- 1067 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
POSTA KUTUMDAKİ O YABANCI KİMDİ?- Birinci Bölüm-
Eski mesajlarımı hala saklıyorum. Özellikle kişiliğimi analiz etmeye çalışan, gizemli insanların mesajlarını... Aslında kendi kendisiyle bahis tutuşanların iddialı iletileri gazetemdeki yazı köşeme hoş bir tema da oluyordu...
Biri çok ilginçti:
"Ben yaşamımda asla bir kadını bu kadar uzunca bir zaman takip etmemiştim. Duruşun, bakışın, kalemin beni sana yöneltiyor. Eninde sonunda seni elde edeceğim: Sende bunu sakın unutma!"
Bu insana nasıl bir yanıtla haddini bildirebilirim? Diye düşünmeye başladım.
"Seni eninde sonunda elde edeceğim" diye mesaj yazan insana şöyle yanıt verdim:
"Bayım, nezaket sınırlarımı işgal ettiğinizin farkında mısınız?"
O hala pişkin pişkin:
"Asla senden vazgeçmeyeceğim, sende bunun farkında mısın?"
Der demez konuyu fazla uzatmak istemedim.
Ve... Onu tamamen sanal yaşamımdan çıkartmaya karar verdiğim anda mesajı geldi: Öyle bir cümle yazdı ki, donup kaldım.
Hani, insan öyle bir an gelir de gitmek ve kalmak arasında bir an bocalar ya, işte bende hiç tanımadığım kişinin sözleri karşısında kalakalmıştım.
"Sevgili Emine, biliyorum ki az sonra beni silip engelleyeceksin.
Çünkü günlerce posta kutunu işgal ettim ve seni taciz ettim.
Ama şuna inanıyorum ki, az sonra açıklamalarımla o senin yumuşak ve merhametli kalbin buna engel olacaktır." diye yazmıştı.
O an, duraksamıştım..."acaba ne açıklayacak?" sorusu merakımı kışkırttığı halde o kişiye yanıt yazmak yerine beklemeyi seçmiştim.
Ve beklediğim yanıt hemen geldi.
Posta kutumdaki beyefendi benim ulusal duruşuma demek tanıktı ki, aşağıdaki hitabı ile gönlümün eşiğini aşmaya çalışmıştı.
“Biliyor musun, Mustafa kemal’in kızı? Aslında ben, senin sabrını denedim!
Çünkü bir yazını okumuştum: O yazında şu tümce dikkatimi çekmişti: ’60 yaşında bile olsa, kadın kadınlığını korumalı,’ diyordun. Gördüğüm kadarıyla sende orta yaş sınırındaydın. Üstelik her halinle de şık ve çekiciydin.
’Acaba bana yeşil ışık yakacak mı, yoksa ayakkabı topuğunu mu kafama yiyeceğim?’ diye düşündüm... Ve o günden sonra sana kur yapmaya başladım.
Amacım seni kurduğum tuzağa çekmekti. Nihayetinde o iletileri yazmaya başladım.
Şimdi onurlu duruşun o yazmış olduğun yazını doğruluyor Cumhuriyet Kadını.
Ve testi geçtin. Seni kutluyorum."
Kafamın tası atar, deriz ya... İşte o an ben aynı ruh halindeydim.
Sanal dünyada hiç tanımadığım bir adam veya bir kadın, beni incitebiliyor, kızdırabiliyordu.
Bütün bu yaşadıklarım şaka gibiydi sanki...
Devamı yarın
Emine pişiren
Dip not: Çok uykum geldi. Anlayışınıza sığınırım. Mesaj bundan sonra daha da ilginçleşti. Yarın mutlaka devamını yazacağım. İyi uykular.
YORUMLAR
Hımmm!...
İlginç bir durum.
Sanal alemde, kadın olsun, erkek olsun, insanlarla bu içerikte yazışmayı hiç sevemedim.
Dostluk, arkadaşlık sözcüklerine evet de,
aşk ilanlarına hayır...
Çok sevimsiz bir durum bence.
Önce kur yap,
sonra ideolojik kulvara geç...
Araba mı bu, vites değiştiriyorsun?
Neyse...
Posta kutusundaki adamı sevmedim ama,
yazarın konuyu işlemesini çok beğendim.
Gerçekten edebiyatın incelikleri hakkında çok şey öğrenebiliyor insan bu yazılardan...
Devamını bekleyenlerdeniz efendim...