Yaş ilerledikçe bir işe yaramamanın sıkıntısını çeker dururdum.
Birden aklıma eşimin ev ve el işlerinde yardım etmek fikri geldi.
Eşime bu teklimi ilettiğimde o kadar çok sevindi ki, gözlerinin içi güldü kadıncağızımın valla.
Hem evde olurum
hem eşime şenlik olurum,
hem de ona yardım ederek bir işe yaramış olmanın mutluluğuna ererim dedim kendi kendime…

Yeni işime başlamamın daha bu ilk gününde, eşimin bana verdiği görev; gelep tutmak oldu.
Evet, yanlış anlamadınız, eşim yünü sararak yumak haline getirecek, ben de karşısına oturup, yün gelebini resimde gördüğünüz gibi kollarıma takıp, eşimin yumak sarmasına yardımcı olacağım hepsi bu …

İlk günümde bu işten keyif aldım ama, ileriki günlerde ev işlerine yardımcı olup olmayacağımı pek kestiremiyorum.
Zaten eşim de daha ilk günü “ sen bu işi sürdürmezsin bilirim” demeye başlamıştı ya..Moralimi bozup, iş yapma şevkimi de kırmıştı zaten ta en başından.

İkinci günü sabahtan erken iş başı yapmıştım ki; tam o sırada kapı çalındı, eşim açtı kapıyı, gelen komşumuz Fatma hanım.. Beni kolumda yün gelebi ile görünce birden tepki göstererek “eliyin çamuruyla kadın işine karışmasan olmaz mı? “ demez mi? Utandım…
Hopballl …
Telaşla gelebi kollarımdan sıyırıp attım ve işime de son verdim, Fatma hanımın bu sözü üstüne …
Bir daha mı? tövbeee !..
elimin çamuruyla kadın işine mi karışırım !..

Bu sözü küçüklüğümde annemden de duymuştum da ne anlama geldiğini çözememiştim o yaşlarımda.
Erkekler için “eliyin çamuruyla kadın işine karışma”
ve kadınlar için olanı “eliyin hamuruyla erkek işine karışma” derdi

Kimse kimsenin işine karışmasın mı demek isterler, yoksa, beceremeyeceğin işin başına varma mı derler ne, kim bilir ..

Sizce de doğru mu ?


*muzaffer yıldırım