- 1505 Okunma
- 14 Yorum
- 0 Beğeni
FARKIMIZ DEĞERİMİZ
Ben hep basit şeylerle yetindim.
Bahçeli, küçük bir gecekondu da basit hayaller kurarken, sen en lüks sitelerde beyni küçük, hayalleri büyük insanlarla gününü gün ettin.
Sabahları işe yürüyerek gitmek ya da ite kaka dolmuşa binmek vazgeçilmezimdi.’ Arkayı dörtlüyelim ağbiler ’ demezse şoför o gün gülümsemem buruk olurdu.
Sen, son model otomobilinle yolunun üstü olmamasına rağmen Bağdat Caddesi’ nde hava atarken gülümserdin.
Öğle arası bir simit ve çay için yirmi dakika yürür mesaiye zor yetişirdim.Akşama kadar odun ateşinde pişmiş gevrek simidin tadı kalırdı ağzımda, mutlu olurdum.
Sen, beş yıldızlı otelin restoranında İtalyan yemeklerini tercih ederdin.İçin kaldırmasabile,sırf orada yemek yiyor densin diye Çin lokantası’nın iğrenç menüsünü isterdin.
Cumartesi gecesi ayaklarımı sehpaya uzatıp patlamış mısırla sinema seyretmenin keyfini hiç bir şeye değişmem.
Sen, sabaha kadar şampanya patlatıp,bedenini içkiye ve günaha teslim ederdin.
Pazar günü erkenden kalkıp yürüyüş yaparak tertemiz havayı solurdum.Sonra duş ve öğlene kadar süren kahvaltı sohbetleri, memleketin durumu, havası, şu bu derken düşürürdüm çok zaman hükümeti.
Sen,öğlene kadar yatıp sersemlemiş bir halde star baks kafelerin yolunu tuttururdun.
Kendimi kaybederdim salı pazarının kalabalığında.Nerede toplanmışsa insanlar oraya yönelip karıştırırdım sergiyi.’Üç tanesi on lira abla seç al ’.Bir yıkamada göbeğime çıksa da önemsemezdim.Gülerdim bazen , pazar malıyla modayı takip ediyorum diye.
Sen, marka takıntılıydın.Bir aylık kazancımı bir ayakkabıya verirdin.’İlla ki ...... olacak yoksa adam mı derler ’ dilindeki adamlığın tarifiydi bu.
Yol üstünde tezgah kurmuş,boncuklardan takı yapıp, para kazanmaya çalışan üniversitelilerden alırdım takılarımı.Mavi, yeşil, kırmızı küpeler kulağımda sallandıkça ayrı bir haz alırdım yaşamdan, yaşamaktan.Hem ben mutlu oluyordum, hem paraya ihtiyacı olan gençler.
Sen, altın kol düğmesi ve pırlanta işlemeli kravat iğnen ile ..... marka saatinin uyumuna mest oluyordun.
Ben hep basit şeylerle yetindim, Sen üstün ve değerlilerle,bu yüzdendir, benim sana senin de bana takıntılı olman.
YORUMLAR
güzel yazınız bana şapka çıkarttı.Evet araya güçleri ile uçurumlar vareden bir avuç sülüklerin yaşantılarına özlem duymuşsam namerdim. ben yalın ayak tozlu yollarda, köyümden başka dünya bilmez iken beni buna kimler mecbur etmişse hesabını sormalı birisi. eğer sormayacaksa benim hakkım olanı bana iade etmeli. çalı, çırpıp, haram helal demeden keselerini dolduran o bir avuç güruhun mezbelelik addedilen evleri (benim tarafımdan,) başlarına gün geliyor yıkılıyor. tebrik ederim yazınızı.
Nazif_Çetin_ tarafından 5/14/2008 9:00:48 AM zamanında düzenlenmiştir.
Yazdığınız bir yorumdan çıkıp buralara geldim.
İyi ki gelmişim...
Herkes kendi kabiliyetince anlatır, anlayanlar da zaten kabiliyeti nispetinde anlar.
Yani siz ne kadar geniş açıdan , güzel anlatırsanız anlatın; herkesin kabiliyetidir anlama ölçüsü.
---
Daha önce ilk asıldığında okumayı isterdim. Şimdi yorumları okuyunca bazı duygular perdelendi.
