- 793 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Anjelika Akbar İle Tweet’ten Röportaj
- NOTALARIN GÖNLÜNE KONAN MELEK -
O bir üstün yetenek… İki buçuk yaşında nota bilip piyano çalıyor…
O Türkiye’ye bir armağan. Klasik müziği kalıplarından çıkarıp içini Türkiye’nin tınılarıyla harmanlıyor…
Çok az gelir onun gibiler ve bir şekilde dokunurlar hayatımıza kimisi bir sözü, kimisi bir gülüşü, kimisi bir sıcaklığı, kimisi müziği, kimisi notalarıyla…
Anjelika’nın 90’lı yıllarda başlayan Türkiye macerası sayesinde kim bilir kaç şanslı onun yüreğinden geçip gönlünde damıttığı notalara misafir oldu. Kimimiz kendimizden geçtik, kimimiz kendimizi bulduk…
O tüm mütevazılığıyla, içtenliğiyle gönlümüze konan bir melek…
Müzisyen kimliğinizin yanı sıra yazarlığınız da var. Son olarak “Uçan Köpek Başaa” ve “İçimdeki Türkiye’m” adlı kitaplarınız yayımlandı. Yeni bir kitap çalışmanız var mı?
@anjelikaakbar: Öncelikle şunu söylemek istiyorum, evet kitaplarım var, ama asla kendime "yazar" diyemem... Fakat ses kadar söz de hayatımda önemli yere sahiptir. Daha çok küçükken hikâye ve şiir yazıyordum, daha sonra senaryolar yerini aldı ve nitekim 2 kitap… Yeni kitaplar da yolda, İnşallah. Onlardan biri tamamen hazır; 2.kitap içimde oluştu,3.kitap ise şimdilik hayalimde yer alıyor:)
@cakmaktasi1: )) Yani Hayalimdeki Türkiye’m gibi bir devam serisi olabilir mi?
@anjelikaakbar: Düşündüğüm kitap bu sefer Rusya ile ilgili; anneannem, annem ve benim gözümden Rusya;1917 ihtilalinden SSCB’nin sonuna kadar.
@cakmaktasi1: Sanırım yine bir yaşanmışlık hikâyesi olacak... Sabırsızlıkla bekliyor olacağız…
@anjelikaakbar: Evet, üç nesilden üç kadının gözünden Rusya... Anneannemin, annemin anlattığı, benim yaşadığımın hikâyesi...
@cakmaktasi1: Peki bu bağlamda yeni kitap yolda, yeni bir albüm çalışmanız var mı?
@anjelikaakbar: Bana çok heyecan vermiş olan, yakın zamanda Dünya Prömiyeri gerçekleştirilen "Üç Cemre" bestemin albümü planda var. Onun dışında değişik, sürpriz olan bir çalışma daha olacak sanırım bahar aylarında albüme dönüşecek. Bir de bir film için müzik besteleyeceğim, original soundtrack albümü de böylece oluşmuş olacak kısa zamanda.
Sona saklıyordum ancak konu “üç cemre” ye gelmişken sormak isterim sıcağı sıcağına… Klasik müzikte bir farkındalık yarattınız. Bach’ı Doğu ritimleriyle, Vivaldi’yi piyanoyla tanıştırdınız. Güldür Gül gibi 3 Cemre 3 Aşk projesinde yer alan Tekbir’i, Ben Melamet Hırkasını gibi tasavvufi tınıları müziğiniz içerisinde kullanıyorsunuz. Müziğinizdeki bu tasavvuf etkileşiminin sebepleri nelerdir?
