EKONOMİDE “TEMLİK” DÖNEMİ
İnsanoğlunun alışveriş yapmaya başladığından bugüne var olan ekonomik bir kavram ve de olgudur temlik. Para denen meta henüz yokken vardı temlik. Bugün ise banka kredileri, tahlil ve bonolar, çek ve senetler, kredi kartları ve nakit ekonominin sözcük hazinesini doldurmaktadırlar. Bu dolduruş öyle bir hâl almıştır ki ne yazıktır ki ekonomiyi hazineden öte bir yığın ‘kâğıt’ çöplüğü konumuna getirmiştir. Peki, ama tüm bu argümanlar işlev dışı kalmış olsa ekonomik çarklar nasıl işleyecek? Ekonomide tüm düzen altüst olmaz mı? Olur olur, dahası ekonomi diye bir şey kalmaz. Yahu kardeşim, ezberlemişiz üç beş terim, hayır olmaz, olmaz da olmaz.
Gelişme, ilerleme istem ve de çabamız olmayacak mı hiç? Tüm kapıları kapatıp, bana ne? Benim keyfim yerinde, deyip, uçurumuma gidiyoruz? Battık da inatla ısrar mı ediyoruz? Yoksa hâlen umursamıyormuyuz?
Efendim neymiş dünya ekonomik krizdeymiş. Olmamasına şaşarım. Bu kafayla çok iyi konumdayız. Bana kalırsa bugün ekmek bulabiliyor ise insanlık, ninelerimizin, annelerimizin eli havada, ağzı duada olmalarındandır. İsterseniz yanlış anlayın yahut basmasın kafanız.
Her neyse, şunu soracağım; yukarıda belirtmiş olduğum, günümüzde piyasalarda geçerli olan ve her biri birer kâğıt parçasından ibaret olan unsurlar mı? Yoksa yeryüzünü şekillendiren ‘toprak’ ve bu toprak üzerindeki mülkleri ekonomide işler hale getiren, temlik mi?
Ne hazindir ki çarşıda pazarda, devasa işletmelerde sözü edilince adeta Türkçe literatüre yeni eklenmiş ve de henüz kamuoyuna deklere edilmemişcesine algılamakta güçlük çektiğimiz bu kavram yani temlik nedir? Buyurun, kaynakça izahatları ile hep birlikte göz atalım.
1. Mülk olarak verme.
2. Bir hakkın diğer bir kimseye geçirilmesi
Temlik kelimesinin ingilizcesi
law alienation, transferral (of a property or right); conveyance (of a property). –– etmek /y/ to alienate (a property or right); /y, a/ to transfer (a property or right) to (someone); /y, a/ to convey (a property) to (someone).
Köken: Arapça
Temlik ne demek? (Ticari terimler kategorisi)
(Alienation, assignement) Arapça kökenli bir kelime, mülk olarak verme demektir. Hukuki bir kavram olarak, bir malın mülkiyetini başka birinin mülkiyetine geçirmek, mülkiyetin devri anlamında kullanılır. Bununla ilgili olarak, bir kimsenin mal varlığında bir azalma, buna karşılık başka bir kimsenin mal varlığında artma doğuran işlemlere de "temliki tasarruf" adı verilir. Bunlar örneğin satış gibi, mülkiyetin el değiştirmesini gerektiren işlemlerdir.
Devretmek. Alacakların ya da borçların devredilmesi.
Bir hakkın başka birine geçirilmesi.
ing. Assignment
türk dil kurumu sözlüğüne göre:
is. (temli:ki) esk. 1. mülk olarak verme. 2. huk. bir hakkın diğer bir kimseye geçirilmesi.
Borçlar kanunu 162. maddeye göre alacaklının borcu borçlunun bilgisi ve rızası olmaksızın, 3. bir şahıs veya kuruma devredebileceği şeklinde tanımlanmış alacağın devri işlemidir. Temlik işlemi ülkemizde genellikle bankalardan varlık yönetim şirketlerine aktarılan kredi, kredi kartı gibi icra işlemleri başlamış borçlardan kaynaklanmaktadır.
"Sözlükte" bir şeyi birine mülk olarak vermek, birini kral, melik yapmak" anlamlarına gelen temlik, fıkıhta sözlük anlamına uygun olarak, malın birine mülk olarak verilmesini ifade etmektedir. Bu anlamdaki temlik, zekât olarak verilecek malda şart koşulmuştur. Bu nedenle alacağın ıskatı bir temlik olmadığı için zekât vermek olarak kabul edilmemiştir.
Temlik ıvazlı ve ıvazsız olmak üzere ikiye ayrılır. Ivazlı temlik, alışverişte olduğu gibi bir bedel karşılığı verilen maldır. İvazsız temlik ise, zekât, sadaka, hibe gibi tasarruflardır. Bunun dışında, temlik kavramı mecaz olarak, erkeğin boşama hakkını eşine vermesi için de kullanılmaktadır. "
Alacağın temliki, hukuki bir işleme dayalı olarak bir alacağın bütün hak ve vecibeleri ile birlikte alacaklıdan (temlik eden, devir eden) başka bir kişiye (temellük eden, temlik alan, temlik edilen, devir alan) devir edilmesi. Değişik amaçlarla yapılan temlik, genellikle tediyenin sağlanması (borcun ödenmesi) için yapılmaktadır.
Rızai Temlik
Alacağı temlik eden ile temlik alan arasındaki bir sözleşmeye dayalı olarak gerçekleşen bir temlik yöntemidir.
Kanuni Temlik
Alacağın, belli olayların gerçekleşmesi üzerine kanundan ötürü bir başkasına geçmesidir. Ölüm olayının gerçekleşmesi halinde ölen kimseye (murise) ait alacakların kanundan ötürü mirasçılara geçmesi gibi. Burada alacaklar, rızai temlikteki gibi bir hukuki muamele ile değil, kanun gereği olarak kendiliğinden devredilmiş olmaktadır.
Kanuni temlikte alacaklının rızasına dahi gerek olmadığı gibi, ayrıca bir hukuki işlem yapılmasına dahi gerek bulunmamaktadır.
Kazai Temlik
Alacağın bir mahkeme hükmüyle temlik edilmesidir. Örneğin mirasçılar mirasın taksiminde anlaşamadıkları için mahkemeye başvurarak taksimin hakim tarafından yapılmasını talep ettikleri taktirde hakim, bu talep üzerine payları taksim edip mirasçılara tahsis eder. İşte hakimin tahsis ettiği bu paylar içinde bulunan alacaklar mirasçıya mahkeme hükmüyle devredilmiş olur.
Kanuni temlikte olduğu gibi kazai temlikte de alacaklının rızasına dahi gerek olmadığı gibi, ayrıca bir hukuki işlem yapılmasına dahi gerek bulunmamaktadır.
Borçlar Hukuku- Alacağın Temliki
ALACAĞIN TEMLİKİ(DEVRİ) VE BORCUN NAKLİ
1-Alacağın temliki
I-Kavram
BK 162 “alacaklı borçlunun rızasını aramaksızın , alacağını bir 3. kişiye temlik edebilir (devredebilir). Bu işlem sonucunda alacaklı taraf (kişi) değişmiş olur.
Alacağın temliki tediye amacıyla, inançlı temlikte olduğu gibi tahsil amacıyla, teminat amacıyla, ya da bağışlama amacıyla yapılabilir.
II-Türleri
IIa-rızai temlik
Alacağın temlik eden ile temellük eden arasında yapılan bir anlaşmayla devredilmesidir. BK 162-172 de bu tür temlik düzenlenmiştir.
IIb-Kanuni temlik
Belli olayların gerçekleşmesi üzerine kanundan ötürü oluşan temliktir. Örnek. Ölüm olayının gerçekleşmesi halinde ölene ait alacakların kanun gereği mirasçılara geçmesidir.
IIc-Kazai (yargısal) temlik
Alacağın bir mahkeme hükmüyle (karar) temlik (devir) edilmesidir. Örnek: Mirasçılar mirasın taksiminde (paylaşımında) anlaşamadıkları için mahkemeye başvurarak taksimin hâkim tarafından yapılmasını talep ettikleri takdirde hâkim, bu talep üzerine payları oluşturup mirasçılara tahsis eder (özgüler). Bu paylara ait alacaklar mirasçılara mahkeme hükmüyle devredilmiş olur.
