'' BAŞKALAŞIM ''
Çok canlar yakardım, gerçek bir ‘ben’ dile gelseydi eğer.
Aslında dert küpüyüm ben. Köşeme itilmiş, halı altına süpürülmüş yığınla duygu tozlarım var. Pis olduklarından değil, kıymetli olduklarından sakladım ben onları güneş renginin altına. Odama her güneş vurduğunda daha bir ihtişamlı parlasınlar istedim. Işıkla beslenip, büyüsünler… Büyüdükçe gerçek ‘ben ‘ olsunlar, hep çocuk kalmasınlar diye benden bir parça bıraktım en görünmez yerlere. Görünseydi ne olurdu sanki?
Neler olmazdı ki!
Görünseydi yorulurdum ben. Ağlardım. Hıçkırıklara boğulurdum. Beni, gerçek ‘ben’in avucunda boğmasına izin verirdim.
Güvenemedim mi ben?
Kendime hem de!
Güvenememişim işte.
Kendime hem de…
Yazık olmuş mu bana?
‘’Evet.’’
‘’Bana çok yazık olmuş, meğer.’’
‘’…Efkarım büyüdü, sığmaz içime…’’ diyor Gülden Karaböcek, Dilek Taşı şarkısında. Poyraz Tekin sözleri eşliğinde…
Hiç sevmem oysa efkar kokan şarkıları. Hep dertten kaçtığımdan, bin kat daha fazla boğulurum ben. Tıpkı kendimi gülmek için zorlarken, gözümün acısını unutmak istercesine, içimin dağlandığı an gibi… Bana n’oldu dersiniz?
Hiç…
Büyüyor muyum sizce?
Eksik bulduğum birşeyler mi var, şu yaşımda, bilemedim. Dönüp baksam hiçbir eksiğim yok şu yuvada.
Lakin içim eksik benim.
Vicdansız değilim. İçim sevmeyi unutmuş sadece. Ama öylesine bir sevgiyi değil. Havada buram buram kokusu olan sevgi diyorum. Hani şarkısı bile var…
Belki doğum günüm yaklaştığındandır.
Yaşlanma korkusu mu sarmış dersiniz daha 23’ümde.
Güldüm kendime…
‘’Gülleri hiç sevmem, hele ki kırmızı gülleri görünce öfkem kabarır benim.’’ Derdim kuzenime, sevgilisi ona her gül verdiğinde.
Yoksa kıskandığımdan mı, benim derdim?
Belki de…
Sızı büyütüyorum içimde, alabildiğine. Bir küçük sıpaydım ben, annemin sevgi dolu kucağında. Küçükken babamın kulaklarını ısırmaktan parça pinçik eden yaramaz mı yaramaz, büyümek istemeyen harbi sıpaydım hem de. Büyümek olmasaydı, ne başka olurdum ben! Nasıl kovardım tepemden hüzünleri…
Amalar, fakatlar, lakinler kovalasın dursun beni…
Kaçan kovalanırmış derler.
Doğruymuş!
Ben kaçtıkça, kovaladı beni hayat. Fena yakalandım, neticede.
Şimdilerde kör ebe oynuyoruz onunla.
Anlaşmamızda kazanan da yok, kaybeden de.
En azından ben öyle sanmıştım.
Lakin, hayat benden daha çocukmuş.
Yüreğini üzdüklerim gönül koymasın bana. Sevgiyle kalın. Umudunuz daim olsun.
Bayramı en güzel gülümsemelerle, bol neşe ve kahkahayla geçirmeniz dileğiyle…