yer çekimi kadar ağır ki
duymuyor ve görmüyor olmak
bir jiletin keskinliğinde üç maymun
s-ona
omuzlarından sarkan saçaklardan
ve kıvrımından saçlarının
tenine değmemiş parmak uçlarından
Asasından denizi yaran
tabutsuz, kefensiz ve salasız
mağaralara saklanmış
söylenmemiş ve yazılmamış
sözlerden biriktiriyorum
boğulmak için/İÇİM...
(...)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.