- 1903 Okunma
- 15 Yorum
- 7 Beğeni
MUCiZE
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Orada bir şey vardı, bize ait olan; orada bir yerlerde işte, yıllardır kapı kenarlarında, pencere pervazlarında bizi sabırla bekleyen..Bizi ölesiye biriktiren, bileyen bir misafir.. Vefakar, çilekeş anneler gibi gözlerini yollara nakşeden... Bir genç kızın, dudaklarıında kimse görmesin diye utanıp sakladığı bir tebessümle işlenmiş nazlı bir kaneviçe... ’Zamanı artık, elverir’ dedi ve çıkıp geldi işte; hoş geldi, safa getirdi sol kaburgamızın altındaki yorgun cevhere...
Hayat her zaman hazır sunmuyor bazı şeyleri insana; aslında çoklukla böyle bu... Mutlaka bir bedel ya da diyet ödemek zorunda kalıyoruz mutluluğun kapısından süzülebilmek için.. Acı, gözyaşı, şüphe, ihmaller, ihlaller, kırgınlıklar, beklentiler, gelenler, gidenler derken... Uzunca bir sınavdan sonra geçebiliyoruz sınıfı ancak; ama bazen de bir bakıyoruz ki onca çekilen bir arpa boyu bile yol aldırmamış bize; bunu görmek apayrı bir yara açıyor yüreklerde...
"Asıl mutluluk, mutluluğa varmak için gidilen yolun ta kendisidir" der bir yazar... Burdan yol çıkarsak, bedel o yolda çektiğimiz her şey -o ana kadar yoldan çıkmazsak eğer- farklı bir ufuk kazandırır bize... Ve sona vardığımızda bekleyenin bir şey ifade etmediğini anlayabiliriz mesela...
Ben o yazar gibi düşünmüyorum; mutluluk, aradığını bulduğunda yaşadığın coşkudur, içinin taşmasıdır senden öteye.. Ona ulaşıncaya kadar yaşadığın ne varsa, onu bulduğunda değer kazanır ancak, çekilen sıkıntı ve tüm bekleyişler anlam kazanır nihayet.. O yolda yanından veya içinden geçip giden her şeye minnet duymaya başlarsın... Olman gereken yerdesindir çünkü ve bunu hak ettiğinden de sonuna kadar eminsindir...
Bayramlığını giyip köy meydanına gitmeye hazırlanan çocuklar vardır ya, heyecanlı ve yerinde duramayan..Hani gözlerinde giydiği yeni elbisenin, ayakkabının mutluluğu ve gururuyla nereye basacağını bilemeden seke seke arşınlayan yolları.. İşte onlar gibi hissederiz kendimizi aradığımızı bulduğumuzda...Herkes ortak olsun isteriz bu coşkuya; sebepli sebepsiz koca bir gülümseme yayılır yüzümüzün orta yerine; ellermiz nereye konacağını, nerede duracağını bilemeyen bir kuş gibi çırpınır iki yanımızda...
Şiir gibi olur işte o zaman insan; ölçüsünü bulmuş, kafiyesini tutturmuştur işte.. Akıp gider su gibi; başka başka yaralara merhem olmaya..
Orada bir şey vardı işte sabırla sırasını bekleyen; elinde bileti, cebinde sakladığı güzelliklerle menzile hazır..
Şunu unutmamalı ki; zamanın bir yerinde, sabırla bekleyebilmiş herkes bir gün mutllaka bir "mucize" ye aralar kapısını...
Ve o an..
Açılır tüm perdeler...
Özlem Tarhan YAĞCIOĞLU
YORUMLAR
"Bayramlığını giyip köy meydanına gitmeye hazırlanan çocuklar vardır ya, heyecanlı ve yerinde duramayan..Hani gözlerinde giydiği yeni elbisenin, ayakkabının mutluluğu ve gururuyla nereye basacağını bilemeden seke seke arşınlayan yolları."
Özgün yazılarda okuyucu kendi yaşanmışlıklarından bir şeyler bulur. Yazıların güzelliğine ölçüttür farlı bireylerin duygularına tercuman olabilmek.Böylesine hoş bir yazı okudum. Hele alıntıladığım üstteki paragraf beni çocukluğuma götürdü. Aşırı fakir değildik, varsıl hiç değildik köyde. Ama mutluyduk. O günleri anımsattınız bana sayın şair-yazar dost. Var olun.
Emeğe ve sanata saygımla.
Mutluluk ve mucize arasında bağ kurulmuş..sa'y e ve ümide dayalı ve sonunda gerçekleşen, somutlaşan ve paylaşılanın aciz bırakan tarafıyla da mucizeye benzeyebileceğini ima eden..
Herhangi bi gayret göstermeden edindiğimiz mucizeler de yok mudur..sırf yaratılmış olmak, insan olmak..her doğum mesela bir mucize değil midir..ve ne yazık ki bu temel mucizeler pek çoğumuzu mutlu etmez,,sıradan görülür ve kıymeti de bilinmez,, mucizeye, mutluluğa kapalılığımız da iyice ele alınması gereken başka bir yazı konusu belki..
