- 2908 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
ÇANAKKALE'DE HİNTLİ CESUR BİR YÜREK
Britanya Hindistan’ından toplanan askerlerin bulunduğu gemi Hint okyanusunda hızla Akdenizi hedef alarak ilerliyordu. Gece olmuş ve herkez yatmıştı. Gemi güvertesine uykusuzlar ve sigara molası verenler kendi aralarında konuşuyordu. Faisal ise gözlerinini gemiden dışa doğru yayılan küçük dalgalara dikmişti. Gökteki hilal çok güzel parlıyordu.
Üzerinde Britanya Hindistan’ının askeri elbisesiyle savaşa gidiyordu şimdi. Annesinin elini öptüğü an aklına geldi.
-Oğlum sen haksız ve zalim bir orduya karşı savaşacaksın. Elbette haklının yanında yer almalısın haklının yanında öldüğünde şehitsin.
Askerlik mesleğini seviyordu Faisal ve Britanya İmparatorluğu Hindistandan sınırsız insan ve lojistik destek almaktaydı 1.Dünya savaşında. Faisal’da gözlerini Britanya egemenliğinde ki Hidistanda açmıştı. Britanya’nın Hindistan’a medeniyet getirdiği okulları yaptırdığı propagandasına yürekten inanıyordu. O bir Müslüman Hintli olmasına karşın Britanya için savaşmayı onur saymaktaydı.
Britanya Hindistan’ı binlerce asker toplamıştı ve Avrupa’daki cephelere yolluyordu. Hindistandaki yüzmilyonlarca insan Britanya İmparatorluğunun gücüne güç katmaktaydı. Ülke Nüfusunun yarıya yakını Müslümandı diğer yarısı ise Hindu ve sihlerden oluşmaktaydı.
Faisal elindeki sigarasını bitiren son nefeside çektikten sonra izmariti denize attı. Karanlığın içinde izmaritin ucundaki kızıl kor bir mermi gibi denize hızla uçtu ve denize düşer düşmez kızıl kor gecenin içinde karanlığına gömüldü. Faisal yatağına döndü.
Sabah kahvaltısı için kumanyalar askerlere dağıtıldı. Gemi Kaptanı Paul Miller askerlere seslendi.
-Sizleri dünya tarihinin gördüğü en vahşi en kötü düşmanla savaşmaya götürüyoruz. Sakın ola teslim olmayın zira düşman lojistik destek bulamadığı için yakaladığı esir düşman askerlerini öldürüp yemektedir.
Bu sözler askerlerin kanını dondurdu.
Faisal "Nasıl bir düşman böyle vahşice birşeyi yapabilir?" diye düşündü. Miller konuşmasına devam etti.
-Sizler sadece Britanya Ordusu için değil aynı zamanda bu medenyetsiz bu cahil barbarlığa bir son vermek için savaşmaktasınız.
Komutan konuşurken sözlerini Urdu ve Hintçe’ye iki asker çevirmekte ve İngilizceyi iyi bilmeyenlerin anlaması ve mesajı alması sağlanmaktaydı.
Aslında Britanya İmparatorluğu cahil ve okul yüzü görmemiş bu askerlerden oluşan 700 bin kişilik ordusunun en önemli 70 bin kişilik bölümünü Gelibolu’ya götürmekteydi.
Haftalar sonra Gelibolu’ya ulaşıldı. Britanya, Fransa ordularının gemileri Çanakkale boğazını geçememişlerdi. Gemilerde yaklaşık ek kuvvet olarak 70 bin asker gelmişti.
Bu yeni ek kuvvetlere ünlü Britanyalı Komutan John Michael de Robeck konuşma yaptı. Konuşması Faisal’ın bulunduğu ek kuvvetler gemi kaptanının konuşmasıyla aynıydı.
-Sizler sadece Britanya Ordusu için değil aynı zamanda bu medenyetsiz bu cahil barbarlığa bir son vermek için savaşmaktasınız.
Çanakkale boğazından geçilemeyince Gelibolu çıkartması yapıldı.
Çok sert ve amansız bir savaş sürmekteydi. Faisal’ın birşey dikkatini çekti. Düşman kuvvetleri Ayyıldızlı bayrak taşımaktaydı. Faisal karşı tarafın müslüman olup olmadığını ve kime hangi coğrafyada savaştığını bile bilmiyordu. Diğer Hindu ve Hint müslümanlarının durumuda böyleydi. Faisal gece olduğunda ve savaşa ara verildiğinde bunu komutanı Paul’e sordu.
Paul’ü yanıtı şaşırtıcıydı.