Mutluluk insanın vicdanının huzur hali değil midir bir başka açıdan da.
Yani huzuru daimi...
Bunu sağlayan her şey bir araçtır.
Kanaat olmadan mutlu ve huzurlu olmak mümkün mü?
Sınırsız arzu ve emelleri olan insan kanaat ettiği noktada mutluluğu bulacaktır.
Her bireyin kanaat noktası aynı değil elbet.
Bu yüzden küçük şeylerle mutlu olabilmek en güzeli.
Çünkü her zaman daha çoğunu isteyen insan, çoğu zaman aldanır. Hep bir adım ötesi için çabalarken mutluluğu elinden kaçırır insan.
Kanaat ile küçük şeylerle mutlu olmasını bilenler zaten büyük , şaşalı yaşamlarla da mutlu olabilir.
Şimdi soruyorum.
Kim mutlu?
Şaşalı yaşam özlemiyle didinip duran, her gün biraz daha fazlası için hıslanan ve kanaatsızlık yüzünden hayatı kendine zindan eden mi?
Yoksa küçük şeylerle mutlu olmasını bilen ve de kanaat ettiği noktada huzurlu olabilen mi?
---
Yanlış anlaşılmasın kanaat tembellik ve atalet değildir.
-------
Tebrik ederim.
BU SİTEDE KULLANICILARIN BAŞKA KULLANICILARI ENGELLEME MEKANİZMASI VAR.
KULLANICILAR BAZI KİŞİLERİN DÜŞÜNCELERİNİ VEYA BAZI DÜŞÜNCELERİ KENDİ ESERLERİNİN ALTINDA GÖRMEK İSTEMEYEBİLİRLER.
OLABİLİR.
ANCAK, BİRİNİ HEM ENGELLEYİP HEM DE ENGELLEDİĞİNİZ KİŞİNİN YORUMLARINI ALIP EDİTLEYEREK VE CIMBIZLAYARAK İŞİNİNE GELENLERİ KENDİ İLETİNİZ ALTINDA SIRALAMAK SURETİ İLE MEKANİZMANIN BU ŞEKİLDE KULLANILMASI YAZIN SANATI VE İLETİŞİMİNİN AHLAKINA DA, ERKANINA DA HEM SIĞMAZ HEM DE YAKIŞMAZ.
BUNUN BU ŞEKİLDE UYGULANMASI, BUNA SEYİRCİ KALINMASI...
...
YAZIN ADABININ BU DERECE SUİSTİMAL EDİLMEBİLECEĞİ AKLIMA GELMEZDİ.
BİR ORTAMI YANSITAN ÜYELERİDİR, BİR ÜYEYİ YANSITAN ORTAMDIR.
DÜŞÜNCE VE FİKİRLERİN EMEK HALİNE DÖNÜŞTÜĞÜ BU ORTAMLARDA İNSANLARIN YAZILARINI HEM ALIP KIRPACAK DEĞİŞTİRECEKSİN HEM DE GÜNÜN YAZISINI YAZMIŞ OLARAK ÖDÜLLENDİRİLECEKSİN.
BANA GELMEZ BÖYLE İŞLER.
HOŞÇAKALIN.
noa tarafından 5/1/2008 1:54:45 AM zamanında düzenlenmiştir.
bırak altın kol düğmesi,normal kravat iğnem bile olmadığı için hayatta
ve kendimi ikinci kategoride bulduğum için bende çok mutlu oldum..
şanslılar ordusundan değildik hayatta
paşa babalarımız,haci dedelerimizden miras kalmadı hayatta ki edinimlerimiz
dişe dişe
et tırnak kazımasıyla geldik bu günlere...
onlara ise
varlıklarına yaşama biçimlerine hiç sözüm yokda
adam olsalar biraz,
biraz insanlıktan nasip alabilmiş olsalardı
belki hiç sözümüz olmayacaktı...
tam bacıma yakışan bir yazı olmuş
yüreğine sağlık bacım....
İnanılır gibi değil ama sen makalesini yazmışsın bu çifte standardın ben...Şiirini."Sen daha gençliğin bedelini ödemedin"demişim...ve de benzer konuları detaylamışım.Şair ruhu mutlak kesişecek bir yol bulur.Kalemin var olsun nefis....
Not=bu güzel makaleyi www mangalatesi.azbuz.com siteme atabilirmisin.?