@anjelikaakbar: Babam hem orkestra şefi, hem de felsefe profesörü idi. Çok küçükken birçok öğretilerle ve dinlerin felsefesi ile tanıştım. Daha daha sonra Esoterik felsefesi ile yoğruldum; bunca deneyim, çalışma, iç yolculuk. Fakat Türkiye’ye geldiğimde "gönül" kavramı ile tanıştım. Daha önce geçtiğim yolların başka bir yolculuğa bir hazırlık olduğunu idrak etmeye başladım... Ve o zaman felsefenin hakiki İNSAN olması için yeterli olmadığını fark ettim... Ve ilahilerin çok derin manasını içerdiğini görmeye başladım...1998 yılında ilk kez ney ile tanıştım. Bir enstrümanı tanımak, onun temsil ettiği mahalli tanımaya başlamak demek... Adım adım benim besteci kimliğim ile yeni tanıştığım tını ve manaları nakış gibi, yavaş yavaş nasıl birleştiğini izliyorum.
@cakmaktasi1: Sanırım besteleriniz de sizi siz yapan, klasik müziğe yeni bir bakış açısı kazandıran sanki sizin için bir araya gelmiş bu armonik kavramlar...
@anjelikaakbar: Kim bilir.1990’nın sonunda Türkiye’ye geldiğimde besteci olarak daha çok atonal avant-garde senfonik müziği besteliyordum... Hiçbir zaman folklor ile ya da modern klasik müzik dışında başka müzik türleri ile ilgilenmiyordum; film müziği türü hariç. Bir istisna vardı, o da Hint Ragaları; hatta daha o zaman bestelediğim "Kutsal İmler" senfonik eserimde Hint enstrümanlar vardı fakat Türkiye’de kulağıma gelen tınılar çok değişik, benim için çok yeni ve şaşırtıcıydı. Besteci olarak inanılmaz etkilendim...
@cakmaktasi1: Ee sizi tanıdığımdan beri müziğinizin takipçisi biri olarak ilk zamandan 3 Cemre’ye kadar aradaki farklılık dikkat çekiyor.
@anjelikaakbar: Muhakkak ki öyle... Arada yine bu tarz daha küçük çaplı çalışmalarım vardı, ama Üç Cemre farklı.
Kavramları, felsefik düşlerinizi notalara döküyorsunuz peki, Türkiye sevdalısı olduğunuz hepimizce malum. İçinizdeki Türkiye sevdasını 3 notayla anlatmaya kalksanız bunlar hangileri olurdu?
@anjelikaakbar: Türkiye’yi anlatmak için birkaç nota yetmez!... Türkiye bir senfoni, tüm tınılar burada.
@cakmaktasi1: :)) Şüphesiz ama bence o tınıları tamamlayan önemli unsurlardan birisiniz...
@anjelikaakbar: Öyle mi? Teşekkür ediyorum...
@cakmaktasi1: Su götürmez bir gerçek... Çünkü Avm’lerden tutun da saygın salonlara kadar müziğinizi yapıyor ve dinletiyorsunuz. O elitist salonlara hapsedilmiş ve belli bir zümreyi ihya etmiş müziği siz halkın arasına sokuyorsunuz. Bu bağlamda öncüsünüz de...
@anjelikaakbar: Sağ olun... Eskiden ben de öyle idim ve bunun en doğru olduğunu düşünüyordum... O yüzden öyle olanları çok iyi bildiğim için, yargılayamam... Bir zamanlar "öncü olmak" benim için önem taşıyordu; ama bu kavramda "kıyaslamak" var. O yüzden artık benim için önemini yitirdi.
@cakmaktasi1: Tabi bu kavrama hangi açıdan baktığınızla ilgili... Bence Öncü olmak kıyaslamak değil, kıyaslanmağı getirir. Yani sizin yanınıza koymaya çalışırlar hep bir şeyleri... Ve bu da sizi zamanla yeri doldurulamaz biri haline getirir…
@anjelikaakbar: Öncü/"birilerin öncesinde olmak" ise o zaman "birileri senden geride" demek... Yani kıyaslamak demek ( ben bu şekilde bakıyorum...) Bence çok da önemli değil bunlar...
@cakmaktasi1: :))
Türkiye’de ve yurtdışında çeşitli konserler veriyorsunuz. Özellikle konserlerinizde genç neslin klasik müziğe bakış açısını ve ilgisini nasıl buluyorsunuz?
