- 614 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
Salıncak
Hani yedi parmak olsaydı günler, en sıska ve kısa boylusu benim derdim. Pazartesi ilk, pazar son gün. Cuma, hafta sonunun habercisi. Çarşamba hafta ortası. Cumartesi, tatilin bereketi. Perşembe cumaya en yakın gün.
Ben de araya dereye sıkışıp kalmışlığımla mahzun, öyleceydim işte. Pencerelerim sıkı sıkıya kapalı, perdelerim çekili, yaz kış mevsim iklim yağmur çamur nesi varsa hayatın üzerimde ama, bir kenardayım yine de.
Salı pazarı diye bir şey icat olunmuş neyse ki. Neyse ki bazı akşamlar salıya bağlanırlarken, canlı ışık hüzmeleri bırakıyorlar gökyüzüne. Fener alayları, meşale geçitleri düzenliyorlar. Uçurtma uçuran çocuklar bile var bazı salı günleri.
Nefesi ılık, rüzgarla gelen, etrafı hoş kokutan fakat karmaşık bir vücut biçimlendi bir ben günü. Yani sıradan salılardan birinde, mercimek tanesi kadar ufacık tefecik bir şey belirdi. Sonra askılardan en güzel elbiseleri indirdi insanlar, bana giydirdiler. Pek bir şık olmuştum. Düğün bayram yerlerine, panayır alanlarına benzemiştim. Koluma pazartesiyle cuma girdiler. Ağabeylerimdi onlar. Söz dinleyecektim, uslu olacaktım bir de.
Demir kapıdan içeri girdik beraber. Tek tek tırmandık merdivenleri. Okulmuş burası. Öğrenecekmişim kara tahtadan, beyaz tebeşirden. Öteki salılarla birleşip okuldan kaçmak, sigara içmek, kötü salılarla oynamak yasakmış. Elbiselerime de iyi bakmalıymışım. Paydos zili çalınca, okul bahçesinde bekleyecekmişim. Günlerden biri, gelip beni eve götürecekmiş.
Beslenme çantamda azıcık zaman, iki damla taze sıkılmış ertesi varmış. Uzun tenefüs zili çalınca, bütün salılarla birlikte oturup beslenme çantamdakileri yiyecekmişim.
Mevsim şeritleri, ünite köşesi, yerli malı haftaları, müsamereler, mezuniyet törenleri, büyümek, salıdan arkadaşlarımın uzaklara taşınmaları, işsizlik, çalışmak, yeni salılar dünyaya getirmek için evlenip yuva kurmak. Şimdi düşünüyorum da, ne çok şey olup bitmiş gelip geçmiş. Herkes eksiltili cümleler kurarken, ben bir salı süpürgesine binip naftalin kokulu sandıklara kaçıp saklanmışım. Aceleyle sevinmişim iyiliğe, yavaş ve telaşsız terkedilmişim karanlığıma. Galiba uzamış boyum, eski sıskalığımdan da eser kalmamış. Keşke yalnızca günlerden biri olabilseydim yeniden. Sıradan salılardan herhangibiri...
YORUMLAR
Pazartesiyi atlatıp artık haftayı hızla bitireceğimizin de muştusunu verir Salılar bize.Neden bu kadar sevinirsek ? Günü güne katıp yaşlanmanın nesi bu kadar keyiflişse ? Cevabını bilmediğimiz belkide bilip dillendirmek istemediğimiz bir rutinler silsilesi işte yaşam.Ne diyelim yaşadığmıız sürece bir keyif bir anlam arayışı devam edeceği için daha çok salılarımız daha çok güneşli salılarımız olsun dileğim.Saygı ve tebriklerimle.
Dün bir kez okumuştum yazınızı fakat tekrar okuyup yorum yazayım dedim.
Açıkçası son dönemlerdeki şiirlerinizde ve yazılarınızda farklı bir yöntem deniyorsunuz gibi geliyor. Nasıl ifade etsem: hem dar hem geniş bir bakış açısı içerisinde değerlendirmeyi gerektiren sözleriniz, sonunda da hep "bildiğini okuyor hayat" diyor ve hep o içime oturan "zamanla her yokluğa alışma "tümcelerini bulmak daha bir gerçekçi olmamı sağlarken ne olursa olsun susmamanın gerekliliğine şartlandırıyor.
Farkındalık yaratan okunulması gerekli olan bir çalışma
Tebrikler yürekten
Saygılarımla
Salı ve " salıncak"...
Sallanıp devrilen bir gün yani; değil mi?
Evet, keşke iyi tartsaydı terazi de, gönül koymasaydı tefedekiler...
Yemek hızlı yendiği için kirlenen elbiseler.. Veya aceleden unutulan çanta yahut ne bileyim atkı gibi...
Hayat bazen sürprizlerlemhayalkırıklıklarını aynı anda sunuyor insana; kim bilir belki de mevcut şartlardan şikayet etmeyip şükredelim diyedir; ne dersiniz..?
Saygıyla...