- 1790 Okunma
- 11 Yorum
- 4 Beğeni
Türkiyede Kitap Okuma Alışkanlığı
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
MERHABA!
“Hem okudum, hem de yazdım..” diye başlayan hepinizce bilinen Çorum iline ait anonim türküde de bahsedildiği üzere yazmak benim için her zaman bir yaşam biçimi olmuştur.
Bu güne kadar değişik haber portallarında yüzlerce köşe yazımın yanı sıra bir o kadar da şiirimin yayımlanması bunun en bariz göstergesidir.
Bundan sonra yeni makalelerimi siz değerli Tarsus Halk Gazetesi okurları için hazırlayacağım. İnşallah uzun soluklu bir beraberlik yaşarız.
Yazmayı tutku derecesinde seviyorum, tabi kitap okumayı da.
Ancak Türkiye’de kitap okuma oranını diğer ülkelerle karşılaştırdığımda üzülmeden edemiyorum.
Nasıl üzülmeyeyim ki?
İstatistiklere göre bir Japon yılda on iki kitap okurken, buna karşılık altı Türk yılda sadece bir kitap okuyormuş.
Korsan olarak basılan kitapların satışını bu verilere eklersek iyimser bir tahminle dört kişiye bir kitap düşüyor diyebiliriz.
Aslında buna pek de şaşırmamak gerekir.
Dikkat edin bakın, insanlarımıza “Boş zamanlarınızda neler yaparsınız!” şeklinde bir soru yöneltildiğinde klişeleşmiş iki cevap hazırdır;
“Müzik dinlerim, kitap okurum..”
Ee büyük çoğunluğu kitap okumayı boş bir uğraş olarak gören ülkemizde doğal olarak yukarıdaki istatistik kaçınılmaz olur.
Osmanlı döneminde “Kıraathane”ler vardı. Gerçi her ne kadar sözlüklerde Kıraat’ın anlamı namazın farz olan beş rükunundan birisi olarak geçiyorsa da, o zamanlar insanların gün boyu türlü konuları tartıştıkları, kitaplar okudukları bir nevi kütüphaneydi. Aradan geçen uzun yıllardan sonra buralar çay içilirken boş işlerle uğraşan insanların dedikodu yaptıkları mekanlar olan “Kahvehaneler”e dönüştü.
Bazen, en büyük sorunu yanlış ve eksikliklerin başı çektiği eğitim anlayışından kaynaklanan ülkemiz insanının uzun süren bir işten hemen sıkılan yapısı gereği bir şeyin sonucunu derhal almak istemesi nedeniyle acaba kitap okumak tez canlı insanların işi değil midir diye düşünmeden de edemiyorum doğrusu.
Oysa ki 2. Dünya Savaşı’nda Leningrad Alman topçu ateşi altında iken, üstelik kentte elektrik ve ısıtma gibi temel iki ihtiyaç yokken Rus halkının o soğukta paltolarına sarılarak gaz lambaları ışığında kütüphanelerde kitap okuduklarını biliyoruz.
Şayet batılı ülkelere yolunuz düşerse orada dikkatinizi çekecek en önemli yapıtların gerek mimari ve estetik, gerekse içerisindeki yazılı ve basılı eser zenginliği açısından kütüphaneler olduğunu görürsünüz.
Günümüzde teknolojiye kendimizi o kadar kaptırdık ki, merak ettiğimiz herhangi bir konuyu kitaplardan değil de sadece internetten araştırır olduk. Kitapların sarı sayfalarının kendine has o kokusunu içimize çeke çeke, satırların tadına vara vara okumanın zevkini başka ne verebilir ki.
Kitap okumak aileden gelen kültürün ölçüsüdür. Ailede kitap okuyan varsa bunun devamı gelecek kuşaklara kadar gider. Aksi olursa yukarıda da belirttiğim gibi yılda altı kişiye bir kitap düşer.
Nacizane şahsi görüşüme göre okumuyor olmamızın en büyük sebebi ne kitapların pahalı olması, ne televizyon, ne de internete mağlup olmamız.
Bunun cevabı Epiktetos’un şu anlamlı sözünde saklı;
"Bir insana bildiğini zannettiği şeyi öğretemezsiniz..”
Hepimiz kendimizi siyaset bilimci, ekonomist, filozof vs. olarak gördüğümüzden kitap okumayı gereksiz bir uğraş sayıyoruz.. Maalesef biz her şeyi bilen, daha doğrusu bildiğimizi zanneden insanların oluşturduğu bir toplumuz.
