Söylediklerinizi duyurmak için kimseyi kolundan tutmayınız ; zira insanlar sizi dinlemeye arzulu değillerse, onları tutacak yerde çenenizi tutmanız daha hayırlıdır.-- chesterfield
Serhat BİNGÖL
Serhat BİNGÖL

AŞKIN FELSEFESİ

Yorum

AŞKIN FELSEFESİ

4

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1759

Okunma

Okuduğunuz yazı 25.10.2013 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.
AŞKIN FELSEFESİ

AŞKIN FELSEFESİ

Ben yürürem yane yane aşk boyadı beni kane ne deliyem ne divane gel gör beni aşk neyleydi, demiş yunus emre,

Gül’ün / bülbüle,

Toprağın / suya,

İnsanın / sevgiliye olan özlemdir aşk,

Kainattaki her canlıyı sarıp sarmalayan yaşamın, hareket noktası, varoluşun nedenidir aşk, nasıl ki, ruhu olmasa da biyolojik her canlı bir başka canlıya yaşamak için muhtaçsa,
toprağın suya, tabiatın güneşe muhtaçlığı gibidir aşk,

Aşk yalnızca kadın ve erkeğin arasındaki tutkulu duygunun ifadesi de değildir.
Hayatın tümünü içine alan derinlikleri olan sosyal hareketliliğiyle yaşamın en güzel tarafıdır Aşk,

Birkaç gün önce arkadaşımın bana attığı mail’de gülümseten esprili bir yazıyı dostlarla paylaşmak istiyorum.

Bir kadın güzel ve âşıksa kork,
Güzel âşık ve yalnızsa daha da kork,
Güzel âşık yalnız ve kırılmışsa,
Hemen ölü taklidi yap,

Yazının ilerleyen bölümlerinde aşk yüzünden işlenen cinayetleri yaşanan cinnet nöbetlerini ve derin travmaları konu alan, neden ve sonuç ilişkilerini irdeleyen, kaynaklardan elde etiğim bilgileri okuyucuyla paylaşacağım,

Aşkı ve insanı anlatan okuduğum onlarca kitaptan edindiğim ilginç ve enteresan bilgileri olabildiğince anlaşılır, bir biçimde özetlemeye çalışacağım, yazının giriş bölümünde paylaştığım, espri ile ilgili hanım kardeşlerimizin engin hoş görüsüne sığınıyorum.

(Aşk’ı ) tek başına, (çok sevmek ) şeklinde bir anlayışla izah edemeyiz,
Gazete ve televizyon haberlerinde tanık olduğumuz aşk cinayetlerinin aslında çok sevmekle bir ilgisi yoktur.

Aşkın düşünce ve davranışlarımızı şekillendiren çok derin, kökeni olan genetik etkileşim (soya çekim) sürecinden başlayıp, bebeklik, çocukluk ve yetişkinlik sürecinden, (fiziksel güçsüzlük) yaşlılık sürecine kadar yaşamın her döneminde farklılık gösteren biyolojik ve psikolojik nedenleri olan önemli bir konudur,

İstisnasız her insan aşkı tatmıştır.
Çünkü aşkın hareket noktası, burası çok önemli mutluluğa olan, (muhtaçlıktır.) bebeklik döneminden başlayan muhtaçlık bebeğin açlık içgüdüsünü getirdiği anne’sinin memesine duyduğu aşk’la başlar çünkü doymak ve dolayısıyla mutlu olmak için annesinin memesine muhtaçtır. Annesinden ayrı kalan bebek ağlar, hırçınlaşır fakat memeye kavuştuğu zaman susar ve mutlu olur, etrafa gülücükler saçar, buradaki aşk annenin kendisine değil memesine duyulan ilgidir. Bu ilgi bebeğin, çocukluğa geçiş evresiyle annenin kendisine duyulan aşka dönüşür.

Çocuk fiziki güçsüzlüğünün farkındadır. Etrafında olan biteni anlayamaz ve tanımlamakta güçlük çeker doğal olarak korkar.
Annesine olan bu ilgi yoğunluğu bebekliğinden gelen muhtaçlık bağıyla da, doğrudan ilgilidir. Ve anneye olan aşkı güçlendirir, İlerleyen zaman çocuğun gençlik evresine geçişiyle aşka bakış açısı gelişir, ve değişir, bambaşka bir şekil alır. Çünkü artık işin içerisine anne karnında başlayan ve hep var olan, tüm canlıları kapsayan cinsellik girer.

Cinsel dürtüler doğası gereği çocukluktan çıkmış, kız yâda erkek her genci etkisi altına alır. Bu çok doğal, sağlıklı gelişme Gencin kendi bedenine ve karşı cinse duyduğu ilgiyi artırır, başka bir deyişle yeni bir ( muhtaçlık ) belirir ortaya çıkar genç karşı cinse duyulan ilgiyle âşık olmayı ister yani aşka ihtiyaç duyar bu sağlıklı davranış biçimi, genci olgun bir birey haline getirir.

Bu sağlıklı oluşumun çeşitli nedenlerle yok sayılması bastırılması ve reddedilmesi gencin yetişkin olduğunda toplumla ve insanlarla iyi ilişkiler geliştirmesini dostluklar kurmasını güçleştirir.

Yapılan psikiyatrik araştırmalarda eşine çocuklarına ve çevresine şiddet uygulayan insanlardaki ortak özelliklerin, ilk gençlik çağlarında cinsel içgüdüleri ile alakalı yaşadıkları olumsuzluklarla doğrudan ilişkisi olduğunu ortaya koymuştur. Bu
süreçlerde doyuma ulaşamamış insanlarda saplantılı düşünce yapısı, daha da etkili olur. Saldırgan ve şiddete eğilimli düşünce ve davranış biçimine sahip olan, bu tür insanlar bazen de kendilerine dönük şiddet uygulayıp intihar eğilimleri de göstere bilirler.

Yaşlılıkla beraber insanlarda yeni bir muhtaçlık dönemi başlar. Dine eğilimleri artar, ibadete yönelirler sevgiliye yani insana duyulan aşkın yerini tanrı alır yaratana duyulan aşk daha bir yoğunlaşır buda çok normal ve sağlıklı bir durumdur bu şekilde yaşamla ölüm arasında motivasyon sağlanmış olunur.

Muhtaçlıklarımızın hiç bitmeyeceği aşkları doya doya yaşayalım.



Serhat BİNGÖL
24/10/2013

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Aşkın felsefesi Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Aşkın felsefesi yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
AŞKIN FELSEFESİ yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Söz Yaşlarım
Söz Yaşlarım, @sozyaslarim
26.10.2013 01:24:57
Tebrikler güzeldi anlatımınız, sevgi ve saygımla...
glenay
glenay, @glenay
25.10.2013 22:48:27
9 puan verdi
Aşk insana sevgiyle başlar, gelişip büyüyerek devam eder.

Güzeldi anlatımınız,

tebrikler,

selâmlar..
!.sean.!
!.sean.!, @sean
25.10.2013 16:18:48
Aşk heryerde herzaman güzeldir
sizinde anlattığınız gibi
kısa ve öz anlatımla ,bebeklikden ölüme kadar icsel duygular vardı icinde.
Aşkın ta başlangış ve bitişine kadar giden süreç, güzeldi.

SaygılarımLa..
AYSE 09
AYSE 09, @ayse09
25.10.2013 10:52:55
güzeldi anlatım
saygımlasınız
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.