- 546 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
DİOGENES
M.Ö.413-327 yılları arasında yaşayan Yunan filozofu Diogenes, Sinop’ta doğdu. Bir söylentiye göre, kalp para bastığı için sürgüne yollanan bir sarrafın oğluydu. Diogenes kalpazanlıkta babasının suç ortağı olmakla övünürdü. Bu tutumu, bir bakıma, filozof olarak yüklendiği görevi açıklayıcı özelliktedir.
Kinik felsefe okulunun kurucusu Anthisthenes’in en ünlü öğrencisiydi. Diogenes’e göre en üstün iyi, erdemdir, fazilettir. Bilim şan ve şeref, servet, hor görülmesi gereken uydurma iyilerdir. Felsefenin özü, her yerde özentiyi kötülemek ve onun karşısına tabiatı koymaktır.Bilge, kendini, istek ve duygulardan uzak tutmalı, gereksinmelerini en aza indirmelidir.
Eflatun’un ’Çılgın Sokrates’ dediği Diogenes, her mevsimde yalın ayak dolaşır
harmaniyesine sarınıp tapınak kapılarında yatar ve bir fıçıda otururdu. Büyük İskender Korintos’da kendisine’ Bir dileğin var mı?’ diye sorunca ’Var, gölge etme, başka ihsan istemem’ demişti. Bir gün çeşmeden avucu ile su içen bir çocuk görünce ’Bu çocuk bana fazladan eşyam olduğunu öğretti’ diye haykırıp su çanağını kırdı. Hareketi yadsıyan Elealı Zeno’nun bir dersinde, ona yanıt olarak ayağa kalkıp yürümüştü. Sıradan insanları o kadar küçümserdi ki, bir gün öğle vakti elinde fener, ’Bir adam arıyorum’diye söylenerek Atina sokaklarında dolaşmaya çıkmıştı. Gerçi Atina’ lılar onunla alay ederlerdi ama, çekinilen ve sayılan bir insan olduğu da bir gerçekti. Korinthos’lular onun adına bir sütun, Sinop’lular ise bir heykel diktiler. Uzun zaman sonra bilge Epiktetos da onu bilgelik örneği olarak gördü.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.