@anjelikaakbar: Bir zevk meselesi; bir şekilde bir gence klasik müzik hayatında "isabet etti" ise, genellikle onu hayat boyunca seviyor, dinliyor ama herkes klasik müzik dinlesin diye bir kaide olamaz, doğaya aykırı olurdu; çeşitlilikten oluşur hayat...
@cakmaktasi1: Tabi ki muhakkak... Müzik gibi hayatta çok renkli ve çeşitli...
Sizi ben ilk 2010 yılı sonlarına doğru twitter sayesinde tanıdım. Takipçilerinize ve sosyal olaylara duyarlı davranıyorsunuz. Özellikle sizde gözlemlediğim şey size atılan her tweeti cevapsız bırakmıyorsunuz. Bu bağlamda sosyal medya size göre ne ifade ediyor.
@anjelikaakbar: Twitter’ı çok sevdim. Çünkü insanlarla doğrudan sohbet edebiliyorum. Konser sahnesinde veya TV ekranında ise sadece monolog var… Twitter bence çok heyecan verici bir iletişim aracı. Sanal iletişim deniliyor ama bence "sanal" değil. Ben benim, sizler sizsiniz! Soruları, cevapsız bırakmamaya çalışıyorum, bazen öyle bir imkânım olmayabiliyor ama yine de bana soruları cevaplamak için çabalıyorum. Daha sonra Facebook üyesi oldum, çok yakın zamanda. O başka bir "ülke" Twitter’a göre. İkisi de hayatımın içinde yer aldı... Bu arada Twitter’da Türkçe olarak kısa ve öz yazmam için iyi bir imkân. Türkçe hiç ders görmedim, kısa ve öz yazmak ustalık ister tabii şu anda sorularınıza cevap vermek için "kısa ve öz" yazma şansım olmadı:) Yoksa aforizma şeklinde olurdu bizim röportaj:)
@cakmaktasi1: :)) Evet... Ama bu kısa ve öz yazma mevzuu hepimiz için geçerli... Çok zorlandık lakin alıştık...
@anjelikaakbar: :))
Anjelika Akbar Hakkında:
1) www.anjelikaakbar.com
2) tr.wikipedia.org/wiki/Anjelika_Akbar
Twitter:
twitter.com/anjelikaakbar
Facebook:
/anjelika.akbar.9
/pages/ANJELIKA-AKBAR-OFFICIAL/147311205358735
YORUMLAR
Merhabalar... Son yazdığınız kitap tanıtımı içerikli yazıyı okurken, oldukça ilginç bir kalemle karşı karşıya olduğumu farkedip öncesine de yolculuk etmek istedim. Bu vesileyle çok önceden yazmış olduğunuz yazının altında buldum kendimi. Uzun zamandır müzik hayatımın göbek noktası, özellikle piyano. Ancak öyle bir röpörtajla çıktınız ki karşıma, kendimle çeliştiğim kör noktalarıma tam isabet yerleşti yazınız. İtiraf edeyim, tam bir kalıplaşmış klasikçiyim. Klasikçi demek ne kadar doğru bilemem tabi. Obua çaldığım dönemlerden üzerime yapışan bir barok sevdası, piyanoda tercih edilesi romantik damarı tutuyor çoğunlukla bende. Ancak mesele şu ki, ben kendi kültürümü sevebilmeyi, yansıtabilmeyi tercih bile edemedim bugüne kadar. Ve bunu hep kınadım, meslek hayatımı daha ileriye götüremeyecek kilit noktası olarak gördüm. Her ne kadar saygı duymayı bilsem de, bu konuda dar görüşlü oldum. Biraz teşvik etti açıkçası yazınız beni. Girişimlere yönlendirdi bir parça, umutlandırdı. Vaktin birinde yapılmış bir paylaşımınızın, bir insanın hayatında ufacıkta olsa bir değişime yol açabildiğini bilmenizin de sizin için en güzel tebrik olabileceğini düşündüm. Güncelliğinizi ve çok yönlü paylaşımlarınızı bolca tebrik ediyorum. Saygılarımla, hoşkalın...
BirGünlükKalem tarafından 6/23/2014 3:15:41 AM zamanında düzenlenmiştir.