III- Alacağın temlikinin şartları
a-Temliki mümkün bir alacağın bulunması
Her şeyden önce temlik edilecek bir alacağın varlığı şarttır. Kural olarak bütün alacaklar temlik edilebilir ancak bunun istisnaları bizzat kanunda belirtilmiştir.
-Kanunun emredici hükümleri gereği bazı alacaklar temlik edilemez. Örneğin kiracının sahip olduğu kullanma hakkını (evin) devredememesi.
-Bazı alacaklar hakkın mahiyeti gereği temlik edilemez. Örnek: Nafaka gibi bizzat alacaklının kendisine ödenmesi gereken alacaklar temlik edilemez.
-Alacaklı ve borçlu yapacakları bir anlaşmayla, temlik edilebilen bir alacağı temliki imkânsız alacak kılabilirler.
b-Temlik anlaşması
Alacağın temliki mahiyeti itibariyle iki taraflı bir hukuki işlem, yani bir sözleşmedir. Bu nedenle, karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanlarının açıklanmasıyla meydana gelir. BK alacağın temliki sözleşmesinin geçerliliğini, yazılı şekilde yapılmasına bağlamıştır.
c- Temlik edenin tasarruf yetkisinin bulunması
Alacağın temlikinin geçerli olabilmesi için, temlik edenin alacağı üzerinde tasarruf yetkisinin bulunması şarttır. Kural olarak bütün alacaklıların alacakları üzerinde tasarruf yetkisi vardır. Ancak bazı hallerde örneğin iflasta iflas masasına dâhil olan malların üzerinde iflas eden alacaklının tasarruf yetkisi yoktur. Geçersiz olarak yapılan bir temlik işlemine sonradan icazet verilerek geçerli hale de getirilebilir.
III- Alacağın temlikinin hükümleri
-Alacak temlik edilince alacaklının malvarlığından çıkıp , alacağı devralan kişinin malvarlığına geçer. Alacakla birlikte ona bağlı olan fer’i haklar da alacağı devralana (temellük eden) geçer.
Yapılan temlik (devir) ivazlı ise yani bir bedel karşılığında yapılmışsa temlik eden “ temlik zamanında alacağın mevcut olduğunu garanti eder” BK 169
Temlik (devir) zamanında temlik edenin bir alacağı mevcut değilse, temlik eden bundan sorumlu olur.
Yapılan temlik ivazsız ise yani alacak herhangi bir karşılık olmadan devredilmişse, temlik eden temlik zamanında alacağın mevcudiyetinden sorumlu olmaz.
Alacağın temliki le borçlu edimini alacağı devralan yeni alacaklıya ifa edecektir. Alacağın temlikinde borçlunun muvafakatine (oluruna) ihtiyaç yoktur. Ancak alacağın devredildiği borçluya bildirilmelidir.
Temlikten haberi olmayan borçlu borcunu eski alacaklıya ifa etmişse borcundan kurtulur. Bu durumda yeni alacaklı alacağı için borçluya değil eski alacaklıya başvurur.
Temlikten haberi olan borçlu borcunu eski alacaklıya ifa etmişse borcundan kurtulmuş olmaz. Bu durumda yeni alacaklıya ikinci efa ifada bulunmak zorunda kalır.
Alacağın kime ait olduğu hususunda bir ihtilaf (anlaşmazlık) var ise borçlu her iki alacaklıya karşı ifadan kaçınarak, borcunu mahkemeye ya da hâkimin tayin edeceği bir yere tevdi ederek (bırakarak) borcundan kurtulur. BK166
Alacağı devralan (temellük eden) borcun ifasını borçludan talep edebilir. Ancak bunun için alacağı devraldığını ispat etmesi gerekir Bunu da temlik senedini (temlikname) borçluya ibraz ederek yapar.
Borçlu temliği öğrendiği andan itibaren eski alacaklıya karşı sahip olduğu itiraz ve defileri yeni alacaklıya karşı da ileri sürebilir. Ancak bu itiraz ve defiler alacağa ilişkin olmalıdır kişinin şahsına ilişkin itiraz ve def’iler yeni alacaklıya karşı ileri sürülemez.
2-Borcun nakli
2a-kavram
Borcun nakli bir borç ilişkisinde borçlunun yerini yeni bir borçlunun alması demektir.
Yani alacağın temlikinin tersidir. Alacaklının şahsında meydana gelen değişme borçlu açısından önemli değildir. Ancak borçlunun şahsında meydana gelen değişme (borcun nakli) alacaklı açısından son derece önemlidir. Çünkü alacaklının her bakımdan güvendiği eski borçlunun yerini hiç tanımadığı ve ödeme gücünden şüphe ettiği yeni bir borçlu almaktadır. Bu nedenledir ki borcun nakli “alacaklının muvafakati ile” mümkün olabilir.
2b-türleri
i-borçtan kurtarma vaadi (iç anlamda borcun nakli)
borçlu ile borçlunun borcunu ödeyerek onu borçtan kurtarmayı taahhüt eden kimse arasında bir sözleşme yapılır. BK173. Bu sözleşme ile taahhüt eden kişi borcu ödemek yükümü altına girmiş olur. Alacaklı ise işlemin dışındadır. İvazsız (karşılıksız) olarak yapılan borçtan kurtarma vaatleri bağışlama taahhüdü niteliğinde olduğundan yazılı şekilde yapılmak zorundadır.
ii-borcun nakli (dış anlamda borcun nakli)
Alacaklı ile borcu yüklenen yeni borçlu arasında yapılan bir sözleşmedir. BK174. Bu sözleşmeyle eski borçlu borçtan kurtulmakta ve yerini alacaklının oluru (izni) ile yeni borçlu (nakil müteahhidi) almaktadır. Alacaklı bundan sonra ifayı eski borçludan değil yeni borçludan talep eder. (nakil müteahhidi). Borcun nakli sözleşmesi hiçbir şekle tabi değildir. Şahsi edimleri içeren borçların nakli mümkün değildir.
iii-Bir işletmenin veya mamelekin (malvarlığı) devri
Bir işletmenin ya da mamelekin tüm aktif ve pasifi ile devri, işletmesini veya malvarlığını devreden gerçek veya tüzel kişi ile devralan arasında yapılacak bir sözleşme ile olur. Bu sözleşme hiçbir şekle tabi değildir.
2c-hükümleri.
-Borcun nakli sözleşmesinin yapılması ile eski borçlu borcundan kurtulmakta ve alacaklı ifa için borcu yüklenen yeni borçluya başvurabilmektedir. Devredilen borçla birlikte borca bağlı bulunan feri borçlar (faiz, tazminat, cezai şart) da devredilmiş olur. Eski borçlunun şahsına ait fer’i haklar ise sona erer.
-Borcu garanti eden kefalet veya rehin gibi haklar ise ancak garantiyi veren kimselerin borcun nakline muvafakat (olur) vermeleri ile devredilmiş olur. Aksi halde bu garantiler sona erer.
-Borcu devralan kimse, eski borçlunun sahip olduğu alacağa bağlı def’i leri (zamanaşımı defi, ödemezlik defi, fesih) de ileri sürebilir.
-Borcun nakli sözleşmesi herhangi bir nedenle iptal edilebilir. Bu durumda, borç tüm teferrutıyla beraber eski borçlu üzerine doğar.
