- 332 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Tıraş Suyu
TIRAŞ SUYU
Bir yaz günü. Günlerden Cuma. Muhsin duş almış. Beyaz gömlek giymiş. Giyinip kuşanmış. İki dirhem bir çekirdek. Eren, Selim,Halil... Mövlüt Mevlit Şahin) emminin odanın dibinde ayaktalar.Dinelmedeler. Gülüm şakım. Sesleri ta ötaçeden (öte geçe,öte yaka) duyuluyor. Ötaçe, derenin karşı yamacı. Bizim köyün tam ortasından bir dere geçer. Derenin üstünde Mulla Osman’ın Memet ‘in yaptırdığı köprü iki yakayı birleştirir.
Gençlerin bu coşkusu Mövlüt emminin hoşuna gitmiyor. Hemen diplerinde yeni yetmelerin çığlık çığlığa konuşmaları rahatsız ediyor onu. Ama bunu söylemiyor Mövlüt emmi. Keşke söylese. Dese ki:
“Yiğenlerim! Bak burda şakalaşıyorsunuz. Çok gürültü oluyor. Biz razı değiliz.Rahatsız oluyoruz.”
Demiyor. Sebebi bu yeni yetmeler ya komşu çocuğu veya yiğeni. Kime ne desin?
Mövlüt emmi tıraş olmuş. Vakit yakın. Cumaya gidecek. Selim:
“Hadin Aşşabet (Aşağı Bent)’e gidek. Çimek de cumaya yetişek...” dedi.
Muhsin karşı çıktı Selim’e:
“Oğlum! Ben banyo yaptım. Ben bete mete gitmem. Siz giderseniz gidin.”
Bunlar “Gidelim- Gitmeyelim.” tartışıyorlar.Tam bu sırada pencere açıldı. Bir leğençe su aşağı boca edildi. İki dirhem bir çekirdek Muhsin tepeden tırnağa ıslandı. Hem de sabunlu tıraş suyuyla... Eli yüzü beyaza büründü. Mövlüt emmi tıraş suyunu dökmüş aşağıya:
“Hi!..Hi!..Hi!.. Sen mi vardın yiğenim? Fark etmedim seni” ayaklarında.
Muhsin üzgün,perişan:
“Mövlüt emmi dedem yaşındasın. Sana ben ne deyim?” dedi. Selim,Eren, Halil gülüyorlar. Gülmekten gözleri yaşarmış. Muhsin yavım yavım yalvarıyor:
“Hadi Aşşabet’e gidek de çimek.” diye.
Yarenleri olmazlandılar. Sırf Muhsin’e gıcıklık olsun. Yoksa onların da canına minnet. Nitekim hayli nazlandılar. Muhsin’i gıcık ettiler. Sonra düştüler Aşşabet yoluna. Çimdiler. Muhsin beyaz mintanını da yıkadı. Aklanıp paklandılar. Bir daha da Mövlüt emminin odasının dibine yaklaşmadılar.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.