KURTULUŞ SAVAŞINDA KADINLARIMIZ
Nazo Naz
KURTULUŞ SAVAŞINDA KADINLARIMIZ . .
Kadınlar onların gözyaşı alın teri birbirine katılmış yarı aç yırtık elbiseleri ağlayan yetim kalan öksüzleri ile kalan kadınlarımız kadın kahramanlarımız kara fatma lar şerife bacılar makbule ayşe hatice gelinler
ADVİYE Ana .
Adviye ana dönmeyen çanakkale savaşına gidip te dönmeyen erini bekledi yıllarca . Her sokağa çıkışta oğluna tembihler di oğlum ben pazara çıkıyorum baban gelirse haberdar et beni ben komşuya gidiyorum baban gelirse haberdar et beni teyze ne gidiyorum baban gelirse haber et bana hep bekledi yıllar geçti yaşlandı elinde baston yine nereye gitse oğluna oğlum baban gelirse haberdar et beni gün geldi hastalandı yataklara düştü ağırlaştı . Ölüm yaklaştı yatağında hafifçe doğruldu yine oğluna zor duyulan sesle hakkını helal et baban gelir se seni hep bekledi de birden gözlerini açtı irkildi kapıya baktı hoş geldin erim hoş geldin seni bekledim dedi ruhunu teslim etti .
ŞERIFE BACI
16 yaşın da etkendirdiler onu iki ay sonra eşini askere aldılar altı ay sonra şehit olduğu haberi geldi köye kimsesiz parasız di köyün yaşlıları toplanıp savaş gazisi bombayla ayağı kopan bir gözü kör olan gittik ce kulağı az duyan yusuf la evlendirdiler . Bir kızı oldu adını Elif koydu Elif emdikce anasının sütünü çoğaldı . Köyde salgın hastalıktan yetim kalmış bebeleri süt bulamayan çocukları emzirdi bütün köyü süt kardeşi yaptı süt annesi oldu . Evden hariç dışarı işlerine de baktı yaptı kağnı ile tarla sürdü ekti biçti . Bir gün köye tellal geldi ey ahali cuma günü her evden bir kağnı cepheye mermi taşıyacak cephane yüklenecekti İneboludan gemilere yüklenecekti muhtar listeyi açıkladı Şerifeninde ismi vardı Elifini bırakacak kimsesi yoktu aldı yanına düştü yola kağnısıyla yüklendi cephanelik mermilerin arasına kuru ot yaydı yorganını sıkıştırdı mermiler arasına Elifi yatırdı kapattı üstlerini . Çıktılar yola kar var yollar camurdu öküzleri güçsüz zayıftı yıkıyordular yerlere zaman zaman şerife çekiyordu kağnıyı Konvoydan geride kalmış tek başınaydı hava soğuk üşüyordu.kardan bir adam gibi yıkıldı yere ağlıyordu neden sonra Elifin ağlayan sesini duydu donmus ayakları ile tırmandı kağnıya .Ertesi gün kağnıyı bulan görevlilerin gördüğü manzara şuydu kağnınin üzerinde iki büklüm donmus bir kadın bir kadın cesedi ve ağlayan bir bebek kaldırdılar Şerifeyi yorganın altında aglamaktan bitap düşmüş tü bebek kadın sanki mermiler ve bebeğin üstüne kapanarak soğuğa karşı siper olmuştu onlara korumuştu bedeni ile
TAYYAR RAHİME_
Rahime memleketi düşman işgaline uğrayınca milli kuvvetler kaatılmış ,kendisine bu er işidir diyenlere vatan savunmasında hepimiz eriz düşman toprağımızı basmış elim silah tutuyor bende savaşacağım,demiş amansızca savaşmıştır.Bu arada düşmanın hakim olduğu yerlerde şehir düşen askerlerimiz çiğnenmesın diye siperden fırlayıp şehitlerden birisini sırtına alıp getiren Rahime den cesaret alıp siparlerinden fırlayan diğer askerlerde şehitlerimizi siperlere askerlerimizi geri getirmişlerdir.Bu olydan sonra Rahime ye Tayyar Rahime (uçan) demişlerdir.Savaş sırasında erkeklerin tereddüt ettiğini gören Rahime ben kadın halimle,korkmuyorum ,size yakışır mı yerde sürünmek, saklanmak diyerek arkadaşlarını hücuma teşvik etmiştir.Ve alnından vurularak şehit düşmüştür.
GÖRDESLİ MAKBULE
Makbule Halil efe ile evlenmiş daha evliliğinin ilk aylarına eşi ile düşman karşısına geçmiş silaha sarılmışlardır.Kurdukları çetelerle dağlara çıkmışlar düşmanla çarpışmışlardır.Çok zaman baskın yapan bazan da baskına uğrayan akıncı müfrezesinin kahramanlık sembolü olan Makbule düşman ateşinin durakladığı bir anda kükremiş aslan gibi saldırmış ,ateş gibi parlamış,lakin o ateş aynı anda sönmüştü..Cesur kadın alnından aldığı mermi ile yere yıkılır.Başta Halil efe olmak üzere bütün erkekler bu acıyla sarsılmışlardır..Onu gömmediler.Sipere uzatıp üstünü bir kaç avuç toprakla örttüler..Çünkü savaş devam ediyordu.
