- 802 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ADALET
ADALET
Sözlük anlamı ‘’Hak ve hukuka uygunluk, hakkı gözetme’’ manasına gelmektedir. Herhangi bir insanın hakkına girmeden, hukukî kurallara bağlı kalarak yaşamımızı şekillendirmemiz için gerekli olan kurallar bütünüdür.
İnsanlar, menfaatleri için attığı adımları adalet kavramı ile bağdaştırmaktadırlar. Yapmış oldukları etkinliklerin, adalet ve hak çerçevesinde ilerlediklerine, onlarca her zaman öncelik kendileri ve çevrelerindeki kişilerin hakkını ön plana çıkarmaktır. İnsanlar nedense her şeyi kendi çıkarları için şekillendirmekteler. Örneğin; Kur’ân’ı Kerimi yorumlayan bir ateist kendi doğrularına göre yorumlarken bir diğer kişi ise kendi doğruları açısından yorumlar. Halbuki ne anlatılmak istenildiği apaçık ortadadır. Fakat çıkarlara ters düştüğünden kabul edilmez.
Hz. Musa zamanında Firavun Allah’ın var olduğuna inanmıştır. Fakat bu onun çıkarlarına ters düştüğü için kabullenmemiştir. Aynı durum Hz. Peygamber zamanında da olmuştur. Peygamberimizin amcası ve yandaşları doğru olanı bilmesine rağmen kabullenmemişlerdir.
Şahıslar kendi çıkarlarını ön plana çıkardıkları zaman ortada adalet, hak, hukuk gibi kanun koyucu kavramlar ortadan kalkar.Nasıl mı?
Bunu da örneklerle açıklayalım. Üniversite yıllarımda tanıştığım bir arkadaşın aylık geliri 1000 TL ve üzerine tekabül etmekteydi. Ben ve diğer arkadaşlarım aylık geliri ise 280 TL idi. ‘’Nasıl oluyor da bizden fazla maddi gelire sahipti.’’ Diye düşünmekten alıkoyamıyordum kendim.
Bir süre sonra araştırdım ve şunları öğrendim. 280 TL Devletten, 250 TL Rektörlükten, diğerlerini de ilçe merkezlerinin sağlamış olduğu burslardan elde ediyormuş. Lakin kafama takılan birkaç soru daha vardı.
‘’ Petrol ofisleri, arabaları, evleri vs. olan biri nasıl oluyor da bu bursları alır? Hemen yanımızda bulunan arkadaşlarım arasından maddi durumları kötü olan ve zar zor okutulan Kahramanmaraşlı arkadaşım ise devletin sağlamış olduğu Geri Ödemeli Burstan faydalanırdı.’’
Burada adalet kavramından eser gözükmemektedir. Kahramanmaraşlı arkadaşım sabah akşam ders çalışır. Sınıfın %10’luk dilimine girer. Bu sayede ödemiş olduğu dönemlik harç parasının bir kısmını öder. Başarı için çabalamıyordu. Sadece harç parasının belli bir kısmından muaf olmak istiyordu. Diğer arkadaşım ise ‘’ Dört dönüm bostan, yan gel yat oğlum Osman’’ diyordu. İşte adalet kavramı bu şekilde işliyor. Haklıya hakkını vermemek, haksıza ise hakkından fazlasını vermektir. Şimdi soruyorum size burada hak, hukuk, adalet nerede?
Gelecekte yaşayacağımız hayatın temellerini kurabilmek için, hayallerimiz için, ailemiz için kendi hayatımızı belli bir noktaya taşıyabilmek için, yıllarca eğitim hayatında yıllarımızı veriyoruz.
Polis olabilme umuduyla yanıp tutuşan dostum Tanju, bu umudunu gerçekleştirmiştir. Fakat başından nelerin geçtiğine bir o bir de ben şahit oldum. Senelerce oku, sınavı kazan, gerekli sağlık kontrollerinden geç, sonra gel mülakat sırasında ret edil. Yine de umudunu kaybetmeyip bir sene sonrası için tekrar hazırlanır. Ve yine koşuşturmacalar başlar. Sınav, sağlık kontrolleri vs. derken yine en zorlu dönemeç karşısına çıkar ve yine ret cevabını alır. Ailesine, çevresine bu durumu nasıl açıklayacaktı. Kafasından bin bir türlü soru işaretleri dolaşıyordu. Hak, hukuk, adalet çerçevesinde, emek döküp alnının teri ile kazanmak için çabalarken, orada bazı insanların arkasına aldıkları ‘’dayı’’ mahlaslı kişilerin selamı ile kabul edilen insanların varlığına şahit oluyor. Ağrına gidiyor tabi. Senelerini ver, çalış didin ama gel ret edil. Diğer kişiler ise bir selam ile bütün işleri hal olsun. Kemal Sunal ağabeyimiz de ‘’dayı’’ mahlasını ön plana çıkarmak için çabaladı. Güldürerek insanlara ‘’dayı’’ mahlasını çok iyi öğretti. Dostum Tanju bunları gördü ve buna rağmen yıkılmadı. ‘’Amaç uğrunda ne olursa olsun sonunda başarı elde edilecekti.’’ Diye söylendi kendince. Bir yıl daha hazırlanırken aynı zamanda da Açık Öğretim’den bir bölüm okuyordu. Günler haftaları, haftalar ayları, aylarda yılları kovaladı ve alışılmış kovalamaca gelip çatmıştı. İnanç, yıkılmayan bir et yığınıdır. Her şey tamam ve son mülakat kalmıştı. Allah emrederse ve kaderde varsa her şey olur. O, bu, şu kişiler ‘’dayı’’ mahlaslı kişileri kullanarak geldikleri eri benim kardeşim tırnağı ile kazıyarak geldi.Mutlu sona ulaşmıştık 3 sene aradan sonra.
Değerli dostum ve kardeşim şu anda hayalini süslediği bölümü okuyor.
Peki sırtlarını sıvazlatıp da kazanan o kişiler hak ediyorlar mı?
O tür insanlardan duyduğum ve asla unutamayacağım bir cümle aklıma gelmişken sizlere sunayım.’’ Allah’ın izni ile bu sınavı kazanacağım.’’ Fakat kazandıran Allah’ın izni değil, ‘’ Dayının’’ sözüdür.
Adalet bu şekilde yürümemeli. Hak eden hak ettiği noktalara gelmelidir.
Kendinizi o insanların yerine koymayı deneyiniz. İntihar eden, kendini öldüren, hırsızlık yapan bunlar gibi nicesine tanıdık oluyoruz.
Adalet, en son Hz. Ömer zamanında görülmüş.
İbrahim Halil ÖZLÜ
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.