818 sayılı Borçlar Kanununda olduğu gibi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu da1 iki kısımdan oluşmuş olup, alacağın devri (temliki) konusu 818 sayılı Borçlar Kanununun 162-172. maddeleri arasında 6098 sayılı yeni yasada beşinci bölüm başlığı altında 183 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. 818 sayılı Borçlar Kanununun dili, 6098 sayılı yeni yasada sadeleştirilmiş, günümüzde geçerli olan dile oranla eskimiş olan ifadeleri, kolay anlaşılabilir bir ifadeye dönüştürülmüştür. Öyle ki yeni yasada alacağın temliki başlığı alacağın devri şeklinde düzenlenmiştir. Ancak, özel hukukta da oldukça fazla uygulama alanına sahip alacağın temliki kavramı kullanılmaya devam ettiği için yazımızda alacağın devri ya da alacağın temliki kavramı birlikte kullanılacak olup, yeni Türk Borçlar Kanununun 183. maddesinden itibaren düzenleme alanı bulan alacağın devri (temlik) konusu anlatılacaktır
A-TANIM, ŞEKLİ VE HUKUKİ NİTELİĞİ
Alacağın devri (temliki), borç ilişkisinden doğan belli bir talep hakkının devrine yönelik olarak, alacaklı ile onu devralan üçüncü kişi arasında, borçlunun rızasını (onamını) aramaksızın yapılan ve sadece kazandırıcı bir tasarruf işlemi niteliğini taşıyan şekle bağlı bir sözleşmedir. Alacağın temliki, devir eden alacaklı ile devir alan (temellük eden) kişi arasında yapılan bir sözleşme niteliğindedir. Bu nedenle, temlik edenin açık yada örtülü rızası olmadan yapılamaz. Hukuki niteliği açısından alacağın temliki, temlik eden alacaklı ile temellük eden şahıs arasında yapılan bir akde dayanılarak meydana gelen kazandırıcı bir tasarruf işlemidir. Temlik işlemi, belirli alacağı, temlik edenin malvarlığından çıkarıp, temellük edenin malvarlığına geçirir. Alacaklının tek taraflı bir hukuki muamelesi değil, temlik alanla yaptığı bir akittir.
Alacağın devri ile birlikte, alacaklı değişir, alacak hakkı devralana (3. kişiye) geçer. Devralan daha önce temlik edene ait olan alacak hakkını kesin olarak iktisap eder; bunun üzerinde “tasarruf etme” yetkisi kazanır. Temlik eden alacaklının da bu aşamadan sonra artık tasarruf hak ve yetkisi bulunmadığından (kalmadığından) bu alacağa dayalı olarak herhangi bir hukuki işlem yapması mümkün değildir. Bu durumda temlik işlemi ile temlik eden, borç ilişkisinden çıkar ve onun yerine alacaklı sıfatıyla alacağı devralan 3. kişi geçer. Alacakla ilgili her türlü (dava açma, takip yapma, temlik etme gibi) hukuki işlemler bu 3. kişi tarafından yapılır. 2. Alacağı temlik eden borcun ifasını isteyemez, bu hak yeni alacaklınındır. Borçlu, devir yasağı içermeyen yazılı bir borç tanımasına güvenerek alacağı devralmış olan üçüncü kişiye karşı, alacağın devredilemeyeceğinin kararlaştırılmış bulunduğu savunmasını ileri süremez.
Alacağın temlikinde, borcu doğuran ilişkinin kendisi değil, bu ilişkiden doğmuş alacakların tümünün ya da bir bölümünün temliki söz konusudur. Bu nedenle, alacağın temlikinden sonra da, devreden alacaklı, borç ilişkisinden doğan yükümlülükleri ile bağlıdır.
104.02.2011 tarih ve 27836 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
2.Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 01.03.2005 tarih ve E:2005/950, K:2005/4209 sayılı kararı.
Örneğin, bir satış sözleşmesinde, alacağını devreden satıcının malı teslim yükümlülüğü devam eder.
Alacağın devrinin geçerliliği, alacaklının isteği ve yazılı şekilde yapılmış olmasına bağlıdır. Alacağın devri, hak devreden tasarrufi bir sözleşme olduğundan yapılan akdin yazılı olması esastır. Amaç ise, temlik edenin alacaklarının korunmasıdır. Sözleşmenin yapılması ile birlikte, alacak, devredenin malvarlığından devralanın malvarlığına geçer. Yazılı temlik sözleşmesinde sadece alacağı temlik eden tarafın imzasının bulunması yeterlidir. Devralanın kabul beyanının yazılı şekilde açıklanması gerekmez. Kabul beyanı zımni (örtülü) de olabilir.4 Alacağın devri sözü verme ise, şekle bağlı değildir.
B-ALACAĞIN TEMLİKİNİN ÇEŞİTLERİ
6098 sayılı Türk Borçlar Kanununa göre alacağın temlikinin iki çeşidi vardır:
1-İradi (Rızai) Devir (Temlik): Söz konusu Kanunun 183. maddesine göre kanun, sözleşme veya işin niteliği engel olmadıkça alacaklının, borçlunun rızasını aramaksızın alacağını üçüncü bir kişiye devredebilmesine alacağın devri (temliki) denilmektedir. Bu türdeki bir devir iradi (rızai) devirdir. Bütün alacaklar, ister sözleşmeden, ister haksız fiilden veya sebepsiz zenginleşmeden doğmuş olsunlar (yasa veya sözleşme hükümlerine veya işin niteliğine göre yasaklanmış olmadıkça) başkasına devredilebilir. Yeteri ölçüde belirlenmiş veya belirlenebilir olmak şartıyla daha sonra meydana gelecek (müstakbel) alacaklar (örneğin ilerdeki kira alacakları) ve şarta bağlı alacaklar da temlik edilebilir. Bölünebilen hallerde, alacağın bir kısmını temlik etmek de mümkündür. Buna karşılık konu veya zaman bakımından bir sınırlama yapmaksızın doğacak bütün alacakların temlikini öngören sözleşmeler, şahsiyet haklarına, ahlaka aykırıdır, ekonomik özgürlüklerin aşırı derecede sınırlaması niteliğindedir ve bu nedenle geçersizdir.
Alacaklı konumda olan şahıs ya da firma, ticari, ekonomik ve hukuksal nedenler ile alacaklarını üçüncü kişilere devredebilirler. Örneğin, B A.Ş.’nin vergi borcundan dolayı hak ve alacağına haciz konulması istenilmiş ancak, hak ve alacaklarının haciz bildirisinden önce C A.Ş.’ne temlik edildiği durumu düşünelim. (B A.Ş. ile C A.Ş. arasında yapılmış yazılı temlik sözleşmesi mevcuttur.) Temlik işlemi ile belirli bir alacak temlik edenin malvarlığından çıkarılıp, temlik alanın malvarlığına geçirilir. Bu durum alacaklının tek taraflı bir hukuki işlemi değil, temlik alanla yaptığı akittir. Ancak yapılan akdin yazılı olması esastır. Bunun amacı da temlik edenin alacaklarının korunmasıdır. Açıklanan nedenlerle yasaya uygun (yazılı yapılmış ve kanun ile yasaklanmamış, işin niteli gereği de caiz olan) bir temlik sözleşmesi mevcut ise, bu sözleşmeyle alacağın temliki ile birlikte alacak (ve o alacağa bağlı fer’i haklarda) temlik edilene geçeceğinden bu tarihten (alacağın temlik edilmesinden) sonra temlik edilen alacağın, temlik eden kimsenin alacaklıları (vergi dairesi) tarafından haczedilmesi mümkün olamayacaktır. Temlik eden kimsenin alacaklılarının, bu kimsenin üçüncü şahıslardaki alacakları üzerine temlik tarihinden sonra konulan hacizleri, temlik edilen alacak miktarının üzerindeki (ve varsa temlik edilen alacak dışındaki) alacakları için geçerli olabilir.
D-SORUMLULUĞUN KAPSAMI
Devralan garanti ile yükümlü olan devredenden aşağıdaki istemlerde bulunabilir:
1- İfa ettiği karşı edimin faizi ile birlikte geri verilmesini.
2- Devrin sebep olduğu giderleri.
3- Borçluya karşı devraldığı alacağı elde etmek için yaptığı ve sonuçsuz girişimlerin yol açtığı giderleri.
4- Devreden kusursuzluğunu ispat etmedikçe uğradığı diğer zararlarını.
Öncelik hakları ve bağlı hakların geçişinde ise, alacağın devri ile devredenin kişiliğine özgü olanlar dışındaki öncelik hakları ve bağlı haklar da devralana geçer. Asıl alacakla birlikte işlemiş faizler de devredilmiş sayılır.
Devreden, devralana alacak senedi ile elinde bulunan ispatla ilgili diğer belgeleri teslim etmek ve alacağını ileri sürebilmesi için gerekli bilgileri vermekle yükümlüdür.
