- 1256 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
ŞİİR VE SONBAHAR
Sonbahar…
Yılın son demi, ömrün son demi.
gibi…
sanki…
Sonbahar deyince hüzün gelir akla, dökülen yapraklar gelir, ölüm gelir …
Ölüm gelince akıla yeniden hüzün başlar. Kış gelinceye kadar bu böyle dönüşümlü devam eder gider…
Hüznün sebebi sonbahar mıdır?
Ya sebebi ise hüzün sonbaharın?
Ayrılık, hüzün, ölüm müdür sonbahar?
Bu mevsim son ise bahar ya o bahar nerede?
İçimizin kırık dökük soruları cevap bulabilir mi yine içimizde bir yerlerde?
Yaşadık mı?
Ne kadar yaşadık?
Ne yaşadık?
Kiminleydik?
Var mıydık biz?
Peki ya niye?
Kiminde cevap aşk kırık dökük,
Kiminde cevap ayrılık paramparça…
Sevdiklerimiz, gidenlerimiz, terk edenlerimiz mesut oldular mı bizden gidince?
Sonbaharı sevmeyen kuşlara ‘’göçmen kuşlar’’ adını kim taktı?
Uzaklarda, cennetteki düğünlerde bahar güneşle el ele, göz göze mi?
Ya şiir?
Sonbaharda tohumdan filize döner, yeşerir çoğu şiir.
Ama bu şiirler gülmez hiç hep ağlar, hep yanar. Hüzünle beslenir büyür bu şiirler. Sihirli bir sarmaşık gibi dolanır sarar her yanı. Sarmaşık dallarının zehri hüzündür, gözyaşıdır. Her yana salar zehrini.
Kim bu şiirleri böyle acımasızca ağlatan ya hu?
Pek mi belli sonbaharı sevmeyişim, kafamı yorganın içine çekip bahara kadar saklanmak isteyişim. Vedaları hiç sevmedim ben, vedasız gidenleri de, terk edilenleri de sevmedim. Ağlayan şiirleri hiç ama hiç sevemedim…
Hatta Eylül’ün şatafatından bahsedenleri, dökülen yaprakların sebep olduğu renk cümbüşlü doğa güzelliği ile beni teselli etmeye çalışanları da…
Sevmedim, sevemedim, sevmeyeceğim.
Ölümün hüznü ve güzelliği kimi acıları belki hafifletiyor… Ama evsiz barksızların, ekmeksiz, aşsız, yakacaksız kalacakların sessiz bekleyişleri? Şikayet etmeyişleri, istemeyişleri…
Şiir mi?
Bırakalım ağlasın şiirler sonbahar bitene, acı dinene kadar.
Ya da zincire vuralım kalemlerimizi bahar gelene, güneş doğana kadar…
Gurbet acısı çekmeyeceğimi bilsem, terk edenlerden olmaktan utanmasam tutunacağım kuşların kanadına.
Bahar nereye ben oraya…