KARA FATMA.
Kadın isem Türk değilmi yim diyerek İstanbul’’dan kalkıp bazan atla bazan yürüyerek Sivas a gelyor Atan’’ın karşısına çıkıyor,.’’ Bütün millet vatanın kurtarılmasını bekliyor ,işte kadın halimle geldim emret’’ diyor .Ne iş görürüsün diyor ATA silah kulanırmısn ata binermisin..savaştan korkmaz mısın diyor Atatürk.Atada binerim silahta kullanırım muhabere bana düğün gibi gelir diyor.Ata bütün kadınlarımız senin gibi gözü pek olsalar diyor.. Kara fatma lakabı oaradan korkusuzluğundan geliyor.Atanın emri ile İstanbul’a dönüyor.On beş vatansever gençle Koca eline geçiyor köylerde teşkilat kuruyor. gevyede cephe tutuyor çarpışıyor yaralanıyor .Orduya çavuş oluyor.Büyük hizmetler veren kara fatma nın nişanesi bir yara ile bir madalya oluyor.Ölünceye kadarsavaşta giydiği kara elbisesinin benzerini çıkartmıyor üzerinden,madalyasını gururla taşıyor.Kara Fatma Endişeli günlerimizin sayısız kahramanlarından biridir..
Tarihimizi zaferlerle süsleyen yüce şahsiyetleri yetiştiren cephelerde omuz omuza çarpışan mücadele veren ayakları altına cennet vadedilen kadınlarımız annelerimiz.Onlar bir destandı çiçek, çiçek açılarak ,ufuklara saçılarak Meleklerin gözü önünde cennete gitmiş analarımız ,bacılarımız ecdadımız... ruhları şad olsun..
NAZO_50
YORUMLAR
Kurtuluş savaşında, yüzündeki peçe ile değil, başındaki hörgüç ile değil, yerleri süpüren pardösüsüyle değil; başındaki yemenisi, yazması ile mücadele vermiş analarımız, bacılarımız, bizleri doğuranlar, bizleri yetiştirenler.
Ciğerleri acıdan sökülse de, “önce vatan” diyebilen daima hür yaşamış, tarihi şan ve şerefle dolu kahramanlar. Karadeniz kıyılarından, Ereğli’den, Zonguldak’tan, İnebolu’dan, Ordu’dan cephelere silah, cephane, malzeme, yiyecek ve giyecek taşıyanlar. Kuvayi Milliye’ye canını adayanlar, hastanelerde yaralı askerlere şifa olanlar.
Binyıl, tam binyıl kılıçların gölgesinde, inançların zilletinde inim inim inleyen kadınlarımız genlerindeki asaleti yitirmedi. Onların feraseti, onların cesareti, onların aklı selimi tinlerinde nesilden nesile, anadan kıza, nineden toruna aktarıldı hep diri kaldı.
Dünya alem çok iyi biliyor ki, kadınlarımız başkalarına benzeseydi; erkekler savaşır, kadınlar kazanan tarafın malı olurdu. Oysa kadınlarımız cephelerde savaşıp ölmeyi buna tercih etmişlerdir. Bizim dışımızdaki İslam topluluklarının yapısı ve öğretisi ta peygamber zamanından beri böyle değil mi?
İşte bu zillet, esaret, cariyelik, kölelik ve en önemlisi erkeğinden ayrı-farklı konumda-daha gerilerde olma alçaklığı bizim kadınımızı bozar. Bizim kadınımızın yaratılışı, kemikleşmiş gelenekleri buna izin vermez.
Günümüzde az-çok imkanı olan, dünyadan biraz haberi olan kadınlarımızın gericiliğe, ilkelliğe, çağ dışılığa dirençleri, azimli savaşımları bu yüzdendir. 90 yıllık cumhuriyetimiz ciddi kadın kahramanlar yetiştirdi. Bin yıllık esarete rağmen canını ortaya koyarak aklına yatmayana direnen, özgürlük savaşı veren çok kadınlarımız var.
Şimdilerde kadınlarımız izole edilmek, bilgiden, çağdan uzak tutulmak isteniyor. Kadınlarımız uyandığı zaman neler başaracaklarına 3000 yıllık geçmiş tanıktır.
Korkulan budur.
Erkeklerimiz gerektiğinde özveride bulunmalı, fırsat ve cesaret vermelidir. Bu hayat memat meselesinde bencillik veya kompleks yapılmamalıdır. Kadınlarımızın aydınlanma, daha doğrusu karanlığa gömülmeme savaşımında onların yanında olunmalıdır. Bu geleceğimiz için varlığımız için çok önemlidir.
Çünkü karşımızda bir düşman var. Toplumumuzun güçlü ve zayıf yanlarını analız etmiş, buna göre strateji saptamış taktikler geliştirmiş bir düşman bu.
Kadınlarımızı kişisizleştirdiğinde kazanacağını bilen bir düşman.
Saygılar.