Gülerek ve okuyarak kalın…
Melike Melis ÖNEŞ
YORUMLAR
Bu gerçekleri bilen veya bilmeyen çoğunluklar gerçek olmayan yalanlar arkasına sığınarak mazaretleri çok olur; kitap okuma alışkanlığımız daha ilkokul yıllarında olmalı, ki olmadığı halde eğitim bakanlığın ders kitapların içeriklerinin zayıf olması da bir başka etkendir kitap okuma alışkanlığnın olmayışı...
teşekkürler
Pardon, hariçten araya kaynak olmuş olmayalım. Hani yazınızı değerli Tarsus Halk Gazetesi okurları için yazmışsınız ya, o yüzden yani... Telif melif, başımız ağrımasın sonra.
Şaka bir yana yazınızın sonunda altını çizip temennide bulunduğunuz satırlar “Gülerek ve okuyarak kalın…” en azında benim üzerimde etkili oldu. Gönlünüz rahat olsun okurken güldüm ve kaldım.
Japonlarla, Ruslarla yapılan mukayeselerde,(eminim atom bombası atılırken de Japonların bir çoğu kitap okuyordu) toplum olarak kitap “okuma-okumama” liginde küme düşme çizgisinde sürünmemizin direk sebebiymişçesine vatandaşa sürülmeye çalışılan rahatsız edici bir “aşağılık kompleksi” kokusu aldım. Üstelik kronik bir geniz eti problemim olmasına rağmen. En azından bana öyle geldi.
Siz Epiktetos’dan bahsetmişken, vakt-ı zamanında İbrahim Tatlıses de konu ile alakalı şöyle demiş “Urfa’da Oxford vardı da biz mi okumadık anadın mı”?
Neyse artık bir ara, kitap okumadan arta kalan bir zamanınızda da Japonlarla aramızdaki gayrisafi milli hâsıla oranlarını hesaplarsınız. Veya yolumun düşmediği “batılı” ülkelerle batısız ülkeleri birbiriyle kıyaslarsınız.
Selamlar, saygılar
Not:"Kıraat" kelimesinin sözlüklerde saadece bahsettiğiniz anlamda yazıldığı konusunada bende sayın **Havin_** gibi şerh koyuyorum.
Hep Böyle söylerler. Bizim toplumumuz okumuyor. Ve bu güruh Toplumun canına okumaktan vazgeçmiyor.
Sorayım size ?
Okunacak ne yazıldı.da okumadı bu Millet.
Okuma yazması olmayanın da Kulaktan ezber ile ilim ve irfanını artırdığı bu Toplumun
Diline Kürtaj yapılmış,yetmemiş son nesil'e batı hayranlığı Dayatılmış.Yetmemiş okunacak kitaplar yakılmış ve Fotoroman sektörü desteklenerek Tüm ideolojiler dayatılırken Fikir ve ufuk genişleten kitaplara yasak konmuş.
1870 lü yılllardan 1970 e gelinceye kadar ne olduğuna bir bakın ondan sonrasını zaten halen hayatta olanlar ezbere biliyor..
.Yüreği Karaca oğlan gibi çarpan çocuk "Otello yada Romeo" okuyunca ne olursa o oldu Bunu neden fark edemiyorsunuz.
Israrla şunu yazıyorum.Biz gereğinden fazla okuyan Fakat okuduklarından hiçbir şey anlamayan bir toplumuz.
Başucu kitaplarımız Kelime dağarcığımızı artırırken anlayış ve kavrayışımızın önüne duvar örmekten öteye gidemiyor.
Neyse dilim kanıyor benim sabah sabah.
Bu yazının seçkiye layık görülmesi zaten durduğumuz yerin psikolojisini anlatmaya yeter.Kendisini her fırsatta aşağılayan bir Millet olmaktan gurur duyan Bizden başka bir tabaka var mı ? Merak ediyorum.
*Bu arada Kardeş tepkim asla ve asla Yazınıza değil.Elinize sağlık akıcı ve hatta hoş bir yazı yazmışsınız.Ben sanıyorum Elli yıldır değiştiremediğimiz duruşumuza tepkiliyim. şen ve esen kalın.
yeğinadnan tarafından 10/13/2013 11:00:07 AM zamanında düzenlenmiştir.
Turkiyede kitap okuma sayısı cok olsada istatislikler bunu aksini söyluyor..
satış oranlarına göre bu bilgiler..
Turkiyede 1 kişinin okuduğu kitabı 10 kişi okudugundandir . Biz idareli toplumuz:)
ve pahalı oluşunuda göz önünde bulundurursak
seviyoruz paylaşmayı bunlar gizli okuyucu bunuda belirtim dedim
Saygılarımla..