Mütevazı Monologlar
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
*Kızgınsın da kime, neye?
Duyamadığın seslere mi? Ömründe buruk geçmiş bütün an’lara mı? Önce sırnaşık sırnaşık bakıp sonra kuyruğunu sallayarak giden kediye mi? Bir zaman inandığın ve kutsallığını sonuna kadar savunduğun dilbilgisi kuralların yerini alan bozuk imlalı cümlelerine mi?
Yoksa her şey değişir diyen o filozofun aksine değiştiremeyeceğinin bazı şeylerin de var olduğunun farkına varmaya mı, neye , söyle?
*“…Sen anlamazsın tabii. Anlamak için, insanın bazı eksik yönleri olmalı”( O.Atay)
Anlıyor musun?
Yanı senin de anlamak için bazı eksiklerin, bazı hataların var mı?
*“Özleyip de vardığım her yerden,
Hemen kaçsam diyorum
Ne aradığımı biliyorum, ne bulduğumu
Bilmem neresinde yanıldım ben bu hayatın” (A.Erhan)
Yok yok, yanıldığımız yerleri de iyi biliyoruz, biliyoruz da bir türlü kabullenemiyoruz. Bizim ortak noktamız hüzün, ama öyle ortada ve görünen bir hüzün değil, neşenin, yüzümüzdeki tebessümlerin arkasına gizlenmiş, sığınaklar kurup orada korunaklı saklanılmış bir hüzün. Öyle sanıldığı gibi vasıfsız bir hüzün de değil. Besleyip özenle büyütülmüş bir hüzün.
*Yalnız kaldığı için acı çektiğini sananları anlamıyorum, oysa yalnızlık da büyük lüks, insan kendisiyle kalabilmenin kendine kalabilmenin ne değerli olduğunu fark edince bazı yalnızlıkların dünyalara bedel olduğunu anlıyor. Bazen ismim unutulsun istiyorum, herkes ismimi unutsun, bir süre ismim hiç söylenilmesin, bir süre herkesten uzak olayım, bir süre sessizliğe boğulayım, üç beş kitabın içindeki derin bir acıya dalayım ve orada kaybolayım istiyorum. Bir hayalet olmak mesela ben herkesi göreyim de hani, kimse beni göremesin istiyorum.
*“ Dizlerimin üstüne çöküp sudaki aksime bakıyorum. Bu yüz benim yüzüm. Bu gözler benim gözlerim. Ellerim benim ellerim… Hep kendim kalacağımı idrak ediyorum o zaman. Tanrım, bu nasıl bir lanet? Derimi yırtmak, gözlerimi oymak, dişlerimi sökmek bir işe yaramaz. Kendime mahkûmum. Ağlasam gözyaşlarım benim gözyaşlarım. Ben cehennemde değilim, cehennem benim içimde” (Cehennem çiçeği)
Aslında tek cennetin insanın kendi içinde var ettiği cennet olduğunu anlıyoruz ve kimseyi cehennemlerimizden ötürü suçlayamayacağımızı. Bir adamın dediği gibi hayatı anlamamış gibi yapmanın aslında hayatı kabullenememekten kaynaklandığını fark edemiyor ve hayatı anlamamış numarası yapıyoruz.
*Mutfakta iyi olan insanları hep kıskanmış ve onlara özenmişimdir. Ne bileyim sanki bu insanları sevmekle, hayatı sevmekle paralel gibi gelmiştir bana. Hem sabır işidir mutfak, özen ve sevgi gerektirir. Hayatı ve insanları kabullenmek gerekiyor mutfak için ve daha kendini kabullenememiş insanlar mutfakta çok da başarılı olamaz gibi geliyor.
*Dün Montaigne’i sevme nedenimi daha iyi anladım. Çünkü kapı komşumla karşılaştım. Kapı komşusuyla karşılaşıp aklına Montaigne gelen çok insan olmasa gerek . Gülümseyip, herkesin yaptığı sıradan ve rutin bir diyalog kurmaya çalıştım. Ama bu küçücük diyalogda dahi aptalca hatalar yaptım.
Bütün yakınlığınızın kapı önünde karşılaşmaktan ibaret olduğu birine hangi insan “nereye” der ki. Nereye ise nereye, bu beni ne ilgilendirir hem. Tamamen kendimi suçlu görme evresini atlattıktan sonra düşündüm. Biriyle konuşabilmek için, öncelikli şey onunla konuşmayı istemek...Tabi bir de karşıdakinin Yılmaz Özdil’den bile daha havalı olmaması.
Gelelim Montaigne’e ve onu neden sevdiğime. Ben de onun gibi kendiyle, diğerleri ile konuştuğundan daha fazla konuşan biriyim. Kendinle konuşmak başkalarıyla konuşmaktan daha kolay. Kendini anlatmak, başkalarını anlatmaktan daha az tehlikeli. Ama ikimizin yazdıklarını da bir ruh bilimci okusa ve onu ve beni bir mısra ila anlatsa onun yazdıklarının “ Dünya bir sabahtır ki yaklaşamaz gönlüme” dediğini, benim yazdıklarımın ise “İçine kapanan suda batan bir gemi gibiydim” dediğini söyler.
*“oysa ben akşam olmuşum
yapraklarım dökülüyor usul usul
adım sonbahar” (A.İlhan)
Ve bakın kasım geliyor, ne ilk ne de son kez.
Sinem Ilgın Omay
Mütevazı Monologlar Yazısına Yorum Yap
"Mütevazı Monologlar" başlıklı yazı ile ilgili düşüncelerinizi ve eleştirilerinizi diğer okuyucular ile paylaşın.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.