- 637 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
"nasıl okumalı
NASIL OKUMALI?
“YARATAN RABBİ’NİN ADIYLA (VE O’NUN ADINA) OKU…” ( Alak suresi 1. ayet)
Göklerin, yerin ve bu ikisi arasında bulunanların Rabb’i olan Allah’a hamd olsun. Kendisinden başka ilah olmayandır. Bütün noksan sıfatlardan münezzehtir. Yaratma ve yönetme O’na aittir. Göklerde ve yer de egemenlik O’nundur. Mülkün sahibi ve ihtiyaçtan uzak olandır. Yaratmış olduklarının tüm ihtiyaçlarını karşılayan ve bunları karşılamaktan dolayı mülkünde eksilme olmayandır. O’tüm canlı ve cansızların üzerinde tek hâkim ve tek tasarruf sahibidir.
Selam ve salât O’nun biz insanlar için rahmet olsun diye göndermiş olduğu, Resullere, Nebilere ve onların yollarını devam ettirenlere olsun.
Modern hayat diye adlandırılan şu yaşam koşulları daha önceden birbirlerini tanımayan insanları çok katlı apartman hayatında bir araya getirmekte, batı kültürünün dayatması olan bireysel yaşamın içine hapsederek hem insani hem de İslami zorunluluk olan komşuluk ilişkilerinden uzaklaştırmaktadır.
Oysaki bizler kendimize Müslüman diyen insanlar olarak, bize dayatılan batı yaşam tarzı yerine İslam’ın öngördüğü yaşam tarzını esas almalı Allah’ın Kitabında vaaz ettiği ve ümmeti olmaktan övündüğümüz Hz. Muhammed aleyhisselatü vesselamın komşuluk ilişkileriyle ilgili tavsiyelerine mutlaka uymaya çalışmalıyız.
Bilindiği gibi apartman hayatının olduğu yerlerde insanlar biraz çekingen ve birbirlerine yabancı olurlar. Ancak yinede bizim insanımız bir takım güzel etkinlikleri apartman hayatında da devam ettirebilirler Bu etkinlikleri yaparken mutlaka dikkate almamız gereken husus birlikte geçireceğimiz zamanı en hayırlı bir şekilde geçirmek ve şeytanı sevindirmemektir.
Konuya başlık atarken nasıl okumalı sorusunu yerleştirme ihtiyacı hissetim. Çünkü günümüzde yeryüzünde en çok okunan kitap Kur’an’ı Kerim olmasına rağmen, yine kendisine en fazla zulmedilen kitap maalesef yine bu kitaptır. Zulmedilen bir kitaptır diyorum. Çünkü onu Rabbimizin murat ettiği şekliyle değil de tamamen geleneksel kültürün ve bu işin maddi ve manevi rantını elde edenlerin telkinleriyle yapmaktayız.
Bu Kitabı Rabbimiz biz insanlar anlayalım ve yaşayalım diye göndermiştir. Bunun ilk örnekliğini de Resulullah aleyhisselatü vesselam vermiştir. Çünkü insanca bir kitaptır bu. İnsanların ihtiyaçlarını ta kıyamete kadar Yaratıcımız tarafından karşılanmış şeklidir Kuranı Kerim. Dolayısıyla asıl olan bu kitabı anladığımız dilde okumak ve yaşamaya gayret göstermektir. Tabiki burada şu yanılgıya düşülmemelidir. Müslümanlar olarak önce yüce kitabımızın bize öğretmek istediği temel mantığı kavramak ve ölçü olarak sürekli ona başvurmak, bundan sonra insanlardan bize ulaşan dini olsun olmasın tüm kitapları bu temel ölçüye göre değerlendirip Kur’an’ın onayladığı doğruları kabul etmek onaylamadıklarını ret etmek gerekir. Zira doğruya ulaşmak esastır ve bu doğru her nerde olursa olsun ona ulaşılmalıdır.
