- 907 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Miskin
Küçükken her şeyi yapabileceğimi düşünürdüm. Zamanla hayat haddimi bildirdi. Her yenilgide istenç yitimine uğradım. Gittikçe tembelleştim. Tembelleştikçe gitmedi. Ben artık bir miskindim. Miskinler için el kitabıydım.
Gözlerim yeni bir güne daha açıldığında karnım zil çalıyordu. Her normal insan gibi kahvaltı yapmam gerekirdi; normal olsaydım. Buzdolabını açtığımda göz perdemi kapsayan her yiyecek teker teker iştahımı kabarttı. Dolap açık bir şekilde işkembemi sıvazlayıp, yalandım. Her uyku, dünü azıcık öldürür. Yeni gün umut demektir. Önceki gün anneniz dahi rahmete ermiş olsa, sabah gözünüzü açtığınız ilk an sıfır acı hissedersiniz. Bu sebepten dolayı sabahları severim. Yalnızca ilk 5 dakika. Sonra gene hayattan nefret ederim. Bugün için de aynı duyguya vakıftım. Bu sabah miskinliğimi unutmuş olarak kalktım; buzdolabını açana dek. O an, üstüme çöken ağırlık zerk etti. Teker teker leziz bulduğum yiyecekler çifter çifter gözümden düştü. Kim başa vuracaktı yeme eylemini? Neyse… Unut gitsin, dedim. Hem 5 dakikadır ayaktaydım ve dinlenmem gerekiyordu. Oturma odasındaki kanepenin şekerlemesini pek severim. Oraya uzanıp gözlerimi yumdum. Yatakla geçirdiğim 10 saatin ardından kanepe beni tatmin etmedi. Şekerleşemedim.
Duvarları süzdüm. Boyasının yeşile mi, beyaza mı daha yakın olduğuna karar veremedim. Belki is rengi çok oturaklıydı. Örümcekleri düşündüm. Onlar beğeniyordu galiba duvarın rengini. Pek konukseverdim onlara karşı. Onlar da pek yerleştiler. Acaba örümcek olsaydım, şu andan daha mutlu olur muydum? Sorumluluklarını düşündüm: Örülmesi gereken ağlar, o ağların yardımıyla her öğün ayrı ayrı avlanılması, düşmanlardan kendini sakınması… Sanırım insan olmak hayvan olmaktan zor değildi. Zoru seven insanlar var. Bunu her fırsatta gösterirler. Ben kolayı severim; hayvanlar da beni.
Televizyonun şeytan icadı olduğunu söyleyenler var. Eğitimsiz ülkeleri uyutmaya yönelik olduğunu düşünenler var. Amacı para kazanmak olan hiçbir icatçı böyle şeyler düşünmez. Bence tamamen kapitalist... Çok da tatsız… Duvar seyretmeye devam etsem iyi olacak. Şu sol köşedeki bir ejderha yakaladı sanırım. Yo, sinekmiş.
Aklıma Ekoloji geldi. Fen bilgisi derslerinden aklımda kalan resimler var. Onlarda birbirinin ardı sıra, helezonik olarak sıralanmış hayvan resimleri olurdu. Genelde büyük olan küçük olanı yerdi. İnsan çevrenin en önemli yapı taşı. Dolayısıyla Ekolojiye kusursuz uyum sağlıyor. Her birey kendinden küçüğü yem yapma uğraşında. Kendinden küçük değilse bile onu çeşitli vasıflarla alçaltma çabasında. Allah vergisi bir engel, dul olmak, az parası olmak dahi aşağılanma sebebi olarak görülüyor. Ben ise ekolojik şemanın en dibindeyim. Parazitim. Her miskin parazittir.
Bakkaldan ekmek almam gerekiyor. Hafta oldu dışarı çıkmayalı. Çıkmak zor zanaat... Babam yetenekli adammış. Hayatımdan çıkışı zor olmadı. Miskin olabilirsiniz; pislik, asla. Ona göre ikinci şıktım. Pisliklerin yaşaması taraftarı değildi. Bana yaşayamayacağım kadar para bıraktı. Siktir oldu gitti! Ben de yaşayamıyorum. Son 60 Kuruş… Son ekmek. Son gün. Ölsem daha iyiydi... Daha iyisini yaptım, hayatımdaki tek iyiyi.
İşte olanlar böyleydi. Sanırım buralarda intihar edenleri pişiriyormuşsunuz. Oldum olası zebaniler kulağıma pek fantastik gelmişlerdir. Köprüden geçemeyip, bir an önce uyumak istiyorum. İzninizle…
YORUMLAR
Miskinliği bahane ettiğimiz sevdiğimiz hayatın büyük bir alanı var ama bazen de yazıdada bahsettiğiniz gibi birbirimizi türlü bahanelerle ham yapmak için o miskinlikten bir anda silkindiğimiz küçük alanlarımızda var.Belki miskinliğimizin o geniş pasif alanlarını birbirbirimizi yok etmek uğruna harcadığımız o küçük ama miskin olmadığımız alanlarla bir takas yapmak gerek.Bunu yapabilecek kadar miskinliğimizi üzerimizden atmak.İlginç bir yazıydı ama miskinliği ne kadar sevdiğimizi düşünürsek doğru yönleri çokcaydı.Teşekkürler.