Alacak, bir edim karşılığında devredilmişse devreden, devir sırasında alacağın varlığını ve borçlunun ödeme gücüne sahip olduğunu garanti etmiş olur. Alacak bir edim karşılığı olmaksızın devredilmiş ya da kanun gereğince başkasına geçmişse, devreden veya önceki alacaklı, alacağın varlığından ve borçlunun ödeme gücünden sorumlu değildir.
Alacaklı, alacağını borcu ifaya yönelik olarak devretmekle birlikte borca mahsup edilecek miktarı belirlememişse devralan, ancak borçludan aldığı veya gereken özeni gösterseydi alabilecek olduğu miktarı, kendi alacağına mahsup etmek zorundadır.
III-SONUÇ
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girecek olup, yazımızın konusu olan alacağın devri konusu söz konusu Kanunun beşinci bölüm başlığı altında 183 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Alacağın devri (temliki), borç ilişkisinden doğan belli bir talep hakkının devrine yönelik olarak, alacaklı ile onu devralan üçüncü kişi arasında, borçlunun rızasını (onamını) aramaksızın yapılan ve sadece kazandırıcı bir tasarruf işlemi niteliğini taşıyan şekle bağlı bir sözleşmedir. Günümüzde, şahıs ve firmalar alacağın temliki müessesesi ile kendilerini güvence altına alarak haciz ve vergi borçlarının ödenmesinin önüne geçebilmektedirler. Bu nedenle, vergilendirmede, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun “Vergiyi Doğuran Olay” başlıklı 19. maddesi ile aynı kanunun “Vergi Kanunlarının Uygulanması ve İspat” başlıklı 3. maddesi doğrultusunda olayın veya işlemin gerçek mahiyetinin araştırılması ve buna göre karar verilmesi önem kazanmaktadır.
ALACAĞIN TEMLİKİ
“Temlik” mülk olarak verme, bir hakkın diğer bir kişiye devredilmesidir. Alacağın temliki alacaklı ile üçüncü kişi arasında karşılıklı iradelerin uyuşması ile tek tarafa kazandırıcı, ivazlı ya da ivazsız yapılabilen, şekle bağlı, genel olarak borçlunun rızasının aranmadığı (istisnai durumlar hariç: kanun, sözleşme, işin niteliği) bir tasarruf işlemidir. Alacağın temlikinin yazılı yapılması gerekmekle birlikte “temlik verme sözü” şekle tabi değildir.
Şekil Şartı (yeni B.K. 184):
Alacağın temliki işlemi yazılı yapılmak zorundadır. Temlik senedinde bulunması gerekenler:
-Açık bir şekilde belirtilen alacak
-Temlik eden
-Açık bir şekilde temlik etme iradesi
-Temlik edenin imzası bulunmalıdır. Temlik edilenin imzası şekil şartından değildir.
Temlik tarihi, yeri, alacağın miktarı belirtilmesi şart olan unsurlar değildir. Bununla birlikte şekil şartından olmasa bile işlem tarihinin yazılmasında fayda vardır. Birden fazla yapılan temliklerde tarih sayesinde işlem sırası ve buna bağlı hak tespiti yapıldığı için önem taşımaktadır. Temlik senedinde tarih atılmamış ama notere onaylatılmışsa, buna ilişkin yatırılan harç makbuzundaki tarih temlik tarihi olarak kabul edilir. Alacağın temliki bir sözleşme olduğundan, temlik yeri sözleşme yeri olacağından herhangi bir ihtilaf halinde davanın açılacağı yer mahkemesi tayini konusunda, somut duruma göre, temlik yerini belirtmek faydalı olabilir.
Temlik kanundan ya da mahkeme kararından kaynaklanıyorsa şekil şartı aranmadığı gibi alacaklının rızası da aranmaz ve üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilir. (yeni B.K.185).
Temlik Konusu:
-Tüm alacaklar temlik konusu olabilir; fakat ( Yeni B.K. 183. Maddesi) “kanun, sözleşme ve işin niteliğinin uygun olması gerektiği hususları gözetilerek. Bununla birlikte alacağın temliki bir hukuki işlem olduğundan genel hüküm gereğince temlik konusu alacak kamu düzenine, genel ahlaka, kişilik haklarına aykırı olamaz.
-Eğer alacak bölünebilir nitelikteyse kısmi temlik de yapılabilir.
-Bir alacağın temlike konu olabilmesi için temlik edenin tasarrufunda bulunması gerekir. Henüz var olmayan bir alacağın temliki mümkündür. Bu işlem temlik vaadi olarak kabul edilebilir.
Temliğin Hükümleri:
-Temlik eden alacağı devretme borcu altına girmiş olur.
-Temlik genel olarak borçlunun rızasının aranmadığı bir işlemdir. Fakat borçlunun iyiniyetle borcunu ödeyip borçtan kurtularak temlik alanın mağdur olmasının önüne geçmek için borçluya temlik işleminin haber verilmesi geremektedir. Aksi halde temlik alan borçluya alacağı için başvuramaz , borçlu iyiniyetle borcunu ifa etmiş , böylece borçtan kurtulmuş olur ve buna dair itirazını ileri sürebilir ( yeni B.K.186). Ayrıca eğer alacağın kime ait olduğuna dair çekişmeli bir durum varsa borçlu borcunu ifadan kaçınıp, mahkemeye başvurup belirlenen tevdi yerine borcunu yatırarak borçtan kurtulabilir ( yeni B.K. 187). Fakat çekişmeye dair mahkemeden henüz bağlayıcı bir sonuç çıkmamış ve borç muaccel olmuşsa, her bir alacaklı borluyu ifaya zorlayabilir (yeni B.K. 187 devamı).
-Borçlunun önceki alacaklıya karşı savunmaları temlik edilene karşı da ileri sürebilir: Zamanaşımıdef’i, ibra…
-Borçlu takas isteyebilir(yeni B.K. 188). Şartları:
-Alacağın temliki ile alacağa bağlı fer’i haklar da geçer, buna faiz de dâhildir. Bir istisnası vardır: Kişiye özgü haklar geçmez. ( yeni B.K. 189)
-Alacağın temliki ile alacağa ilişkin bilgi ve belgeler temlik edilene verilmekle yükümlüdür. ( yeni B.K. 190)
Alacağın Temlikinde Garanti ve Kapsamı:
-İvazsız yani bir edim karşılığı yaplmayan veya kanun gereği olan temliklerde alacaklıya yükletilecek bir garanti yoktur.
-İvazlı yani bir edim karşılığı yapılan temlikler de temlik eden işlem sırasında alacağın ve borçlunun ödeme gücünün var olduğunu garanti etmiş olduğu kabul edilir ( yeni B.K.191). Garanti kapsamı şöyledir ( yeni B.K.193):
1. İfa ettiği karşı edimin faizi ile birlikte geri verilmesini.
2. Devrin sebep olduğu giderleri.
3. Borçluya karşı devraldığı alacağı elde etmek için yaptığı ve sonuçsuz girişimlerin yol açtığı giderleri.
4. Devreden kusursuzluğunu ispat etmedikçe uğradığı diğer zararlarını.
-Alacaklı borcuna karşılık bir alacağını temlik ediyorsa, söz konusu miktarın belirtilmesi gerekir. Şayet belirtilmemişse, temlik alan borçludan aldığı ya da gerekli özeni gösterseydi alabileceği miktarı alacağından mahsup eder.
