- 413 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Kurban
KURBAN
Kurban telaşesi günler öncesi başladı bizim evde. Çocuklar gelecek. Kurbanlık alınacak.Bir taraftan bahçe temizliği... İki ayağımız bir pabuçta. Ne yapsak,n’etsek? Kurbanlığı son haftaya bıraktık. Ben,Memet,Adem ve Sencer-Hatice. Dört ortak bir kurbanlık alacağız.
Son haftaya girdik.Önce Arzu geldi. Sonra Hatice,Sencer,Yağmur,Mahsun Kaan ve Seymen...Evimiz dolum dolum doldu. Erengil bu bayram K.Maraş’talar...Onlar gelemediler.
Sayılı gün tez geçiyor. Bayram öncesi son cumartesi gittik Boğazlıyan’a. Cumartesi günü pazarıdır Boğazlıyan’ın.Çok canlıdır Boğazlıyan pazarı. Ve de nam salmıştır bölgede. Büyükbaş hayvan pazarına vasıl olduk. Öğle üzeri olmasına rağmen ana-baba günü. Bir hareket bir bereket... Satıcıların ağzı kulaklarında. Alıcılar da memnun. Dideler Ruşen...Epey dolandık. Bu dolanmalar yordu beni. Adem’in tanıdığı çok. Varıyoruz.Hayvanın ağzına bakılıyor.Bir de tabirleri var. En çok “Ağzı bozuk mu?” deyimine takıldım. Dedim ki:
“Emmoğlu! Nedir yahu? Hayvanın ağzı bozuk olması ne mana ifade ediyor.”
Adem çok bilmiş pozlarında güldü:
“Abi,dedi, ağzı bozuk olması hayvanın bir dişinin düşmesi veya ön dişlerinin aşınmasıdır.”
Böylelikle bir şey daha öğrenmiş olduk. Ha... Israrla sorulmasının sebebi de ağzı bozulmamış hayvandan kurban olmazmış...
Neyse lafı uzatmayalım. Bir kara tosun beğendik.Tosunun ağzına bakıldı.Dişler tamam.Ön dişler biraz aşınmış. Ağzı bozulmuş. Kurbanlık olur. İyi...Pazarlık faslına geçildi. İste bakalım arkadaş! Satıcı üçbin liradan ağız açtı. Biz çok bulduk. Hemen göz açıp kapamadan iki kişi daha peyda oldu.Bizim Memet sakallı.Gerçi benim sakal da var ama Memet’inki çember... Gelenlerden biri Memet’in elini tuttu. Satıcının eliyle tokalaştırdı.Başladı sallamaya:
“Hacı! Pazarlığınızı yapalım. Biraz ikram et bakalım.” dedi satıcıya. Satıcı:
“İkibindokuzyüz...”
Biz ikibinbeşyüz verdik.
Bu arada Memet:
“Kolum ağrıyor.Aman yavaş...”diyor ama pazarlığı yapan bir sallıyor ki koluyla birlikte Memet de yukarı aşağı hop iniyor,hop kalkıyor. Baktım Memet kolunu kurtarma derdinde. Pazarlığı mazarlığı unuttu. Kolunu bir kurtarabilse yüz geri edecek. Aracılardan biri:
“Bakın hele... Dört kişiymişsiniz. Yedişer yüz lira verin, ikibinsekizyüze bağlayalım.” dedi. Bu arada Memet’in kolu emme basma tulumba kullanır gibi yukarı aşağı sallanmada. Memet kıvım kıvım kıvranmada. Olmazlandık. Aracı ikibinyediyüzelliye hayırlaştırma niyetinde. Ben kesin kararımızı açıkladım:
“Kardeşim! Birbirimizi yormayalım. İkibinaltıyüz lira veriyoruz. Hem de köye kadar getirmelisiniz kurbanlığımızı.”
Memet’i bıraktılar. Kolunu kurtardı bizim oğlan. Baktım bana doğru geliyorlar. Ellerimle “Hayır!” işareti yaptım. Elimi vermeyeceğim. Onlar da anladı. Razı oldular. Paralarını verdik. Helallaştık. Laf aramızda pazarlığımıı görenler maşallah çaldı bize.
Pazar günü kurbanlık geldi Ademgil’e. Bakiye abla kabile büyüğümüz. Adem’in annesi.Bizim de...Küplere binmiş Bakiye anne.Adem’e açmış ağzını,yummuş gözünü:
“Gittiniz de yumruk gader bi gurbanlık aldınız.Bu kime yitecek.Çırağımız var,çobanımız var.Gelenimiz gidenimiz... Amanın gurbanınız oluyum. Goca Buvazliyan bazarında bula bula bunu mu buldunuz?”
Adem’in oğlu adaşım Mustafa yangına körükle gitmiş:
“Babanne! Bu kurbanlığı ben bile keserim.”
Bakiye abla bizim Hacer’e göstermiş kurbanlığı:
“Bak Hacer bak! Gardaşlarıyın aldığı gurbana bi bak...” demiş.
Kara haber tez ulaşır. Kuşlar getirdi haberi. Fatma (peruz) tuttu yolu. Kurbanı görmüş. Bakiye ablayla ağız birliği ver yansın etmişler bize.
Peruz geldi. Burnundan soluyor. Dedim ki:
“Kurban dört kişilik. Siz yedi kişilik kurbanlıklarla kıyaslamayın. Yarın göreceksiniz.Yeter bize.” Her ne kadar böyle dediysem de içime bir kurt düştü. Rezil rüsva olmak da var işin içinde.Bayram gecesi sabaha kadar uyumadım. Dua ettim:”Ya Rab! Bizi utandırma.”diye.
Bayram günü kurbanlığı kesime hazırlıyoruz. Baktım.İyi iyi! Mustafa’ya dedim ki:
“Hadi bakalım adaş,iş başına. Kurbanı sen keseceksin...”
Mustafa polis okulunda okuyor. Geri geri çekildi:
“Ben kesemem amca!”
“Ama Bakiye ablaya övünmüşsün. Hadi bakalım...”
Gülüştük. Kestik kurbanı. Tertemiz. Ciğerleri,iç organları,yüreği ve eti. Gül gibi. Nilüfer’le Arzu bir güzel kavurma yapmışlar. Paylaşımdan sonra sofra kuruldu. Yedik içtik.Dedik “Çok şükür!”
Ha bu arada Bakiye annenin ve Fatma’nın yüzü güldü. Bizden özür dilediler. Dedim ki:
“Bu gece sabaha kadar dua ettim. Hatim indirdim. Allah yüzümüzü kara çıkarmadı. Önümüzdeki yıl kurbanlığı Hacı anneyle Peruz alacak...”
Bakiye abla:
“Yok gurban oluyum. Gurbanımız da iyiydi.Siz de iyisiniz. Gelecek yıl da böyle bir kurbanlık alın.Ben razıyım.” dedi.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.