“İşte bu (Kur’ân) da indirdiğimiz mübarek Kitaptır. O’na uyun ve korunun ki size rahmet edilsin!” ( En’am suresi 155. ayet ) “Elif lâm râ. (Bu,) bir Kitaptır ki, hikmet sahibi, her şeyden haberi olan (Allah) tarafından ayetleri sağlamlaştırılmış ve güzelce açıklanmıştır.” (Hud suresi 1.ayet ) Elif lâm râ. Bunlar apaçık Kitabın ayetleridir. Biz onu Arapça bir Kur’ân olarak indirdik ki anlayasınız.” ( Yusuf suresi 1 ve 2. ayetler ) “Gerçekten bu Kur’ân da en doğru yola iletir ve iyi işler yapan müminlere, kendileri için büyük bir ecir olduğunu müjdeler.” (İsra suresi 9.ayet) “Biz Kur’ân’da sözü türlü biçimlerde anlattık ki, düşünüp anlasınlar. Fakat bu, onların sadece kaçışlarını artırıyor.” (İsra suresi 41. ayet ) “Andolsun biz bu Kuran’da insanlara her çeşit misali türlü biçimlerde anlattık, ama insanlardan çoğu inkârda direttiler.”(İsra suresi 89. ayet )
Yukarıda sadece içerisinden bir kaç ayeti alıntıladığımız bu yüce kitap, görülmektedir ki apaçık yani mübin olan ve insanlara bir öğüt ve nasihat barındıran bir rehberdir. “Andolsun biz, Kur’ân’ı öğüt almak için kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mudur?” Kamer suresi 17.22.32.40 ) Bu yazımızda şu acı gerçeği gözler önüne sererek Müslüman olduğunu iddia edenlerin, Rablerinden kendilerine gelen bu yüce Kitabı anladıkları dilden bir kez olsun, okuyup okumadıklarını sorgulamak ve var olan bu büyük sorunu yine vahyin eşsiz ayetlerini esas alarak telafi etmektir.
Adından da anlaşılacağı üzere okuma kitabı olan ve en azından, günde beş vakit kılınan namazlarda ayetleri tekrar edilen bir kitaptır. Tabiki çoğunluğun, namazlarında tekrar ettikleri bu ayetlerin anlamını da bilmeden telaffuz ettikleri maalesef acı bir gerçektir.
Yakın çevremizden olsun uzak çevremizden olsun birçok insana bu kitabı anladıkları dilden bir kez olsun okuyup okumadıklarını, yine ümmeti olmaktan gurur duyduğumuz Hz, Muhammed aleyhisselamın hayatıyla ilgili ciddi bir siyer( peygamberin hayatına dair bir kitap ) kitabını okuyup okumadıklarını sorduğumuzda, alınan cevap üzülerek belirtmek gerekir ki hayır olacaktır. Ki bu cevap milyonlarca insanın vereceği cevabın aynısıdır. Yıllarca bu kitabı okumanın değil dinlemenin farz olduğunu (ki dinlemekte farzdır okumak kadar) telkin edenler, bu kitabın herkes tarafından anlaşılamayacağı yalanını Allah’tan korkmadan ortaya atanlar, din adamı sınıfı oluşturarak Müslümanları bu kitaptan uzak tutanlar, geçmişlere sevap olsun mantığıyla, diri olanlara değil de sürekli i ölülerin ardından okunması gerekiyormuş gibi algılanmasını sağlayıp bundan rant elde edenler, Allah’ın ayetlerini açıklamayıp onu az bir dünyalığa değişenler bu acı durumun en başta gelen sorumlularıdır. Ve bu insanlar Rabbleri olan Allah’tan tövbe edip dönmedikleri takdirde büyük bir azaba duçar olacaklardır.
Benim aklım var ve ben bu aklımı kullanmak istiyorum diyen herkes müntesip olduğu bu dini, bizzat kendisi, ana kaynağından okuyup anlamalı ve onu hayat kitabı edinmelidir.
İçerisinde yaşadığımız toplumun en büyük yanılgılarından biri de hiç şüphesiz bu yüce kitabı ölülerin ardından okumaktır. Oysaki bu yanlış uygulama bizzat Kuran’ı Kerim’in Yasin suresindeki şu ayetlerle yalanlanmaktadır. “Yâsin Hikmetli Kurân’a andolsun. Kuşkusuz sen gönderilmiş elçilerdensin. Dosdoğru bir yol üzerinde, Yani üstün ve çok esirgeyen Allah’ın indirdiği (Kur’ân yolu) üzerindesin. Babaları uyarılmamış, bu yüzden kendileri de gaflet içinde kalmış bir toplumu uyarman için (seni gönderdik). ( Yasin suresi 1.2.3.4.5.6.ayetler ) “(Bu Kur’ân Muhammed’e vahyedilmiştir) Ki, diri olanları uyarsın ve inkâr edenlere de (azâb) söz(ü) hak olsun.” (Yasin suresi 70.ayet ) Bu yanlış anlayış ve uygulama, aynı zamanda bu yüce kitaba yapılan en büyük bir zulümdür. Diriler için indirildiğini söyleyen bu kitabı bu amaçlar için kullanmaya kalkmak Resulullah’ı inkâr demektir. Zira O yüce peygamber bu kitabın ayetlerini birer birer okumuş, anlamış, özümsemiş ve bizzat hayatına uygulamıştır. O’nun 23 yıllık örnek ve eşsiz hayatı toplumun bu çarpık ve sakat anlayışının en bariz reddiyesidir.
