- 639 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
TAŞRADAKİ KOMŞUMUZ
Çocuklarımın işleri nedeniyle uzak bir şehre taşınmış,yeni bir ev tutmuştuk.Komşumuz yalnız yaşayan emekli bir bayan öğretmendi.Benim yaşlarımda vardı.Aynı meslekten olunca da ilgilenmek istemiştim.Bir kaç kez konuştuk ama pek iç açıcı konuşamadı.Anladım ki,taşrada komşuluk başkaydı.
Bir daha selamı sabahı kestik.Daha sonra hanıma birkaç kez ziyaret etmesini istedim ama o da sağlıklı bir görüşme yapamadı.Biz yine ara sıra karşılaşıyor,apartman toplantılarında da olsa karşı karşıya geliyorduk.Sevecen ve içten samimi olduğu belliydi.Fakat çok az konuşuyor ve fazla açıklama yapmak istemiyordu.Ta ki bir bayram sabahı,hanımı ve çocukları alarak kapısını çalana kadar.
Aynı katta ve dairelerimizin kapısı karşı karşıyaydı.Ne onun kapısını çalan ne de bizim ziyaretimize gelen vardı.Sabah kahvaltıdan sonra hanıma ve çocuklara;
---Giyinin karşı komşumuzu ziyarete gideceğiz,dedim.
Hanım da çocuklar da mırın kırın ettiler ama mecbur bıraktım.
Giyindik,kuşandık uzak bir akrabayı ziyarete gider gibi karşı kapıyı çaldık.
Nazik bir şekilde;
---Eğer kabul ederseniz bu bayram sabahı sizleri ziyarete geldik,dedim.
---Buyurun efendim!O ne demek ?Kapı bir komşunun ziyareti başım_gözüm üstüne.
Eve girdik.Hoş-beş ettik.Bayram şekerlerini ve çikolatalarımızı aldık.
---Çay hazır komşular,dedi.Baklava da yptım.Getireyimde birlikte yiyelim.Hem de şu bayram sabahı iki laf ederiz.
Hanım ve çocuklar bana baktı.Ben başımla “Olur!”dedim.
Oturduk…
Baklavayla çayları içtik .Gelmişten-geçmişten hayat hikayelerimizden konuştuk.O anlattı,biz dinledik.Biz anlattık, o dinledi.
Eşi de öğretmenmiş. Vefat etmiş.İki erkek çocukları varmış.Evliymişler.Çocukları okula gidiyormuş!Ev de anneleri bakıyormuş.O yüzden hocanıma yüklükleri yokmuş.Önce çocuklarına dükkan açmışlar.Dükkan batmış.Çocuklar daha sonra başka işlere girmişler.Evleri kendilerinin olduğu için rahatça geçinip gidiyorlarmış.Onlar da sık sık gelmiyorlarmış.Hatta bayramın ikinci günü ancak gelirlermiş.
--- Yine de “Allah yokluklarını vermesin!”dedi.Hiç olmazsa torunlar sıkışınca paraya geliyor. O zaman konuşuyoruz. Yalnız başıma yaşayıp gidiyorum işte.
---Evet,dedim.Yalnızlık zor.Allah kimseye vermesin.Keşke daha önceleri gelip gitseydik?
---Gelemedim,dedi…Sizi tanımıyordum.Aynı meslekten de olsak insan herkese güvenemiyor işte!
Sonra hanımla,çocuklarla konuştular.İki dakikalık bayram ziyareti öğleye kadar sürdü.
Yemeği de burada yiyelim diye ısrar etti ama kabul etmedik.Biz kalabalık, 0 ise yalnızdı.Ona yük olmak istemedik.Sık sık ziyaret etme sözleri ile ayrıldık.
Orada iki yıl daha kaldık. Dediğimiz gibi oldu.O geldi veya hanım ona gitti.Yediler içtiler.Hatta bizim oranın özel yemeği “Bat”ı ve “kısırı”çok sevdi.Sık sık yaptırdı.Bizimle birlikte severek yedi.
Ayrılık günü geldi. Biz,göçmen kuşlar misali başka şehire göçtük.
---“Allah’a ısmarladık”derken,hanıma,çocuklara sarılarak ağladı.
---“Keşke daha önce tanışsaydık.Ya da siz hiç gitmeseydiniz,diye hüzünlendi.
Aradan yıllar geçti.Hala telefonla da olsa haberleşiriz.
Taşrada da olsa komşuluk aynı. İyi insanlarla karşılaşılırsa hep devam eder.
Yeter ki,insan olan insanları bul!
Kemal DOĞANAY