O'NUN KAFASINDAKİLER...(Kapı Kenarında Hayaller 2. Kısım)
Beni bekliyor mu?
Bütün gece küçücük odama tıkılı kaldım. Kapkaranlık düşlerimle savaşıp, kapkaranlık düşlerimle sevişiyorum. O olsaydı, güneşim olurdu şimdi. Keşke az biraz cesaretli olsaydım, koşsaydım ona.
O bana saçımdaki aklarla hayran kalmıştı, oysa...
Belki o da koltuğunda, çok sevdiği mumlarıyla beni hayal ediyordur, kimbilir. Elimde fotoğraf makinesiyle dağ tepe gezmekten nasıl da yoruldum. Onun dizinin dibinde nefes almak vardı... Korkmasaydım sevmekten. Korkmasaydık... Konuştuğumuz günlerde bol bol kahkaha atar, uzaktan göz göze birbirimizi severdik. Ben en çok kendimi sevdim ama. O, hayallerinde beni severken, ben hayal olarak kalmayı, korkmayı, kaçmayı... Kısaca ben, onun gibi olmayı seçtim. Güleç yüzünü bir kez olsun yakından görebilseydim, cesurca. ’Sen daha önce nerelerdeydin!’ diye binbir çığlık atabilseydim yüzüne. Bambaşka olurdum ben. Ben onunla bir başka yaşardım. Onun hayran olduğu fotoğraflarımda yaşatıyorum onu şimdi. 1, 2 , 3 diye sayarken, onun gülümsemesini ışık demetlerinde saklıyorum. Masmavi, özgürlük kokan bu sıkışmışlığımda onu da özgür kılabilseydim.
Keşkeler...
Kadın yüzleri var kafamda hiç ama hiç tanımadığım. Tanımadığım kadınların acısını yaşıyorum en derinlerde. ’’İçim çok boş.’’ demiştim ona. Alınmış mıydı? Üzülmüş müydü?
Ben ona bir o kadar dolu ama bir o kadar da boş şeyler demiştim. O da benim gibi karanlıklarda uyuyordu, ümitsizdi. Benim tutunduğum fotoğraflarım vardı, onun ise küçük bir not defteri ve siyah kalemi. Benim gören gözlerim onun kaleminde hayat bulunca bir bütün olabilirdik biz. O ve ben...
Bir adet, kocaman bir ’’BİZ’’ olabilir miydik?
Karanlıklarda uyuyordur demiştim... Belki bu gece beni bekliyordur o. Çıksam mı sokağa? Alabildiğine koşsam...
Yetişir miyim?