Kaynaklar:
www.muhasebetr.com/yazarlarimiz/neslihan/006/
gulsenyerli.wordpress.com/2012/10/24/alacagin-temliki/
www.ongoren.av.tr/library/Library0908.aspx
www.mazarsdenge.com.tr/printerFriendly.php?contentId=135
temlik.nedir.com/#ixzz2jJTwCy9f
Vikipedi Sözlük
www.diyanet.gov.tr/…aroku.asp?id=1873&harf=t
eksisozluk.com/temlik--434983
www.hukuki.net/showthread.php?70052-Borclar-Hukuku-Alacagin-Temliki
www.ankarabarosu.org.tr/siteler/ankarabarosu/tekmakale/2012-1/2012-1-6.pdfİnsanoğlunun alışveriş yapmaya başladığından bugüne var olan ekonomik bir kavram ve de olgudur temlik. Para denen meta henüz yokken vardı temlik. Bugün ise banka kredileri, tahlil ve bonolar, çek ve senetler, kredi kartları ve nakit ekonominin sözcük hazinesini doldurmaktadırlar. Bu dolduruş öyle bir hâl almıştır ki ne yazıktır ki ekonomiyi hazineden öte bir yığın ‘kâğıt’ çöplüğü konumuna getirmiştir. Peki, ama tüm bu argümanlar işlev dışı kalmış olsa ekonomik çarklar nasıl işleyecek? Ekonomide tüm düzen altüst olmaz mı? Olur olur, dahası ekonomi diye bir şey kalmaz. Yahu kardeşim, ezberlemişiz üç beş terim, hayır olmaz, olmaz da olmaz.
Gelişme, ilerleme istem ve de çabamız olmayacak mı hiç? Tüm kapıları kapatıp, bana ne? Benim keyfim yerinde, deyip, uçurumuma gidiyoruz? Battık da inatla ısrar mı ediyoruz? Yoksa hâlen umursamıyormuyuz?
Efendim neymiş dünya ekonomik krizdeymiş. Olmamasına şaşarım. Bu kafayla çok iyi konumdayız. Bana kalırsa bugün ekmek bulabiliyor ise insanlık, ninelerimizin, annelerimizin eli havada, ağzı duada olmalarındandır. İsterseniz yanlış anlayın yahut basmasın kafanız.
Her neyse, şunu soracağım; yukarıda belirtmiş olduğum, günümüzde piyasalarda geçerli olan ve her biri birer kâğıt parçasından ibaret olan unsurlar mı? Yoksa yeryüzünü şekillendiren ‘toprak’ ve bu toprak üzerindeki mülkleri ekonomide işler hale getiren, temlik mi?
Ne hazindir ki çarşıda pazarda, devasa işletmelerde sözü edilince adeta Türkçe literatüre yeni eklenmiş ve de henüz kamuoyuna deklere edilmemişcesine algılamakta güçlük çektiğimiz bu kavrama yani temlik nedir? Buyurun, kaynakça izahatları ile hep birlikte göz atalım.
1. Mülk olarak verme.
2. Bir hakkın diğer bir kimseye geçirilmesi
Temlik kelimesinin ingilizcesi
law alienation, transferral (of a property or right); conveyance (of a property). –– etmek /y/ to alienate (a property or right); /y, a/ to transfer (a property or right) to (someone); /y, a/ to convey (a property) to (someone).
Köken: Arapça
Temlik ne demek? (Ticari terimler kategorisi)
(Alienation, assignement) Arapça kökenli bir kelime, mülk olarak verme demektir. Hukuki bir kavram olarak, bir malın mülkiyetini başka birinin mülkiyetine geçirmek, mülkiyetin devri anlamında kullanılır. Bununla ilgili olarak, bir kimsenin mal varlığında bir azalma, buna karşılık başka bir kimsenin mal varlığında artma doğuran işlemlere de "temliki tasarruf" adı verilir. Bunlar örneğin satış gibi, mülkiyetin el değiştirmesini gerektiren işlemlerdir.
Devretmek. Alacakların ya da borçların devredilmesi.
Bir hakkın başka birine geçirilmesi.
ing. Assignment
türk dil kurumu sözlüğüne göre:
is. (temli:ki) esk. 1. mülk olarak verme. 2. huk. bir hakkın diğer bir kimseye geçirilmesi.
Borçlar kanunu 162. maddeye göre alacaklının borcu borçlunun bilgisi ve rızası olmaksızın, 3. bir şahıs veya kuruma devredebileceği şeklinde tanımlanmış alacağın devri işlemidir. Temlik işlemi ülkemizde genellikle bankalardan varlık yönetim şirketlerine aktarılan kredi, kredi kartı gibi icra işlemleri başlamış borçlardan kaynaklanmaktadır.
"Sözlükte" bir şeyi birine mülk olarak vermek, birini kral, melik yapmak" anlamlarına gelen temlik, fıkıhta sözlük anlamına uygun olarak, malın birine mülk olarak verilmesini ifade etmektedir. Bu anlamdaki temlik, zekât olarak verilecek malda şart koşulmuştur. Bu nedenle alacağın ıskatı bir temlik olmadığı için zekât vermek olarak kabul edilmemiştir.
Temlik ıvazlı ve ıvazsız olmak üzere ikiye ayrılır. Ivazlı temlik, alışverişte olduğu gibi bir bedel karşılığı verilen maldır. İvazsız temlik ise, zekât, sadaka, hibe gibi tasarruflardır. Bunun dışında, temlik kavramı mecaz olarak, erkeğin boşama hakkını eşine vermesi için de kullanılmaktadır. "
Alacağın temliki, hukuki bir işleme dayalı olarak bir alacağın bütün hak ve vecibeleri ile birlikte alacaklıdan (temlik eden, devir eden) başka bir kişiye (temellük eden, temlik alan, temlik edilen, devir alan) devir edilmesi. Değişik amaçlarla yapılan temlik, genellikle tediyenin sağlanması (borcun ödenmesi) için yapılmaktadır.
Rızai Temlik
Alacağı temlik eden ile temlik alan arasındaki bir sözleşmeye dayalı olarak gerçekleşen bir temlik yöntemidir.
Kanuni Temlik
Alacağın, belli olayların gerçekleşmesi üzerine kanundan ötürü bir başkasına geçmesidir. Ölüm olayının gerçekleşmesi halinde ölen kimseye (murise) ait alacakların kanundan ötürü mirasçılara geçmesi gibi. Burada alacaklar, rızai temlikteki gibi bir hukuki muamele ile değil, kanun gereği olarak kendiliğinden devredilmiş olmaktadır.
Kanuni temlikte alacaklının rızasına dahi gerek olmadığı gibi, ayrıca bir hukuki işlem yapılmasına dahi gerek bulunmamaktadır.
Kazai Temlik
Alacağın bir mahkeme hükmüyle temlik edilmesidir. Örneğin mirasçılar mirasın taksiminde anlaşamadıkları için mahkemeye başvurarak taksimin hakim tarafından yapılmasını talep ettikleri taktirde hakim, bu talep üzerine payları taksim edip mirasçılara tahsis eder. İşte hakimin tahsis ettiği bu paylar içinde bulunan alacaklar mirasçıya mahkeme hükmüyle devredilmiş olur.
Kanuni temlikte olduğu gibi kazai temlikte de alacaklının rızasına dahi gerek olmadığı gibi, ayrıca bir hukuki işlem yapılmasına dahi gerek bulunmamaktadır.
Borçlar Hukuku- Alacağın Temliki
ALACAĞIN TEMLİKİ(DEVRİ) VE BORCUN NAKLİ
1-Alacağın temliki
I-Kavram
BK 162 “alacaklı borçlunun rızasını aramaksızın , alacağını bir 3. kişiye temlik edebilir (devredebilir). Bu işlem sonucunda alacaklı taraf (kişi) değişmiş olur.
Alacağın temliki tediye amacıyla, inançlı temlikte olduğu gibi tahsil amacıyla, teminat amacıyla, ya da bağışlama amacıyla yapılabilir.
II-Türleri
IIa-rızai temlik
Alacağın temlik eden ile temellük eden arasında yapılan bir anlaşmayla devredilmesidir. BK 162-172 de bu tür temlik düzenlenmiştir.
IIb-Kanuni temlik
Belli olayların gerçekleşmesi üzerine kanundan ötürü oluşan temliktir. Örnek. Ölüm olayının gerçekleşmesi halinde ölene ait alacakların kanun gereği mirasçılara geçmesidir.
IIc-Kazai (yargısal) temlik
Alacağın bir mahkeme hükmüyle (karar) temlik (devir) edilmesidir. Örnek: Mirasçılar mirasın taksiminde (paylaşımında) anlaşamadıkları için mahkemeye başvurarak taksimin hâkim tarafından yapılmasını talep ettikleri takdirde hâkim, bu talep üzerine payları oluşturup mirasçılara tahsis eder (özgüler). Bu paylara ait alacaklar mirasçılara mahkeme hükmüyle devredilmiş olur.
