- 1391 Okunma
- 4 Yorum
- 2 Beğeni
Son Gününü İlk-çe Yaşamak...
"Her gün senin için son günün müdür?... "
Yaşlı adamın sorusu beni günlerin, ayların ve hatta yılların yazılmış olan Amel defterleri kadar karmaşık ve derin hesaplara düşürmüştü...
-Değil.
-Neden?
-Son gün Dünyanın en değerli mücevherine eşittir... Ben ise o mücevheri taş niyetine aklımın sığ sularının derin kesimlerine fırlatıverdim...
Adam bana umutsuz vaka edasıyla baktı... Derin sorgu yuvası olan gözlerimi süzdü... "Vasat " dediğini duyar gibi oldu enikonum... Vasat mı?... Daha hayat iplerim kopmadı ihtiyar sen neyden söz ediyorsun demek geldi içimden...
Ya da belki kopmuştur...
-Yavrum sen daha gençsin... Önüne daha nice gül bahçeleri, nice deniz mavilikleri gelecek... Ama unutma, güzellikler kolay elde edilmez... Hep bir uçurum dibinde olacaksın...
-Ne uçurumu bey baba?...
-.......
-Ne uçurumu?...
Derince bir sessizlik...
-Ne uçurumu?!...
-Ölüm yavrum... Ölüm...
------------------------------------
Hayatın 4 harfin surasıyla bitmesi ne kadar basit geliyordu anlamayana... Anlayana ise girift bir bilmece... Belki bazen bilmemek... Huzrun bir parçası kopupta kalbimize düşürüyordu...
Birden saatin bana dersin var koş diye hatırlatırken kafam bu düşüncelere ve adamın dediklerine takıldı... Deri ceketimi çekiştirdim kızıl kıvırcık saçlarım ipeğin hışırdamasına benzer hışırdayarak omuzlarımı kapladı ve sınıfıma girdim... Sınıftan çıkan uğultu ve sıcaklık beni şamar vurulmuşcasına geri savuruverdi... Olmayacak duaya amin dercesine biraz daha iyimserlikle oturdum sırama... Ve tüm dersler film şeridi gibi hızlıca akıverdi...
-Sinem...
-.................
-Sineeemmm...
-Buyrun Hocam...
-Burda mısın?...
-Sizce?...
-Değilsin ama olmalısın...
-Olmak için çok yorgunum ve doluyum hocam...
Hoca gafil avlanmışcasına sustu ve ders tüm hızlılıkla devam etti... Ve benim düşüncelerim bu sefer 2 kat daha büyümeye ve beynimin içine sığmamaya başladı...
Eve geldiğim vakit bedenimi suya susatmışçasına ılık sulara koyuverdim ve o hızda dışarı çıktım... Kendimi soğuk zebanilerin açlığına teslim edercesine bırakmak istiyordum... Ama olmadı... Sıcaktı... Sıcaktı her zerrem düşünce ateşiyle...
-Anne...
-Efendim...
-Bugün son günümüz mü?...
-O soru nerden çıktı kızım... Biz bilebilir miyiz?... Bizi yaradan Allahımız bilir onu ancak...
-Ya... Peki anne...
Yatağa yattığım vakit tüm düşünce mihraklarım son buluyordu... Düğümlerim çözülüyordu... Ve bedenim gideceği yarı ölüm mübaledesine hazır soğuyordu... Sözcüklerim kendi kendine fısıldaşıyordu...
-Allahım... Son günümse eğer bu gün... Sabaha gülümseyen bir beden bırakayım arkamdan...
Son söz... Kelime-i Şehadet...
......................................................
-İyi akşamlar sayın seyirciler... Şu anda yeni gelen bir ölüm haberini aktarmak istiyoruz... 18 yaşındaki genç kız yatağında ölü bulunuverdi... Ve kız gülümsüyormuş evet gülümsüyormuş...
........................................
E F T E L Y A...
(Akdenizi cebinde taşıyan kız... )
YORUMLAR
Benim güzel kızım...
Sen dünyaya gülersin...
Yaşıyorken de, gidiyorken de...
Yüzünde güller açmalı...
Yaşıyorken de gidiyorken de...
Ama ölümü Allah'a olan borçlar, onun huzuruna güvenle çıkabilmek açısından düşünmeli...
Zamanını ona bırakmalı.
Dünyada ne çok sevenin olduğunu...
Onlara vereceğin en güzel hediyenin...
Tatlı bir gülümseme olduğunu unutmamalı...
Ama yaşıyorken...
Yaşarken de ölünür canımıniçi hem de basbayağı ölürsün... kaçyaşında olursan ol farketmez birden yakalayıverir yakandan , silkinir silkinir bir türlü kurtulamazsın...ama öyle bir an gelir ki, çektiklerinin karşılığı gibi yeniden canlanıverirsin.Gün aynıdır, çevrendeki insanlarda ama sen en hiç zamanda en çok yaşayansındır.
.Yaşamın getirdikleri sorgulatır, hele akıllı bir cimcime ise bin kat fazla olur bu anlarım, kalemde her konuyu yazar , yazmalı da bilirim bu yüzden iyi yapmışsın bence yazarak...
Evrene gülümsemeyi her anında becerebilmek, öldüğün anda da gülümseyeceğin anlamına geliyorsa ne mutlu öyle yaşayabilene değil mi ?ne de olsa vicdanı rahat, başkalarına haksızlık etmeyen, haram yemeyen... Özetle bir çok kötü şeyi yapmayan olmak zorunda insan ...
İnceydi aktarılan, yazarının ruhu gibi ...
Sevgilerimle
Bir tutam hayat haklı!
İki kuruş sandığın her şey şu an on kuruş, yüz kuruş aslen.
Sen Urfalı bir çocuk gibi, ''demir parayı kağıt parçasına sar öyle ver o zaman amca'' dersen eğer...
değer değerini bilecek.
Aklından geçmesini öğrenecek.
Uyanık kalemlere inşallah. Ben artık beceremesem de...
Ne güzeldi hayalindekileri aktarışın Eftelyam.
Yazın, tarzın çok iyi.
Sabaha gülümseyen ruhlar! Nice sabahlara inşallah.
Umutla.
Tebriklerimle.
Şirin Kelebek tarafından 11/2/2013 7:40:00 PM zamanında düzenlenmiştir.
Eftelye!...
Sevmedim bu yazını.
Ölüm konularını kaleme almak için,
daha çok gençsin.
Bizler,
kemale ermiş insanlarız...
Bir ayağımız çukurda...
Bir bak bakalım,
hangi yazımızda ölüm temasını işliyoruz...
Güzel şeyler yaz hadi...
Bekliyoruz tebessüm ettirecek yazılarını...
Bir tutam hayat tarafından 11/1/2013 9:23:35 PM zamanında düzenlenmiştir.