- 646 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
KAHRAMANIYIM BU HİKAYENİN...
Ezeli ve ebedi duyumsadığım tüm hislerden sorumlu olanlardan olamadım işte; katı olmayı beceremedim gitti…
Ve kabullenmek: Neyi ama; gerçekleri mi, içimde yaşattıklarım mı yoksa yaşamak zorunda kaldıklarım mı… Üç boyutlu bir film gibi görüp, hissettiklerim.
Biliyorum; kahramanıyım bu hikâyenin; ah, keşke senaryoyu da değiştirebilseydim. Senaristin İlahi Gücü her şeye vakıfken, ben kim oluyorum ki… Öte yandan, kendilerine paye biçenler, nasıl oluyor da bu hikâyeye dâhil olabiliyorlar; anlamış değilim.
Aslında o kadar basit ki her şey. Bırakın da yoluma çıkmayın; gidin kendi hikâyenizde ne yapacaksanız yapın. Ben müdahil olmazken haricimde olanlara, düşün yakamdan. Gidin kendi denizinizde yüzün, hatta boğulabilirsiniz de. Yeter ki yasak sularda yüzmeyin. Burası benim bölgem, benim yaşama alanım. İstersem mayın bile döşeyebilirim ihlal edilen sınırlarıma: Yeter ki, mecbur bırakmayın beni…
Hani gerçeklerden ve kabullenilmesi gerekenlerden bahsediyorduk da… Bırakın şu ön yargıları, bırakın da rahat bir nefes alayım. Ben siz olamam ki, siz de ben olamazsınız. Zira uymam ben çoğunluğa; üstelik ne zorundayım ne de istiyorum. İyiyim ben böyle…
Kırıcı olmaktansa, kırmaktansa yürekleri naif ve kırılgan olmak bin kez daha iyi.
Asla korkak değilim ama hesap vermek zorunda olduklarım var: Önce Yaradan, sonra vicdanım ve tüm sevdiklerim.
Sorumluluklarım var, inançlarım, ideallerim. Ya zaaflarım; bırakın o da bana kalsın. Ama garanti veririm ki, oldukça dirayetliyimdir, iradeliyimdir.
Son bir itiraf: Hayat size rağmen, çok güzel.
Eğer ki; karanlık gölgelere ve onca kir pasa rağmen, güneş her gün yeniden doğuyorsa; bilin ki Yaradan umudunu kesmemiş insanlardan. Ve her şeye rağmen, yine dönüyor dünya ve masum yavrular merhaba diyor hayata.
Tüm kaosa rağmen, her ne kadar doğa dengesini yitirse de, tabiat aynı coşkuyla büyülemekte gören gözleri, hisseden kalpleri…
Ne kadar soru varsa cevabını merak ettiğiniz, alın sizin olsun tüm o sorular; önce kendinize bir sorun sormak istediklerinizi…
Biraz sevgi tohumu ekmenizi öneririm kalplerinize, eğer kaldıysa yüreğiniz; biraz vicdan, biraz da anlayış. Ama en başta maneviyat.
Acımamak elde değil bazılarına. Yemin ederim ki; nifak ve kötülük vicdana en ağır geleni. Atın şu külfeti, hadi atın gitsin. Belki biraz hafiflersiniz. Ve yol yakınken, kaldırın başınızı, en yukarı kaldırın ve sadece hissedin. Zor değil; belki siz O’nu gönül gözüyle görüp, duyumsamaktan acizsiniz ama şükür ki; her bir adımınız kayıt altında hem de silinmemek üzere.
Eminim ki GBT’niz bayağı yüklüdür. Farkında değilsiniz ama işiniz zor her ne kadar yolunda gitmekte olsa da hayatınız.
Bırakın zulmü, bırakın şu beşeri kifayetsizlikleri…
Son bir şey daha… Zaaflarınızla, eksileriniz ve artılarınızla kendinizi kontrol altına alıp, sadece insan olun en azından deneyin. Bunu borçlusunuz kendinize ve o İlahi Güce.
Dönün O’na; yüzünüz ve kalbinizle, sığının ve isteyin, sadece O’ndan isteyin.
Ve af dileyin. Unutmayın, O’nun haznesi o kadar geniş ki; size bile yer var yaşattığınız tüm olumsuzluklara rağmen…
YORUMLAR
Gerçekten çok güzel ve faydalı bir yazı.
Gözle değil de,
gönülle okuduğunuzda,
inanılmaz kendinizi buluyorsunuz içinde.
Kendinizle hesaplaşıyorsunuz,
kendinizi ölçüp biçiyorsunuz...
Kendinizi dinliyorsunuz,
içinizdeki sese kulak veriyorsunuz ister istemez...
Yazar,
kendini anlatmış satırlarında ama,
asıl anlattığı tüm insanlıktır...
Güzeldi...