-Onlar Britanya ordusu içinde Müslüman Hint askerlerini ayartmak için bu bayrağı kullanmakta. Sakın kanmayın.
Faisal’ın içine kurt düşmüştü bi kere.
Sabaha karşı çok aşina olduğu bir ses duydu. Yanık bir türkü sesi gibi gelen Ezandı bu. "Ne kadar güzel okunmakta, aman Tanrım Britanya bizi kandırıyor bizi kendi kardeşlerimize karşı savaşa getirmişler alçaklar" dedi.
Faisal ile berabe diğer askerlerde bu sesi duyunca irkildiler. Britanyalı komutanlar çok telaşlandılar, beklemedikleri bu durum karşısında ne yapacaklarını bilemediler ilk önce, ama sonra zekice bi yalan buldular.
-Okunan bu ezan Britanya Ordusunda hizmet eden esir bir askerin ezanı, savaş taktiği olarak bu yamyamlar sizin taraf değiştirmeniz için bunu yapmaktalar.
Faisal bu numarayı yutmadı ve arkadaşlarından ve diğer Müslüman Hint askerleriyle beraber gizlice karşı tarafa geçtiler. Onları Britanya Hindistanı armalı üniformasıyla gören Osmanlı Askeri teslim alıp Osmanlı Ordusunda görev yapan Ermeni Kökenli Komutan Yüzbaşı Sarkis Torosyan’a götürür.
Sarkis gelen yüzlerce askre bakar şaşırır. Çok iyi İngilizce ve Fransızca bilen Sarkis onların ilk sorgulamasını yapar. Askerlerin Ezan sesini duymalarından ve gelişinden memnundur.
Faisal’ın geri dönmesini ve durumu diğer Britanya Hindistan ordusundaki Müslüman askerlere anlatmasını ister. Bu tehlikeli görevi Faisal seve seve kabul eder.
Faisal sayesinde Britanya ordusundan onbinlerce Müslüman asker saf değiştirir ve Osmanlı Ordusuna katılır. Bu durum Britanya’ya en büyük darbedir zira Kuvvetler bir anda altüst olur, denge değişir. Fransız ordusundaki Cezayirlilerden de çok az bir katılım olur Osmanlı ordusuna zira Cezayir Askerleri geleneksel sufist Müslümandır ve bir Hadiste yer alan "İmama(Fransız yöneticilere) uyun" fetvasını Fransa devleti satılmış sufist şeylerden sağlam bir şekilde aldıkları için düşünen akleden çok az sayıda ki Müslüman Cezayirli Fransız ordusunu terk edebilmiştir.
Aradan yıllar geçer ve Üsküdar’da Ayazma camiinde okumadığı Türkçe Ezan yüzünden tutuklanan Faisal Mahkeme salonunda geçmişe gitmişken Mahkeme Reisi’nin hakkındaki iddiaları okumasıyla irkilir.
-Abdurrezzak oğlu 1891 Kalkuta Hindistan Doğumlu Faisal Pakoğlu, hakkında devrim kanunlarına karşı gelmek ve Türkçe Ezan okumamak suçlamalarına söyleyeceğin bişey var mı?
-Muhterem Reis Bey, ne diyebilirim hakkımda tüm bilgilere sahipsiniz. Ben Çanakale’de Osmanlı ordusunun sabah okuduğu Arapça ezan sayesinde buradayım. Şayet o gün Türkçe ezan okusaydınız ben sizleri İngiliz oyununa gelerek yamyam barbarlar sanmaya devam edecektim. Genç ve cahil bir sürü Müslüman Hintli genç buna inanmıştı ama Ezan sayesinde sizlerin Müslüman olduğunuzu bilip saf değiştirdik.
-Geçmişin ve ülkemiz için İstiklal Savaşında yaptıkların dolayısıyla İstiklal madalyası da almışsın. Bu yüzden seni hapse atmayacağız lakin İmamlık görevini Türkçe ezan okumadıkça yapamazsın.
-Benden bunu istemeyin Resi Bey. Asla Türkçe Ezan okumam. Karar sizin Reis Bey.
Faisal’ın yüzüne karar okunurken Faisal geçmişe gider tekrar, Çanakkale savaşına, Kurtuluş Savaşında Hindistan’da para toplama organizasyonunda gösterdiği çabalar film şeridi gibi geçer gözlerinin önünden.
Eşyalarını teslip alıp hapisten çıktığında kendini Boğaz’ın manzarasına bırakır. Özgürce uçan Martılara bakar.
Özgürdür ama gönlü aynı suçtan hapiste yatan Yusuf yüzlü arkadaşlarında kalmıştır.