- 886 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Ölüme Dair,
ÖLMEYE DAİR,
Sabahları keskin tütün kokusu ve kahve..Kahvem yaşadıklarım kadar el yakıcı ,can yakıcı. Üç duvar ve tek pencereli mezarlık seyirli penceremde ben;bütün oda yaşanmışlıklarımın uyarıcı gözleriyle dolu bakarken bana, şımarık bir göz kırpmasıyla cevap veriyorum onlara: Merak etmeyin sizi unutmadım der gibi..Arkası dönük bir sandalyede oturdum sevgili ölüler size. Arkamdam vurmayacak bir tek siz kaldınız ya,ne geçiyorki acep aklınızdan ? Çoğu zaman ben size üzülürken ,sizler benim yaşıyor olmama mı acıyorsunuz acaba?
Ruhumu en ince delikli süzgeçlerden geçirdi ömür. En gergin bir kanaviçeyi tutuşturup elime ’’al bunu öğren ’’dedi sanki. Ve yanlış bedastan adresleri verildi elime, ilmek attığım çok yerde çok kanadı ellerim bu yüzden. Merak edecek bir şey bırakmadan gönderiyor yaşam beni sizin yanınıza. Belki de birlikte yatarken oralarda sohbet etme imkanımız varsa,ha bak o zaman haklısınız bana acımakta..!
Ama ben ruhumdaki bütün göç yollarını hiç bir şeyle yüzleşmekten korkmadan geçtim. İçimdeki çocuğu vaktinde uyutup vaktinde kaldırmayı bildim. Tabiki giderek kadere razı olup, boyun büküp depresif zamanlarımı da örerek..Ölümü kabullenip yaşamak bilincinde açıldım mevsimlere aldırmadan. Gül mevsimi mayısmış banane? İnkarlarımı beslemek iyi geldi bana. Gerçekleri görebilmek ve sahicilikleri anlamak için bir çok değil iki yakınımın ölümü yetti anlamaya..Bir insanın kendisine zarar vereceği AŞK’A bile nasıl son verebileceğinin kendi elinde olduğu gücüyle artık,içimdeki çocuk uyanır,sek sek sesleri rahatsız edince uyuturum ve bilirimki sahicilik derin bir iç geçiriştir yüreğimde. Ve en mühimi,kimseciklerin değil,kimde var olduğunu sevginin bilmekte..
ALMILA ERDEM
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.