III- Alacağın temlikinin şartları
a-Temliki mümkün bir alacağın bulunması
Her şeyden önce temlik edilecek bir alacağın varlığı şarttır. Kural olarak bütün alacaklar temlik edilebilir ancak bunun istisnaları bizzat kanunda belirtilmiştir.
-Kanunun emredici hükümleri gereği bazı alacaklar temlik edilemez. Örneğin kiracının sahip olduğu kullanma hakkını (evin) devredememesi.
-Bazı alacaklar hakkın mahiyeti gereği temlik edilemez. Örnek: Nafaka gibi bizzat alacaklının kendisine ödenmesi gereken alacaklar temlik edilemez.
-Alacaklı ve borçlu yapacakları bir anlaşmayla, temlik edilebilen bir alacağı temliki imkânsız alacak kılabilirler.
b-Temlik anlaşması
Alacağın temliki mahiyeti itibariyle iki taraflı bir hukuki işlem, yani bir sözleşmedir. Bu nedenle, karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanlarının açıklanmasıyla meydana gelir. BK alacağın temliki sözleşmesinin geçerliliğini, yazılı şekilde yapılmasına bağlamıştır.
c- Temlik edenin tasarruf yetkisinin bulunması
Alacağın temlikinin geçerli olabilmesi için, temlik edenin alacağı üzerinde tasarruf yetkisinin bulunması şarttır. Kural olarak bütün alacaklıların alacakları üzerinde tasarruf yetkisi vardır. Ancak bazı hallerde örneğin iflasta iflas masasına dâhil olan malların üzerinde iflas eden alacaklının tasarruf yetkisi yoktur. Geçersiz olarak yapılan bir temlik işlemine sonradan icazet verilerek geçerli hale de getirilebilir.
III- Alacağın temlikinin hükümleri
-Alacak temlik edilince alacaklının malvarlığından çıkıp , alacağı devralan kişinin malvarlığına geçer. Alacakla birlikte ona bağlı olan fer’i haklar da alacağı devralana (temellük eden) geçer.
Yapılan temlik (devir) ivazlı ise yani bir bedel karşılığında yapılmışsa temlik eden “ temlik zamanında alacağın mevcut olduğunu garanti eder” BK 169
Temlik (devir) zamanında temlik edenin bir alacağı mevcut değilse, temlik eden bundan sorumlu olur.
Yapılan temlik ivazsız ise yani alacak herhangi bir karşılık olmadan devredilmişse, temlik eden temlik zamanında alacağın mevcudiyetinden sorumlu olmaz.
Alacağın temliki le borçlu edimini alacağı devralan yeni alacaklıya ifa edecektir. Alacağın temlikinde borçlunun muvafakatine (oluruna) ihtiyaç yoktur. Ancak alacağın devredildiği borçluya bildirilmelidir.
Temlikten haberi olmayan borçlu borcunu eski alacaklıya ifa etmişse borcundan kurtulur. Bu durumda yeni alacaklı alacağı için borçluya değil eski alacaklıya başvurur.
Temlikten haberi olan borçlu borcunu eski alacaklıya ifa etmişse borcundan kurtulmuş olmaz. Bu durumda yeni alacaklıya ikinci efa ifada bulunmak zorunda kalır.
Alacağın kime ait olduğu hususunda bir ihtilaf (anlaşmazlık) var ise borçlu her iki alacaklıya karşı ifadan kaçınarak, borcunu mahkemeye ya da hâkimin tayin edeceği bir yere tevdi ederek (bırakarak) borcundan kurtulur. BK166
Alacağı devralan (temellük eden) borcun ifasını borçludan talep edebilir. Ancak bunun için alacağı devraldığını ispat etmesi gerekir Bunu da temlik senedini (temlikname) borçluya ibraz ederek yapar.
Borçlu temliği öğrendiği andan itibaren eski alacaklıya karşı sahip olduğu itiraz ve defileri yeni alacaklıya karşı da ileri sürebilir. Ancak bu itiraz ve defiler alacağa ilişkin olmalıdır kişinin şahsına ilişkin itiraz ve def’iler yeni alacaklıya karşı ileri sürülemez.
2-Borcun nakli
2a-kavram
Borcun nakli bir borç ilişkisinde borçlunun yerini yeni bir borçlunun alması demektir.
Yani alacağın temlikinin tersidir. Alacaklının şahsında meydana gelen değişme borçlu açısından önemli değildir. Ancak borçlunun şahsında meydana gelen değişme (borcun nakli) alacaklı açısından son derece önemlidir. Çünkü alacaklının her bakımdan güvendiği eski borçlunun yerini hiç tanımadığı ve ödeme gücünden şüphe ettiği yeni bir borçlu almaktadır. Bu nedenledir ki borcun nakli “alacaklının muvafakati ile” mümkün olabilir.
2b-türleri
i-borçtan kurtarma vaadi (iç anlamda borcun nakli)
borçlu ile borçlunun borcunu ödeyerek onu borçtan kurtarmayı taahhüt eden kimse arasında bir sözleşme yapılır. BK173. Bu sözleşme ile taahhüt eden kişi borcu ödemek yükümü altına girmiş olur. Alacaklı ise işlemin dışındadır. İvazsız (karşılıksız) olarak yapılan borçtan kurtarma vaatleri bağışlama taahhüdü niteliğinde olduğundan yazılı şekilde yapılmak zorundadır.
ii-borcun nakli (dış anlamda borcun nakli)
Alacaklı ile borcu yüklenen yeni borçlu arasında yapılan bir sözleşmedir. BK174. Bu sözleşmeyle eski borçlu borçtan kurtulmakta ve yerini alacaklının oluru (izni) ile yeni borçlu (nakil müteahhidi) almaktadır. Alacaklı bundan sonra ifayı eski borçludan değil yeni borçludan talep eder. (nakil müteahhidi). Borcun nakli sözleşmesi hiçbir şekle tabi değildir. Şahsi edimleri içeren borçların nakli mümkün değildir.
iii-Bir işletmenin veya mamelekin (malvarlığı) devri
Bir işletmenin ya da mamelekin tüm aktif ve pasifi ile devri, işletmesini veya malvarlığını devreden gerçek veya tüzel kişi ile devralan arasında yapılacak bir sözleşme ile olur. Bu sözleşme hiçbir şekle tabi değildir.
2c-hükümleri.
-Borcun nakli sözleşmesinin yapılması ile eski borçlu borcundan kurtulmakta ve alacaklı ifa için borcu yüklenen yeni borçluya başvurabilmektedir. Devredilen borçla birlikte borca bağlı bulunan feri borçlar (faiz, tazminat, cezai şart) da devredilmiş olur. Eski borçlunun şahsına ait fer’i haklar ise sona erer.
-Borcu garanti eden kefalet veya rehin gibi haklar ise ancak garantiyi veren kimselerin borcun nakline muvafakat (olur) vermeleri ile devredilmiş olur. Aksi halde bu garantiler sona erer.
-Borcu devralan kimse, eski borçlunun sahip olduğu alacağa bağlı def’i leri (zamanaşımı defi, ödemezlik defi, fesih) de ileri sürebilir.
-Borcun nakli sözleşmesi herhangi bir nedenle iptal edilebilir. Bu durumda, borç tüm teferrutıyla beraber eski borçlu üzerine doğar.