Güzel yazınız için teşekkürle..saygı ve selamlar
Hayat her zaman hazır sunmuyor bazı şeyleri insana; aslında çoklukla böyle bu... Mutlaka bir bedel ya da diyet ödemek zorunda kalıyoruz mutluluğun kapısından süzülebilmek için.. Acı, gözyaşı, şüphe, ihmaller, ihlaller, kırgınlıklar, beklentiler, gelenler, gidenler derken... Uzunca bir sınavdan sonra geçebiliyoruz sınıfı ancak; ama bazen de bir bakıyoruz ki onca çekilen bir arpa boyu bile yol aldırmamış bize; bunu görmek apayrı bir yara açıyor yüreklerde...
Maalesef insan hedeflerine ilerlemek yolunda hayal kırıklıkları hep ola biliyor . ve en son mücize hep en son anda yeşeren ümitlerdir bana göre . !
Yazınzı okumak keyifliydi sevgiler..
mutluluk, aradığını bulduğunda yaşadığın coşkudur, içinin taşmasıdır senden öteye.. Ona ulaşıncaya kadar yaşadığın ne varsa, onu bulduğunda değer kazanır ancak, çekilen sıkıntı ve tüm bekleyişler anlam kazanır nihayet.. O yolda yanından veya içinden geçip giden her şeye minnet duymaya başlarsın... Olman gereken yerdesindir çünkü ve bunu hak ettiğinden de sonuna kadar eminsindir...
Bayramlığını giyip köy meydanına gitmeye hazırlanan çocuklar vardır ya, heyecanlı ve yerinde duramayan..Hani gözlerinde giydiği yeni elbisenin, ayakkabının mutluluğu ve gururuyla nereye basacağını bilemeden seke seke arşınlayan yolları.. İşte onlar gibi hissederiz kendimizi aradığımızı bulduğumuzda...
...
ben de sizi okuyunca;
bayram sabahını bekleyen çocuk yüreği gibi kalbim kıpır kıpır oldu
başucumda yeni ayakkabıları ve yüreğimde binlerce heyecanla...
teşekkürler
Gerçekten çok harika bir yazıydı.
Yazarını ve güne seçenleri kutluyorum.
Her okuyucusu, şüphesiz kendinden bir şeyler bulacaktır bu çalışmanın içerisinde.
Kendi hayatından bir tutam derleyebilecektir.
Zevkle okudum.
Dili güzeldi...
Edebiyatın güzellikleri ne hoş sergilenmiş...
Ve,
bu hasretle beklemeler üzerine yazılmış güzel bir şiirle noktalıyorum yorumumu.
Aslında, bu pencereye, başka bir şiir yazmaktan çok hoşlanmıyoruz ama,
sanırım Konstantin Simonov'un şiiri yakışacak konuya.
''Bekle
Bekle beni, döneceğim ben.
Çok çok, bıkmadan bekle!
Sarı yağmurların
Hüznü basınca,
Kar kasıp kavururken,
Kızgın sıcaklarda.. bekle.
Başkaları dünden unutulmuşken,
Beklenmedikleri zaman bekle.
Uzak yerlerden mektuplar kesilince
Bekle beni.
Birlikte bekleyenlerin beklemekten
Usandığına bakma, bekle.
Bekle beni, döneceğim.
Unutmak zamanı geldiğini
Ezbere bilenleri
Hayırla anma!
Varsın oğlum, annem
Hayatta olmadığıma inansın,
Dostlarım beklemekten usansın,
Ocak başında toplanıp
Acı şarapla
Yadetsinler beni
Sen bekle, onlarla birlikte
İçmekte acele etme.
Bekle beni; döneceğim,
Bütün ölümleri çatlatmak için döneceğim!
'Şansın varmış..' desinler.
Beklemedikleri için,
Beni bekleyerek
Düşman ateşinden
Nasıl koruduğunu anlayamazlar.
Sağ kalışımın sırrını yalnız
Senle ben bileceğiz..
Bütün sır.. senin
Başkalarının bilmediği gibi beklemeyi bilmende. ''
Ne hoş bir umut yazısıydı bu böyle? Bir vakittir yazılarımı okuyup üzerine besleyici yorumlar yapan böylesi bir kalemin yazmıyorluğuna kızıyordum. Ne iyi etmişsiniz ve güne düşmüş kaleminizden dökülenler hemencecik? Çok ta iyi olmuş. Şimdi daha iyi anlıyorum yazılarıma yaptığınız yorumlardaki inceliği, öğreticiliği. Siz edebiyatın tam da içindensiniz galiba. Tebrikle.
Nasıl okumamışım sizin yazdıklarınızı daha önce diye kızdım kendime güne düşen yazınızı tesadüfen okuyunca. Üslubunuzu ve yazı biçiminizi çok beğendiğimi ifade etmeliyim. O kadar akıcı ki dili içine çekiyor okurken insanı adeta ve sonunda da varmak istediği noktada bırakıveriyor hayatla başbaşa.
Canı gönülden tebrik ederim
Sevgi ve saygılarımla