Bir çarpık anlayış ve uygulamada ramazan ayıyla birlikte toplumun yapmış olduğu hatimlerdir. Ki hatim demek tekrar etmek demektir. Tekrar edilen her ne ise onu tekrar edenin onu anlaması elzemdir. Kuran’ı anlamadan ve yüzünden okuyarak sevap elde etmek, elde edilen sevabın geçmişlerin ruhuna hediye düşüncesiyle bu gelenek tabulaştırılmıştır. Oysaki Kuran’a en büyük saygı, onu okuyup anlamak ve anlaşılanların hayata tatbik edilmesidir.
Şimdi elinizi vicdanınıza koyun ve kendinizi bir sorgulayın. Sizlerde Rabbinizden gelen bu yüce kitabı şu yaşınıza kadar bir sefer olsun anlamından yani mealinde bir kez okuma zahmetinde bulundunuz mu? Falanın kitabına, filanın gazetesine ayırdığınız zamanı bu kitabı okuyup anlamak için ayırdınız mı?
Çarşıda pazarda her hangi bir ürünün en ucuzunu ve en hesaplısını almak için ayırdığınız zamanı Allah’ın insanlar için en büyük nimeti olan bu kitabı incelemek okumak, anlamak ve yaşamaya çalışmak için ayırdınız mı? Televizyonlarının başında pembe dizilere, oya dantel örmelere ziyafetler düzenleyip hava atmalara ayırdığınız saatlerin hesabını nasıl vereceksiniz? İlmin beşikten mezara kadar kadın erkek herkese farz olduğuna inandığınızı söylemenize rağmen bu ilmin kaynağı olan Kur’an’ı Kerim’e ne kadar zaman ayırıyorsunuz? Futbolla, müzikle, oyunlarla duman hanelerdeki papaz uçurup fayans örmelerle Allah’ı razı değil şeytanı razı etmiş olursunuz. “Asra yemin olsun ki, insanlık hüsran içindedir. Ancak iman edip Salih amel işleyenler ve birbirlerine sabrı tavsiye edenler hüsranda değillerdir.” ( Asr suresi 1.2.3.ayetler ) Bu ayetlerin tefsirini yapan âlimler şöyle bir kıssa anlatırlar. Adamın biri sıcak bir günde Pazaryerinde şöyle bağırıyormuş. “Sermayesi eriyen bu adama acıyın, sermayesi eriyen bu adama acıyınnnn” Adamın sermayesi satmış olduğu buz imiş. Âlimlerde insan ömrünü güneşte hızla eriyen bu buza benzetmişler. İşte insan ömrü de tıpkı bu buz misali hızlı bir şekilde eriyip gitmektedir. Kendi kendinize acıyın. Gençliğinize, ailenize, çevrenize hısım akrabanıza acıyın. Lütfen gelin sermayelerimiz erimeden onun kıymetini bilelim. Allah azze ve celle ömrümüzü nasıl ve ne şekilde geçirdiğimizi bir bir soracaktır. Dehşetini tarif dahi edemeyeceğimiz o hesap gününden korunalım. Bunun yolu da hiç şüphesiz bu kitabı anlayacağımız dilde okumak ve hayatımıza aktarmaktır.
Bu soruları ve sorunları çoğaltmak elbette ki mümkün. Ancak sorun çok açık ve ortadadır. Hastalığımız bellidir. Onun tedavisi de bellidir. Onun tedavisi aklımızı, kimseye kiraya vermeden bu eşsiz kitaba teslim ederek ve onu en güzel bir şekilde yaşayan ve bize örnek olarak sunulan Resulullah(sav)’ı rehber edinerek onu hayatımıza uygulamaktır. Kur’an ayı olan ramazanda bu kitabı anladığımız dilden baştan sona mutlaka okumaktır bizi iyileştirecek olan. Bu aynı zamanda müminlerin özelliklerindendir. “Allâh’ın Kitabını okuyanlar, namazı kılanlar ve kendilerine verdiğimiz rızktan hayır için gizli ve açık harcayanlar, asla batmayacak bir ticaret umarlar.” (Fatır suresi 29. ayet ) Âlemlere rahmet olsun diye gönderilen peygamberimiz Hz. Muhammed aleyhisselamın hayatıyla ilgili ciddi kitaplar okuyarak sağlığımıza kavuşacağız.