818 sayılı Borçlar Kanununda olduğu gibi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu da1 iki kısımdan oluşmuş olup, alacağın devri (temliki) konusu 818 sayılı Borçlar Kanununun 162-172. maddeleri arasında 6098 sayılı yeni yasada beşinci bölüm başlığı altında 183 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. 818 sayılı Borçlar Kanununun dili, 6098 sayılı yeni yasada sadeleştirilmiş, günümüzde geçerli olan dile oranla eskimiş olan ifadeleri, kolay anlaşılabilir bir ifadeye dönüştürülmüştür. Öyle ki yeni yasada alacağın temliki başlığı alacağın devri şeklinde düzenlenmiştir. Ancak, özel hukukta da oldukça fazla uygulama alanına sahip alacağın temliki kavramı kullanılmaya devam ettiği için yazımızda alacağın devri ya da alacağın temliki kavramı birlikte kullanılacak olup, yeni Türk Borçlar Kanununun 183. maddesinden itibaren düzenleme alanı bulan alacağın devri (temlik) konusu anlatılacaktır
A-TANIM, ŞEKLİ VE HUKUKİ NİTELİĞİ
Alacağın devri (temliki), borç ilişkisinden doğan belli bir talep hakkının devrine yönelik olarak, alacaklı ile onu devralan üçüncü kişi arasında, borçlunun rızasını (onamını) aramaksızın yapılan ve sadece kazandırıcı bir tasarruf işlemi niteliğini taşıyan şekle bağlı bir sözleşmedir. Alacağın temliki, devir eden alacaklı ile devir alan (temellük eden) kişi arasında yapılan bir sözleşme niteliğindedir. Bu nedenle, temlik edenin açık yada örtülü rızası olmadan yapılamaz. Hukuki niteliği açısından alacağın temliki, temlik eden alacaklı ile temellük eden şahıs arasında yapılan bir akde dayanılarak meydana gelen kazandırıcı bir tasarruf işlemidir. Temlik işlemi, belirli alacağı, temlik edenin malvarlığından çıkarıp, temellük edenin malvarlığına geçirir. Alacaklının tek taraflı bir hukuki muamelesi değil, temlik alanla yaptığı bir akittir.
Alacağın devri ile birlikte, alacaklı değişir, alacak hakkı devralana (3. kişiye) geçer. Devralan daha önce temlik edene ait olan alacak hakkını kesin olarak iktisap eder; bunun üzerinde “tasarruf etme” yetkisi kazanır. Temlik eden alacaklının da bu aşamadan sonra artık tasarruf hak ve yetkisi bulunmadığından (kalmadığından) bu alacağa dayalı olarak herhangi bir hukuki işlem yapması mümkün değildir. Bu durumda temlik işlemi ile temlik eden, borç ilişkisinden çıkar ve onun yerine alacaklı sıfatıyla alacağı devralan 3. kişi geçer. Alacakla ilgili her türlü (dava açma, takip yapma, temlik etme gibi) hukuki işlemler bu 3. kişi tarafından yapılır. 2. Alacağı temlik eden borcun ifasını isteyemez, bu hak yeni alacaklınındır. Borçlu, devir yasağı içermeyen yazılı bir borç tanımasına güvenerek alacağı devralmış olan üçüncü kişiye karşı, alacağın devredilemeyeceğinin kararlaştırılmış bulunduğu savunmasını ileri süremez.
Alacağın temlikinde, borcu doğuran ilişkinin kendisi değil, bu ilişkiden doğmuş alacakların tümünün ya da bir bölümünün temliki söz konusudur. Bu nedenle, alacağın temlikinden sonra da, devreden alacaklı, borç ilişkisinden doğan yükümlülükleri ile bağlıdır.
104.02.2011 tarih ve 27836 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
2.Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 01.03.2005 tarih ve E:2005/950, K:2005/4209 sayılı kararı.
Örneğin, bir satış sözleşmesinde, alacağını devreden satıcının malı teslim yükümlülüğü devam eder.
Alacağın devrinin geçerliliği, alacaklının isteği ve yazılı şekilde yapılmış olmasına bağlıdır. Alacağın devri, hak devreden tasarrufi bir sözleşme olduğundan yapılan akdin yazılı olması esastır. Amaç ise, temlik edenin alacaklarının korunmasıdır. Sözleşmenin yapılması ile birlikte, alacak, devredenin malvarlığından devralanın malvarlığına geçer. Yazılı temlik sözleşmesinde sadece alacağı temlik eden tarafın imzasının bulunması yeterlidir. Devralanın kabul beyanının yazılı şekilde açıklanması gerekmez. Kabul beyanı zımni (örtülü) de olabilir.4 Alacağın devri sözü verme ise, şekle bağlı değildir.
B-ALACAĞIN TEMLİKİNİN ÇEŞİTLERİ
6098 sayılı Türk Borçlar Kanununa göre alacağın temlikinin iki çeşidi vardır:
1-İradi (Rızai) Devir (Temlik): Söz konusu Kanunun 183. maddesine göre kanun, sözleşme veya işin niteliği engel olmadıkça alacaklının, borçlunun rızasını aramaksızın alacağını üçüncü bir kişiye devredebilmesine alacağın devri (temliki) denilmektedir. Bu türdeki bir devir iradi (rızai) devirdir. Bütün alacaklar, ister sözleşmeden, ister haksız fiilden veya sebepsiz zenginleşmeden doğmuş olsunlar (yasa veya sözleşme hükümlerine veya işin niteliğine göre yasaklanmış olmadıkça) başkasına devredilebilir. Yeteri ölçüde belirlenmiş veya belirlenebilir olmak şartıyla daha sonra meydana gelecek (müstakbel) alacaklar (örneğin ilerdeki kira alacakları) ve şarta bağlı alacaklar da temlik edilebilir. Bölünebilen hallerde, alacağın bir kısmını temlik etmek de mümkündür. Buna karşılık konu veya zaman bakımından bir sınırlama yapmaksızın doğacak bütün alacakların temlikini öngören sözleşmeler, şahsiyet haklarına, ahlaka aykırıdır, ekonomik özgürlüklerin aşırı derecede sınırlaması niteliğindedir ve bu nedenle geçersizdir.
Alacaklı konumda olan şahıs ya da firma, ticari, ekonomik ve hukuksal nedenler ile alacaklarını üçüncü kişilere devredebilirler. Örneğin, B A.Ş.’nin vergi borcundan dolayı hak ve alacağına haciz konulması istenilmiş ancak, hak ve alacaklarının haciz bildirisinden önce C A.Ş.’ne temlik edildiği durumu düşünelim. (B A.Ş. ile C A.Ş. arasında yapılmış yazılı temlik sözleşmesi mevcuttur.) Temlik işlemi ile belirli bir alacak temlik edenin malvarlığından çıkarılıp, temlik alanın malvarlığına geçirilir. Bu durum alacaklının tek taraflı bir hukuki işlemi değil, temlik alanla yaptığı akittir. Ancak yapılan akdin yazılı olması esastır. Bunun amacı da temlik edenin alacaklarının korunmasıdır. Açıklanan nedenlerle yasaya uygun (yazılı yapılmış ve kanun ile yasaklanmamış, işin niteli gereği de caiz olan) bir temlik sözleşmesi mevcut ise, bu sözleşmeyle alacağın temliki ile birlikte alacak (ve o alacağa bağlı fer’i haklarda) temlik edilene geçeceğinden bu tarihten (alacağın temlik edilmesinden) sonra temlik edilen alacağın, temlik eden kimsenin alacaklıları (vergi dairesi) tarafından haczedilmesi mümkün olamayacaktır. Temlik eden kimsenin alacaklılarının, bu kimsenin üçüncü şahıslardaki alacakları üzerine temlik tarihinden sonra konulan hacizleri, temlik edilen alacak miktarının üzerindeki (ve varsa temlik edilen alacak dışındaki) alacakları için geçerli olabilir.
D-SORUMLULUĞUN KAPSAMI
Devralan garanti ile yükümlü olan devredenden aşağıdaki istemlerde bulunabilir:
1- İfa ettiği karşı edimin faizi ile birlikte geri verilmesini.
2- Devrin sebep olduğu giderleri.
3- Borçluya karşı devraldığı alacağı elde etmek için yaptığı ve sonuçsuz girişimlerin yol açtığı giderleri.
4- Devreden kusursuzluğunu ispat etmedikçe uğradığı diğer zararlarını.
Öncelik hakları ve bağlı hakların geçişinde ise, alacağın devri ile devredenin kişiliğine özgü olanlar dışındaki öncelik hakları ve bağlı haklar da devralana geçer. Asıl alacakla birlikte işlemiş faizler de devredilmiş sayılır.
Devreden, devralana alacak senedi ile elinde bulunan ispatla ilgili diğer belgeleri teslim etmek ve alacağını ileri sürebilmesi için gerekli bilgileri vermekle yükümlüdür.
