- 1068 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
HAYATI KENARINDAN YAŞAYANLAR
Ucuz ve kolay tüketilecek hayat var!...yok mu isteyen?....
Böyle bir çağrıya ’aa..ben isterim doğrusu’ diyerek hemen koşan pek kimse olmaz sanırım.Fakat bu davranış biçimi,madalyonun sadece görünen yüzüdür.
Arkasını çevirince,karşınıza binbirtürlü hayatlar yelpazesi açılır.Ummadığınız insanların,yaşamına biraz girdinizmi,ne kolay harcanan hayatlar görürsünüz.
Üstelik bu insanlar,öyle yabana atılacak gibi de değil.Mükemmel denecek işlere sahipler,zeka deseniz müthiş yani’ tam donanımlı’diyebiliriz..
Fakat sosyal yaşamda daima birileri tarafından yönetilirler...giyim kuşam,yeme içme,tavır davranış vs....belki onların doğrusu bu!.....
Bu insanların kendilerinin yönlendireceği duyguları mı yok? yoksa cesaretlerimi yok?Burada takılıyorum işte....belli bir misyon yüklenip gelmişler dünyaya
ve onu tamamlayıp gidiyorlar. Ya yaşanmayan hayat ne olacak?....
Bir tarafta da tamamen farklı,herşeyden mutsuz,hatta huysuz,çekilmez kişilikler.....hani ’ağzınla kuş tutsan yaranamazsın’denilen türden kişiler.....
Onlar karşısında,yanında yöresinde kim varsa kırıp geçirirler.Bir arkadaşım bu kişiler için’o huysuzlukları ve kötülükleri ile besleniyor’ diyor.
Kötü bir beslenme biçimi tabii....çok sağlıksız....Bu insanla yaşayan birisi,nasıl hayatın içinde yaşayabilir...tabii ki kenarında ancak....
Bir de yoksul-mutlu
yoksul-mutsuz
çiftlemesi var....
Sonradan yoksullaşma(bu da sonradan görme gibi birşey aslında)sayılmazsa ki onların çoğu için’hayat bitti,ben niye yaşıyorum ki’felsefesi geçerli isede
pek konuma katmıyorum....
Hayatı hep yoksul yaşayıp,duygularını maddiyatla eşdeğer olarak yaşayanlar,asıl kaybedenlerdir...onlar hayatı kenarından bile yaşamazlar......hatta hayata
kin duyarlar....
Yoksul-mutlular.....işte onları seviyorum....onlar herkes için vazgeçilmezdir.....
Başta politikacılar,bir şekil hamuru gibi onları istedikleri biçime sokmaya çalışırlar...
Bürokrasinin en kolay diş geçirdiği kesimdir....
Zenginin,egolarını en kolay tatmin ettikleridir....
Yurdun en vatanseverleridir...çünkü ’benim’dediği bir tek vatanı vardır....
Yeşilçamın tükenmeyen hazinesidirler.....
Hatta bazıları,kendileriyle ve hayatla dalga geçebilecek kadar olgundurlar...
Bunları neden düşündüm ve yazdım?...
Yanımda,dakika dakika son nefeslerini alan yetmişaltı yıllık bir çınarı seyrettim,ölümün bu kadar huzurla gelebileceğini gördüm onun yüzünde.
O yüzde ’ben bu hayatı dolu yaşadım,kenarından seyretmedim’diyen bir ifade ile bu dünyadan göçüş gördüm.Gülümseyerek veda edilebileceğini gördüm.
Hayata kenardan bakmamak önemli bence...hangi şartta olunursa olunsun,iyi ve kötü,varlık ve yokluk...
’denize dalmadan yüzme öğrenilmezmiş’ ya...hayata da dalmalı işte,bazen canımız acısa da.......Acı da bir tattır,unutmamalı..hayatın her tadı gibi...
Hayatın hep içinde olmamız dileğiyle....
İnci Demirel Tunçişler
24 Ağustos 2010,