Eğer samimi olarak bunu becerebilirsek, inanınki Allah azze ve celle hem ülkemizi hemde İslam ümmetini pislikten, kötülükten, bela ve musibetlerden koruyacaktır.
Geliniz hep beraber Allah’ın vahyine yani Kitabımız olan Kuran’ı Kerime sıkı sıkıya sarılalım. “Ve topluca Allah’ın ipine yapışın, ayrılmayın; Allah’ın size olan ni’metini hatırlayın: Hani siz birbirinize düşman idiniz, (Allah) kalplerinizi uzlaştırdı. O’nun nimetiyle kardeşler haline geldiniz. Siz ateşten bir çukurun kenarında bulunuyordunuz, (Allah) sizi ondan kurtardı. Allâh size âyetlerini böyle açıklıyor ki, yola gelesiniz.” (Al-i İmran suresi 103.ayet)
Geliniz birbirimizi Allah’a çağırıp Allah’ı hatırlatıp yalnızca O’nu tekbir edip O’nu yüceltelim. “(İnsanları) Allah’a çağıran, iyi iş yapan ve "Ben Müslümanlardanım" diyenden daha güzel sözlü kim olabilir?(Fussilet suresi 33.ayet) Mezheplere, Fırkalara partilere cemaatlere, dernek ve vakıflara, gurup ve hiziplere bölünmeyelim. Çünkü “Fir’avn, orada ululandı (zorbalığa kalktı), halkını çeşitli gruplara böldü. Onlardan bir zümreyi eziyor, oğullarını kesiyor, kadınlarını sağ bırakıyordu. Çünkü o, bozgunculardan idi.” ( Kasas suresi 4. ayet )
Aramızdaki ortak kelimeye gelelim O’na hiçbir şeyi ’eş ve ortak koşmayalım. “De ki: "Ey Kitap ehli, bizim ve sizin aranızda eşit olan bir kelimeye gelin: "Yalnız Allah’a tapalım. O’na hiçbir şeyi ortak koşmayalım; birbirimizi Allah’tan başka tanrılar edinmeyelim." Eğer yüz çevirirlerse; "Şahit olun, biz Müslümanlarız!" deyin.” (Al-i İmran suresi 64. ayet ) İnsan olmamız hasebiyle unutkan insanlarız. İçimizdeki Kur’an ehlinin insanımıza sürekli siyasi ekonomik sosyal ve kültürel anlamda, emri bil maruf nehyi anil münkiri (İYİLİĞİ TAVSİYE, KÖTÜLÜKTEN SAKINDIRMA GÖREVİNİ HATIRLATMASI ) yapması farzdır Müslümanlar her nerde olurlarsa olsunlar birbirlerinin kardeşleridirler. “Muhakkak müminler kardeştirler. Kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah’tan korkun ki size rahmet edilsin.” ( Hucurat suresi 10.ayet) Renk, dil, mekân, mezhep ayrımından sıyrılalım. Bir insan; Allah’a, Meleklere, kitaplara, Resullere, öldükten sonra tekrar dirilmeye iman ediyorsa, Rabbi olan Allah’a ortak koşmuyor büyük olan günahlardan kaçınıp O’nun yap dediklerini yapıp yapma dediklerinden kaçınıyorsa o insan her nerde olursa olsun bizim kardeşimizdir.
Yaklaşan kutlu ve mübarek Ramazan ayının İslam âleminde ve ülkemizde gerçek manada Kur’an ayı olmasını yüce Rabbimizden diliyor, yeryüzündeki tüm mazlum, mahrum ve mücahitlere Rabbimizden yardım etmesini temenni ediyoruz.
Şeref ve Kudret sahibi Rabbin, müşriklerin kâfirlerin nitelendirmelerinden münezzehtir. Selam gönderilen elçilere, Hamd âlemlerin Rabbi olan Allah’a (Saffat suresi 180, 181,182) ÖNEMLİ BİR NOT: Peygamberimiz Resulullah aleyhisselatü vesselam; vahyin inmeye başlamasından vefatına kadar olan sürede, hiçbir zaman babasının, annesinin ve geçmişlerinin ruhuna sevap olsun diye fatiha, yasin ya da Kuran okumamıştır.23 YILLIK PEYGAMBERLİK YAŞAMI BUNUN EN ÖNEMLİ DELİLİDİR. Bu konuyla ilgili her hangi bir hadis yada rivayet söz konusu değildir. Mezarlıklar ölümün yoğun bir şekilde tefekkür edilmesi için ziyaret edilebilecek mekânlardır. Bu mekânlarda ziyaretçilerin kendileri için anlayacakları dilden kuran okumaları elbette tavsiye edilebilecek fiiller