Alacak, bir edim karşılığında devredilmişse devreden, devir sırasında alacağın varlığını ve borçlunun ödeme gücüne sahip olduğunu garanti etmiş olur. Alacak bir edim karşılığı olmaksızın devredilmiş ya da kanun gereğince başkasına geçmişse, devreden veya önceki alacaklı, alacağın varlığından ve borçlunun ödeme gücünden sorumlu değildir.
Alacaklı, alacağını borcu ifaya yönelik olarak devretmekle birlikte borca mahsup edilecek miktarı belirlememişse devralan, ancak borçludan aldığı veya gereken özeni gösterseydi alabilecek olduğu miktarı, kendi alacağına mahsup etmek zorundadır.
III-SONUÇ
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girecek olup, yazımızın konusu olan alacağın devri konusu söz konusu Kanunun beşinci bölüm başlığı altında 183 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Alacağın devri (temliki), borç ilişkisinden doğan belli bir talep hakkının devrine yönelik olarak, alacaklı ile onu devralan üçüncü kişi arasında, borçlunun rızasını (onamını) aramaksızın yapılan ve sadece kazandırıcı bir tasarruf işlemi niteliğini taşıyan şekle bağlı bir sözleşmedir. Günümüzde, şahıs ve firmalar alacağın temliki müessesesi ile kendilerini güvence altına alarak haciz ve vergi borçlarının ödenmesinin önüne geçebilmektedirler. Bu nedenle, vergilendirmede, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun “Vergiyi Doğuran Olay” başlıklı 19. maddesi ile aynı kanunun “Vergi Kanunlarının Uygulanması ve İspat” başlıklı 3. maddesi doğrultusunda olayın veya işlemin gerçek mahiyetinin araştırılması ve buna göre karar verilmesi önem kazanmaktadır.
ALACAĞIN TEMLİKİ
“Temlik” mülk olarak verme, bir hakkın diğer bir kişiye devredilmesidir. Alacağın temliki alacaklı ile üçüncü kişi arasında karşılıklı iradelerin uyuşması ile tek tarafa kazandırıcı, ivazlı ya da ivazsız yapılabilen, şekle bağlı, genel olarak borçlunun rızasının aranmadığı (istisnai durumlar hariç: kanun, sözleşme, işin niteliği) bir tasarruf işlemidir. Alacağın temlikinin yazılı yapılması gerekmekle birlikte “temlik verme sözü” şekle tabi değildir.
Şekil Şartı (yeni B.K. 184):
Alacağın temliki işlemi yazılı yapılmak zorundadır. Temlik senedinde bulunması gerekenler:
-Açık bir şekilde belirtilen alacak
-Temlik eden
-Açık bir şekilde temlik etme iradesi
-Temlik edenin imzası bulunmalıdır. Temlik edilenin imzası şekil şartından değildir.
Temlik tarihi, yeri, alacağın miktarı belirtilmesi şart olan unsurlar değildir. Bununla birlikte şekil şartından olmasa bile işlem tarihinin yazılmasında fayda vardır. Birden fazla yapılan temliklerde tarih sayesinde işlem sırası ve buna bağlı hak tespiti yapıldığı için önem taşımaktadır. Temlik senedinde tarih atılmamış ama notere onaylatılmışsa, buna ilişkin yatırılan harç makbuzundaki tarih temlik tarihi olarak kabul edilir. Alacağın temliki bir sözleşme olduğundan, temlik yeri sözleşme yeri olacağından herhangi bir ihtilaf halinde davanın açılacağı yer mahkemesi tayini konusunda, somut duruma göre, temlik yerini belirtmek faydalı olabilir.
Temlik kanundan ya da mahkeme kararından kaynaklanıyorsa şekil şartı aranmadığı gibi alacaklının rızası da aranmaz ve üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilir. (yeni B.K.185).
Temlik Konusu:
-Tüm alacaklar temlik konusu olabilir; fakat ( Yeni B.K. 183. Maddesi) “kanun, sözleşme ve işin niteliğinin uygun olması gerektiği hususları gözetilerek. Bununla birlikte alacağın temliki bir hukuki işlem olduğundan genel hüküm gereğince temlik konusu alacak kamu düzenine, genel ahlaka, kişilik haklarına aykırı olamaz.
-Eğer alacak bölünebilir nitelikteyse kısmi temlik de yapılabilir.
-Bir alacağın temlike konu olabilmesi için temlik edenin tasarrufunda bulunması gerekir. Henüz var olmayan bir alacağın temliki mümkündür. Bu işlem temlik vaadi olarak kabul edilebilir.
Temliğin Hükümleri:
-Temlik eden alacağı devretme borcu altına girmiş olur.
-Temlik genel olarak borçlunun rızasının aranmadığı bir işlemdir. Fakat borçlunun iyiniyetle borcunu ödeyip borçtan kurtularak temlik alanın mağdur olmasının önüne geçmek için borçluya temlik işleminin haber verilmesi geremektedir. Aksi halde temlik alan borçluya alacağı için başvuramaz , borçlu iyiniyetle borcunu ifa etmiş , böylece borçtan kurtulmuş olur ve buna dair itirazını ileri sürebilir ( yeni B.K.186). Ayrıca eğer alacağın kime ait olduğuna dair çekişmeli bir durum varsa borçlu borcunu ifadan kaçınıp, mahkemeye başvurup belirlenen tevdi yerine borcunu yatırarak borçtan kurtulabilir ( yeni B.K. 187). Fakat çekişmeye dair mahkemeden henüz bağlayıcı bir sonuç çıkmamış ve borç muaccel olmuşsa, her bir alacaklı borluyu ifaya zorlayabilir (yeni B.K. 187 devamı).
-Borçlunun önceki alacaklıya karşı savunmaları temlik edilene karşı da ileri sürebilir: Zamanaşımıdef’i, ibra…
-Borçlu takas isteyebilir(yeni B.K. 188). Şartları:
-Alacağın temliki ile alacağa bağlı fer’i haklar da geçer, buna faiz de dâhildir. Bir istisnası vardır: Kişiye özgü haklar geçmez. ( yeni B.K. 189)
-Alacağın temliki ile alacağa ilişkin bilgi ve belgeler temlik edilene verilmekle yükümlüdür. ( yeni B.K. 190)
Alacağın Temlikinde Garanti ve Kapsamı:
-İvazsız yani bir edim karşılığı yaplmayan veya kanun gereği olan temliklerde alacaklıya yükletilecek bir garanti yoktur.
-İvazlı yani bir edim karşılığı yapılan temlikler de temlik eden işlem sırasında alacağın ve borçlunun ödeme gücünün var olduğunu garanti etmiş olduğu kabul edilir ( yeni B.K.191). Garanti kapsamı şöyledir ( yeni B.K.193):
1. İfa ettiği karşı edimin faizi ile birlikte geri verilmesini.
2. Devrin sebep olduğu giderleri.
3. Borçluya karşı devraldığı alacağı elde etmek için yaptığı ve sonuçsuz girişimlerin yol açtığı giderleri.
4. Devreden kusursuzluğunu ispat etmedikçe uğradığı diğer zararlarını.
-Alacaklı borcuna karşılık bir alacağını temlik ediyorsa, söz konusu miktarın belirtilmesi gerekir. Şayet belirtilmemişse, temlik alan borçludan aldığı ya da gerekli özeni gösterseydi alabileceği miktarı alacağından mahsup eder.
Kaynaklar:
www.muhasebetr.com/yazarlarimiz/neslihan/006/
gulsenyerli.wordpress.com/2012/10/24/alacagin-temliki/
www.ongoren.av.tr/library/Library0908.aspx
www.mazarsdenge.com.tr/printerFriendly.php?contentId=135
temlik.nedir.com/#ixzz2jJTwCy9f
Vikipedi Sözlük
www.diyanet.gov.tr/…aroku.asp?id=1873&harf=t
eksisozluk.com/temlik--434983
www.hukuki.net/showthread.php?70052-Borclar-Hukuku-Alacagin-Temliki
www.ankarabarosu.org.tr/siteler/ankarabarosu/tekmakale/2012-1/2012-1-6.pdf
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.